Bölüm 18: İKİ YARAMAZ ÇOCUK

2.4K 139 177
                                    

Selam😇😇

Sizi hiç oyalamadan yeni bölüme uğurluyorum✌🏽
Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın🔥🍊

İyi okumalar!!

"Bir deli aşka düştüm tam da yazın başında, bin defa dolaşıyor sevda damarlarımda."
_________________

"_________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🍊

Gerçekliğini sorguladığım şeyler yaşıyorum. İki işim var mesela ve bu işler birbiriyle o kadar zıt ki. Geceleri mini etekler fileli çoraplar ve dekolteli kıyafetler giyerek bir barda sahne alıyorum ve bunu inanılmaz seviyorum. İnsanların sesimle beraber danse etmeleri, gülüşmeleri, eşlik etmeleri bazen o şarkıları o an yanlarında olmayan birine söylerkenki inançları bana tarifi benzersiz bir haz veriyor.

Birde gündüz işim var. Küçük kız çocuklarına bale öğretiyorum ve bazen onların sevgisinden ve onlara gülümsemekten dolayı akşam eve geldiğimde ağrıyan tek yerim ayaklarım değil yanaklarım da oluyor. Sürekli gülüyorum. Çünkü sürekli gülüyorlar, çocuk olmanın dertsiz tasasız olduğunu hatırlatıyorlar bana. Bir hareketi yapamadıklarında hemen alt dudaklarını büzüyorlar ve ben yanlarına gittiğimde ilgimin onlarda olduğunu fark etmelerinden dolayı mıdır bilmem sanki yapamadıklarına sevinmişçesine yüzlerine kocaman bir gülümseme yapıştırıp daha büyük bir hırsla yapmaya denemeye ve 'Öytmenim oluyo mu?' demeye başlıyorlar. Öğretmenim kelimesine de hala alışabilmiş değilim ama onların ağzından çıkan her şeye kalbimi bırakıyorum. İşte bu yüzden sürekli gülüyorum. Öyle ki stüdyodan çıktığımda surat ifademi gören Mrs. Çimen 'Hah.' diye bir kahkaha attı. 'Zehri sen de almışsın.' Bahsettiği zehir küçük kız çocuklarının yüzünde gördüğüm paha biçilemez ışıltıysa, evet damardan almıştım.

Hayatımdaki şaşılacak tek şey tabi ki işim de değildi. Birde aşk hayatım vardı. Çocukluğumdan beri tanıdığım Ateş sevgilimdi mesela. Bunu hala her sabah kendime
hatırlatmam gerekiyordu. Onun için bunun daha farklı olduğunu biliyorum. Sonuçta ben kendimi hep sevgili insanı olarak görmüşümdür. İlişkilerim genelde uzun süreli olur ve ve bir ilişkiden diğerine geçmem uzun zaman alırdı. Onun içinse tam tersiydi ilişkileri çok çok kısa süreli olmakla beraber iki 'ilişkisi' arasındaki süre bir sonraki gece çıkmasına kadardı. Şimdi bu iki insanın gelip bir ilişki yaşadığını hayal etsenize. Edemediniz değil mi? Ben de edemiyorum ama yaşıyorum ve bu bazen hiç kolay olmuyor.

Aramızın en iyi olduğu dönemde bile biz Ateş'le bu kadar sık konuşmazdık şimdi ise her gün birbirimizi görmeye çalışıyor eğer beceremezsek Ateş beni ya bale kursundan ya da sahneden sonra almaya geliyordu, bunu kendi kendine düşünüyor olması da kalbimden mideme kelebeklerin birer otoban açmasına neden oluyordu. Açıkçası sahneden sonra gelmesini pek istemiyordum çünkü tanınırlığımız arttıkça performanstan sonraya kalan, grupla sohbet etmek isteyen insanların sayısı da artıyordu ve biz de grupça onlarla olabildiği kadar vakit geçirmek istiyorduk. Ateş olunca bu pek mümkün olmuyordu. Kendisi ya özel
korumammış gibi yanımda ayrılmıyor ya da söylenmekten geri durmuyordu. Bu yüzden olabildiğince kurs çıkışına gelmesini istiyordum, ikimizin de en az huzursuz olacağı ihtimal buydu. Ama bunu yaparken çaktırmamak konusunda çok da becerikli olmadığımdan
'Ne o Aslıhan Hanım hayranlarınızla aranıza mı giriyorum?' tarzı bir sitem yemiştim hatta düpedüz tripti.

Bir Gençlik HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin