Bölüm 49: AZ VE YOK

1.5K 165 328
                                    

Selamm😇😇
Bu bölümü çok uzun zamandır beklediğinizi biliyorum o yüzden hemen sizi bölüme uğurluyorum✨
Ama siz de yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın🧡
İyi okumalarr!!

"Saklar mı yüreğin yüreğimi içinin her yerinde?"
___________________________________

🧚🏻‍♀️

Ogeday'ın evden beri dalgalı seyreden ruh hali Leylaların evine yaklaştıkça daha karamsar bir hal alıyordu. Sonra anlatacağım dediği için de üstüne gidememek beni bir hayli zorlasa da kafamı meşgul ederek bu konudan uzaklaşmaya çalışıyordum.

Alacağımız hediye kendimi meşgul etmek adına seçtiğim dikkat dağıtıcılardan biriydi. Elimiz boş gitmeyelim istiyordum ama adamı da hediye alacak kadar yakından tanımadığım için iki şişe kaliteli şarapta karar kılmıştım. Ogeday, şarapları alacağımız şarap evine arabayı sürerken hala ağzının içinde söyleniyordu.

Ne gerek varmış da, o kadar para bayılacakmışız da... o da kendince huysuzluğunu bu şekilde yönlendiriyordu. Anlayabiliyorum, en azından anlamaya çabalıyorum.

'Sen arabada Mavi ile kal.' Cevabını beklemeden indim. Huysuzluk çıkaracağını tahmin ediyordum, evden çıkarkenki mutluluğu en azından bunu frenler diyordum. Yanılmışım, arabaya bindiğimiz andan itibaren kimin evine gittiğimizi çok net bir şekilde idrak etmiş gibiydi.

Daha önce internetten araştırdığım iki tane yıllanmış kırmızı şarabı bir güzel süslü paket ettirdikten sonra arabaya geri döndüm. Mavi camdan bakarak bir şeyler soruyor Ogeday da sabırla ona cevap veriyordu, arabaya bindiğimizden beri konuşmamıştık ama ben kendimin ufak bir uyarı yapmadan da geri durabileceğini sanmıyordum. 'Oraya gidince...' diye başladım biraz sessiz olarak. 'Lütfen, ama lütfen Bartucan'ın babası ile laf dalaşına girme.'

Mavi gözlerini bana çevirdiğinde gördüğüm sinir tam da hissettiğim kadardı. 'Denyonun tekiyse...'

'Ogeday! Beni geçtim, kızımız için tamam mı?'

Cevap vermedi, tamam olarak aldım bu sessizliğini. Belki de böyle bir etkinliğe katılmak için doğru gün bugün değildi. Eve geldiğinden beri onu saran gerginliğin farkındaydım, bir şey olduğunu o da kendi ağzıyla itiraf etmişti. Ne olduğunu bilmemek beni delirtiyordu ama kendimi oraya çekersem bu geceyi hem kendime hem ona zehir edecektim. Bunu istemiyordum, yeni insanlarla tanışmayı hep sevmiştim ve belki de uzun süre sonra ilk defa sevgilimi ve kızımı saklamadan yapacaktım bunu. İçimden ortamın Ogeday'ın seveceği bir yer olması için dua ettim. Eğer kafasına göre insanlar bulursa o da rahat edebilirdi hatta zevk alabilirdi.

Leyla'nın bize attığı konum oldukça güvenli, lüks bir siteden geliyordu. Kapıdaki güvenliğe kapı numarasını söyleyince bizi içeri almadan önce telefonla onay aldı. Bu gece gelen her misafirde bunu yapacaksa adamın işi işti.

'Bakan amına koyayım sanki.'

'Şşşt.' Ogeday'ın ağzının içinde yuvarladığı küfrü anında durdurdum. Şu huysuzluğunu biraz olsun katlayıp kaldırabilseydi. Evden çıkarken bana iltifatlar dizen adamı istiyordum, bu gergin adamı iade edebilir miyim?

Pardon bir yetkili yok mu acaba?

Arabayı sitenin açık otoparkına park ettik. Ogeday, heyecandan yerinde duramayan Mavi'yi çocuk koltuğundan indirdi. Sürekli sökülüp tekrar takılan koltuğun artık hiç sökülmediğini fark etmek hayatımızda -en azından- bir şeylerin eskisinden daha iyi olduğunu gösteriyordu. Mavi arabadan inip beyaz peluş montunu ona giydirdikten sonra Ogeday ile göz göze geldik. Beyaz gömleğin bu kadar yakışacağını tahmin etmemiştim. Kıvırdığı kollarından çıkan dövmeli kolları o dövmelerin neler olduğunu bilmeyenler için merak uyandırıcı olabilirdi ama benim için, her çizgisini ezbere bilen, gözüm kapalı her birini bulabilecek benim için çok iyi bildiğim manzaraya başka bir açıdan bakmak gibiydi. Kızının elinden tutup benim yanıma geldiğinde onun da ne düşündüğünü merak ettim.

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now