Bölüm 17: CİDDİ BİR MÜESSESE

2.2K 147 190
                                    

Selamm😇😇
Ufak bir aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyor, özlemimizi dindiriyoruz✌🏽
Bu bölüm şarkısı için songulekerr bebişime özel sevgi ve öpücükle 🥰😘
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın 🔥🍊
İyi okumalarr!!

"Yaratmışsın bir defa can dayanır mı, ah yatmaya?"

________________
🍊

Sonbahar iyice gelmişti artık. Evden çıkarken elime aldığım bir hırka engellemiyordu artık soğuğu. Yıllarca Berlin'de yaşamamışım gibi bir türlü şu nemli havanın soğuğuna da alışamıyordum. Bir ayrı kesiyordu elimi yüzümü.

Gece çalışmanın en büyük eksilerinden biri gündüzlerimin uyuyarak geçmesiydi ve bu öyle hızlı bir şekilde düzenim haline gelmişti ki çalışmadığım günlerde bile öğleden önce uyanamaz olmuştum. 4 yaşımdan, Berlin'e gidene kadar gittiğim bale kursumu ziyaret ettiğimde bahsetmiştim artık 40'larının ortasında olan bale okulunun sahibi Miss Yevgeny'e beni son derece rahatsız eden bu yeni alışkanlığımdan -gerçi artık soyadının değiştiğini söylemişti yüzündeki ciddiyeti bozmasına rağmen neredeyse sevimli bir ifade ile Mrs. Çimen demişti. Valeria Çimen. Pek de oturmadı zihnimde. -

Buraya yazıldığım zamanı zar zor hatırlıyorum, annemin Ece'ye kabul ettiremediği ne kadar sanatsal faaliyet varsa bana denettirdiği ve seviyor muyum diye gözümün içine baktığı zamanlardı. Piyano, keman, koro, bale, resim, gitar hepsini denemiştim. Biraz daha büyüyünce buna voleybol, modern dans, jimnastik ve yüzme de katılmıştı. 12-13 yaşlarındayken infilak edeceğimi anlayan babam sadece istediklerime devam etmem için annemle oldukça ciddi bir konuşma yapmış işte o zaman dans, koro ve piyanoda karar kılmıştım. Miss Yevgeny, düzeltiyorum Mrs. Çimen ben küçükken oldukça sert duruşlu bir kadındı. Rus genlerinin getirdiği soğukluk balerin duruşu ile birleştiğinde onu demirden bir leydi yapıyordu. Ama bu öyle bir demirki esnemek konusunda hiç sorun yaşamıyordu.

Mrs. Çimen'in bütün ısrarlarına rağmen baleyi hatta dansı hiçbir zaman kariyer planı olarak görmedim. Aksine benim için her zaman hobi olarak kalacaklardı, bu yüzden de hırs göstermeden sadece beni memnun ettiği için yaptığımdan en çok zevk aldığım sanat dalıydı. Haftasonları kursa gelmek, sene sonunda birer gösteri çıkarmak bana yetiyordu, dansla ilgili büyük başarılar beklemiyordum kendimden. Kaldı ki kurstaki diğer kızlardan bildiğim kadarıyla da hırslanmadan kariyer yapmak neredeyse imkansızdı. İşte balede o hırs benden ne kadar yoksa Mrs. Çimen'de bütün öğrencilerine yetecek kadar vardı. Hiç unutmuyorum bir sene sonu gösteri seçmelerinde –ya Fındıkkıran ya da Kuğu Gölü'ydü- Barbie çizgi filmlerinde izlediğime emin olduğum bir klasikti ama şu an hangisi olduğunu bilemiyorum. Başrolü bana vermişlerdi ve sınıf arkadaşlarımdan olan Begüm de gerçek anlamda kendini yerlere atarak ağlamış ve rolün ona verilmesi için kendi parçalamıştı. Bu bana garip gelmişti çünkü istiyorsa rolü o olabilirdi ben arkadaki dansçılardan biri olabilirdim. Bunu dile getirdiğimde Mrs. Çimen'in, o zamanlar Miss Yevgeny'di tabi bana attığı azarı hala hatırlıyorum.

'Kimseye hak etmediğini böyle kolayca veremezsin Aslı.'

Beni odasına çağırmış masanın arkasına geçip oturmuştu. Bu garipti, bizimle hiç odasında konuşmazdı, o günden sonra odasına girdiğim günler bir elin parmaklarını geçmezdi. Mavi gözlerini 7 yaşındaki bana dikmiş benimle Broadway'de sahne alacakmışım gibi bir ciddiyetle konuşmaya devam etti. 'O rol senin hakkın. Sen onu sahneye dökecek kadar yetenekli ve başarılısın. Begüm o rolü hak etmiyor. Ben hak etmeyene hiçbir şey vermem. Sen de vermeyeceksin, özellikle de senin hakkın olanı asla ama asla vermeyeceksin.' O zamanlar ne söylediğini kavrayamamış hatta sadece sesindeki ciddiyetten dolayı gözlerim dolmuştu. Sonraları özellikle Berlin'de bu sözler kılavuzum oldu. Sahne hayatı, özellikle de gösteri dünyasında iseniz kurtlar sofrasından farkı yoktu. Bu yüzden hakkınız olanı almanız yetmiyor birde onu muhafaza etmeniz gerekiyordu, belki bunu 7 yaşında geldiğim dans kursunda idrak edememiştim ama 18 yaşında gittiğim Berlin'de iliklerime kadar hissetmiştim. Bu yüzden de her İstanbul'a geldiğimde Mrs. Çimen'e uğramadan dönmemiş, bana verdiği her nasihatı her öğüdü kulağıma küpe etmiştim. Üniversitede okumak için baleyi seçmediğime hala kızıyor hatta belki biraz da olsa içerliyordu. Onu bu son ziyaret edişimde de bunu dile getirmekten çekinmiyordu. 'Sende o ışık var Aslı. Sahneye çok yakışırdın.'

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now