Bölüm 24: YENİ DÜZEN

1.9K 136 137
                                    

Selamm😇😇
Her zaman olduğu gibi öncelik bayramımızda, 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsunn 🇹🇷🎈
İkinci olarak 10 bin olmuşuz yetmemişiz birde 11 bin olmuşuz yaaaa🤗 Hep beraber katlanarak büyüyelim portakal çiçeklerim, hepinize çok teşekkür ediyorum🧡
Artık tahmin ettiğiniz gibi her bölüm Ogeday veya Beren de olacaklar hikayemizde. Onlar aşkın ikinci hali ve onların hikayesinin içinde kendimize birer koltuk kapıyoruz✌🏽
Ay çok konuştum. Sizi bölüme yolcu ediyorum, yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın 💙🧡

İyi okumalar!!

"Yanıyor evim seni çok özledim tamam."

_________________

💙(Fatma Turgut - İkimizden Biri)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💙
(Fatma Turgut - İkimizden Biri)

'Babacım neyin var böyle anlamıyorum ki.' Uykusundan uyandığından beri yaşadığı ağlama krizini bir türlü susturamıyordum ve artık endişelenmeye başlıyordum. Kabus gördüğü belliydi, kabusunda Ceyda'yı gördüğü 'Annee.' diye ağlayışından belliydi ve benim onu sakinleştiremediğim hala bir yerde bir gökte olan sesinden belliydi.

'Geçti bak. Kabustu ben buradayım.' Küçük parmaklarını kollarıma daha sıkı bastırıp bir kez daha ağlamaya başladı. Annemlere mi götürseydim acaba? Onların yanında rahat gibiydi. Ama bana tutunan elleri de sanki onu burada sakinleştirenin ben olmamı ister gibiydi. Belki de ben öyle düşünmek istiyordum. Kucağımda Mavi'yle evin içinde 88.turumu atarken kırmızı boyalı kapıyı gördüm.

'Sen bu kırmızı kapının hikayesini biliyor musun?' Dedim, dikkatini kabusundan başka yöne çekmek için. 'Anlatıyım mı?' Gözlerinden akan yaşını tek eliyle sildi, anlat dememişti ama konuşmamdan memnun gibiydi. Ben de ona bu kapının hikayesini anlattım, beynimde her detayıyla olduğu yerde duruyordu zaten.

Merdivenlerden çıkarken onu beyaz boya önlüğüyle dairemizin kapısının apartman girişi tarafında oturmuş halde bulmuştum. Hiç sorgulamadan yanına otururken başının üstüne de bir öpücük kondurmayı ihmal etmedim. Çalışırken öpmeme izin verdiği tek yer saçlarının arası oluyordu.

'Ne yapıyorsun?'

'Kapımızı boyuyorum.' Elindeki kırmızıya bulanmış fırçayla kapının dış çerçevesinin detaylarının üzerinden geçiyordu.

'Peki.' Onu izlemeye devam ettim. 'Mavi nerede?'

'Parka gittik bugün, çok yoruldu erken uyudu.'

Uzun kirpiklerinin altından bakışlarını bana çevirdi. 'Neden diye sormayacak mısın?'

'Niye sorayım Beren? Çocuk bu parka da gider evin içinde anlamsızca saatler boyu koşar da.'

Diziyle dizime vurdu. 'Onu demiyorum şapşal. Neden kapıyı boyadığımı sormayacak mısın?'

Omuz silktim.'Vestiyeri boyarken sordum mu?'

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now