Bölüm 38: ÖLÜME RAĞMEN

1.8K 149 221
                                    

Selamm😇😇

Dünya ve Hakan'la ilgili güzel yorumlarınız için teşekkür ederim 🙏🏻 Aşkın üçüncü hali için en az benim kadar heyecanlı olmanız beni çok mutlu ediyor, bakalım Dünya ve Hakan sizi nasıl duygulara sürükleyecekler? Benim içimde fırtınalar kopardıkları kesin 😂

Bölümün bana hissettirdikleri çok gerçek olmakla beraber tam da adı gibi insana ölüme rağmen devam etmeyi hatırlatıyor. Size neler hissettirdiğini, ne düşündüğünüzü yorumlarda konuşalım 🧡

Birde ufak bir ithafım var. Bölümü bugün doğum günü olan canım arkadaşım @songulekerr adıyorum, iyi ki doğdun Songüş'üm, seni çok seviyorum 🩷

Aramıza yeni katılanlar içinse tekrar etmek istiyorum her Çarşamba 19.30'da buluşuyoruz.
Twitter: prongs12
Instagram: _byprongs
Hesaplarından bana ulaşabilirsiniz✨

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın 💙🩵

İyi okumalar!!

"Ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir."

Şükrü Erbaş

___________________________________

🌍

Adının Ogeday olduğunu öğrendiğim ve Beren'le çocukları olduğunu tahmin ettiğim adamın anne babası gelince kendimi mutfağa atmıştım. Derya teyzenin getirdiği yemekleri belki daha sonra Beren yer diye saklama kaplarına kaldırıyorduk kızlarla. Simge ile daha önce ayaküstü sohbet etmek dışında pek bir fırsatım olmamıştı. Açıkçası kendisinden biraz da çekiniyordum, onun gibi kızlar benim gibilerle ya muhattap olmaz ya da olduklarında da pek bir samimiyete girmezlerdi. Fazla gençlik dizisi izlediğim için de bütün bunları düşünüyor olabilirdim ama Simge'ye karşı mesafeli olmamın bir sebebi vardı. Kimseyi kandırmayım eğer Aslı'yla de barda beraber çalışırken tanışmamış olsak o da uzak durduğum kızlar listesinde olurdu.

Benim olamadığım ne varsa hepsini yüzüme vuruyorlardı. Bir kere çok güzellerdi. Sarı altın saçları, parlak mavi gözleri Hitler'in rüyası gibiydi. Sorun sadece dış görünüşleri değildi, giyimleri bile başlı başına bir serüvendi. Baştan aşağı kalite kokuyorlardı ve bunu da göze batmadan yapıyorlardı, onlar bara girdiğinde bütün gözler onlara çevriliyordu, Aslı'nın popülerliği elbetteki solist olmasından geliyordu ama solist olmasa da dikkat çekerdi. Simge çekiyordu. Kulakları çınlatan topuk sesleri, savurdukları sarı saçları ve arkalarında bıraktıkları kaliteli parfüm kokuları vardı.

Onların yanında birde bir kot iki kazakla bütün kışı geçirmeye çalışan ben vardım ve kıyafetimin ucuz olması bana yakışmasından daha önce geliyordu. Onların ise birbirleriyle uyumlu çantaları o çantayla eş ayakkabıları vardı. Benimse arada bardaki özel akşamlarda giymek için aldığım birkaç parça kıyafetim vardı o da baştan aşağı paspal görünmemek içindi. Ha aldığım desem de kızlarınki gibi öyle gösterişli parçalar değildi. Dar v yaka bir siyah bir beyaz iki bluzdu, omuzlarımı açıkta bırakıyorlardı ve bu bile benim için şaşırılacak bir dekolteydi, karnımı açıkta bırakan şeyler giymem bile iki senemi almıştı yine de o kıyafetleri giymek bile kendimi elbise giymişim gibi güzel hissettiriyordu. Böyle olunca ben yanlarında kendimi çok... sade hissediyordum. Onların her şeyleriyle hep çoklardı, çok güzel, çok gösterişli, çok elit bense her şeyden daha azdım. Aynı yerde çalıştığımız ve Aslı bana böyle güler yüzle geldiği için belki de bu kadar kısa sürede arkadaş olmamız, bu kadar sevecen olmasa onla arkadaş olabilecek isteği ve cesareti gösteremeyebilirdim. Aslı sayesinde işten ve okuldan olan 3-5 arkadaşımın yerine bambaşka insanlar katılmıştı. Ya da ben onların arasına katılmıştım. Mesela Buğra ve Simge beraber yaşıyorlarmış ve ailelerinin bundan haberi varmış. Diyarbakır'daki küçük hayatımdan dün gelmemiştim elbet ama bunu normal karşılayan aileler her zaman garibime gidiyordu ve gideceğinden de emindim. Ben Kadir'le beraber yaşarken bunu okuldakilere bile söyleyememiştim o zamanlar bakınca çok ayıp ve günah gibi geliyordu. Komik, ayıp ve günah babamla abimlerin yaptıklarıydı ama kimse bunu böyle konuşmazdı.

Bir Gençlik HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin