Bölüm 23: ÇEKİRDEK AİLE

1.5K 141 165
                                    

Selamm😇😇
Yeni karakterlerle ilgili yaptığınız yorumlar o kadar güzel ki ağlıcam🥹

Bu yeni yolumuzda belki biraz üzülürüz ama merak etmeyin gülmek o kadar da uzak değil bize🩵

Bu arada bölüm şarkımız o kadar Beren ki..

Her zamanki gibi yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın 💙🧚🏻‍♀️

İyi okumalar!!

"Sen hatırlamazsın, ben unutmam nasıl yandım
Yüreğim kandı sana
Bir umut avunmaya"
___________________

🧚🏻‍♀️

(Sena Şener – Porselen Kalbim)

'Tamam Salih Bey geliyorum.' Diye telefona cevap verirken bir yandan da Ogeday'ın bana uzanan elini uzaklaştırmaya çalışıyordum.

'Bana versene sen o telefonu. Birde bana söylesin dürzü.' Bu sefer acımadan bana doğru uzanan kolunun üstündeki tüyleri sertçe çektim, aramızda uzanan kolu tekrar direksiyona döndü, mavi gözlerinde beni öldürmek isteyen bir ifade vardı. '10 dakika sonra oradayım Salih Bey lütfen yüz yüze konuşalım bunları.'

Telefonun ucundaki ses sanki ben ondan borç para istemişim gibi bir bıkkınlıkla 'Tamam Beren Hanım. Tamam.' Dedi. Telefonu kapatıp dolan gözlerimi gizlemek için kabuk kabuk olmuş dudaklarımı daha da dişledim.

'Ne diyor?' dedi Ogeday, ailecek piknik yapacağız diye hepimizde şortlar askılılar vardı ve onun kolsuz üstünden uzanan dövmeli kolları direksiyonu kavrıyordu. 'Çıkartacağız diyor.' Bu sefer arkaya doğru uzanıp bebek koltuğunda çoktan uyuya kalmış sarı tulumlar içindeki kızıma baktım. Ona dokunmak hayatımda hala iyi şeylerin olduğuna inanmamı sağladığından bezelye parmaklarıyla oynadım.

'Şşşt.' Dedi Ogeday gözlerini yoldan ayırmadan elini çeneme götürürken. 'Kim çıkartıyormuş ya? O kadar kolay mı bu işler?'

'Kolay.' Dedim sümüklerim göz yaşlarım kadar uslu değillerdi ve söz dinlemiyorlardı.

'Bir şeye de muhalefet etme be güzelim!'

Bakım evinin önünde durduğumuzda arkadan Mavi'yi almak için onun kapısını açtım. Kemerini çözerken gözleri hafifçe kırpıştı. 'Özür dilerim bebeğim.' Arkamda duran Ogeday'a döndüm. 'Sen onunla arabada mı kalsan acaba? Uyumuş şimdi uyandırmayalım.'

Önüne düşen saçlarının arasından 'Yemezler.' Dercesine baktı. 'Sen kal onun yanında ben gidip konuşayım dürzüyle.'

Her zerremle bu teklifini kabul etmek istiyor, Lütfen Ogeday sen hallet ben artık dayanamıyorum diye bağırmak istiyordum.

'Olmaz.' Uykulu Mavi'yi koltuk altlarından tutup kucağıma aldım, uykusu açılmasın diye de pışpışlamaya devam ettim.

Oysa bugün ne güzel geçiyordu. Sabah telefonumdan havanın durumuna bakınca tam bir Nisan havası olduğunu görmüş ve Mavi ile beraber babayı uyandırmaya gitmiştik. Bir yaşını doldurmak üzere olan kızım artık iyiden iyiye adımlarını sıralıyordu. Bu yüzden ağzında biberonu bezli poposunu sallaya sallaya önümden yürürken gülümsememe engel olamamıştım. Odamıza girdiğinde yatağa tırmanmak için ufak bir desteğe ihtiyacı olduğundan kalçasından hafifçe ittim ama babasını uyandırmak -biberonla kafasına vurmayı kastediyorum- tamamen kendi başarısıydı.

İkimiz de bu tarz uyandırmalara alıştığımız için Ogeday göz kapaklarını aralayıp kızının elinden biberonu alıp komodinin üstüne koydu. 'Günaydın babacım.' Mavi ona hepi topu dört dişiyle dolu dolu bir gülümseme gönderirken o kızının etli yanaklarına kocaman bir öpücük kondurdu. Ben onları ayakta izlerken Mavi, Ogeday'ın ondan uzaklaştırdığı biberona uzanmaya çalışıyor ama Ogeday'ın onu bezinden tutup geri çekmesiyle bir türlü hedefine ulaşamıyordu. En sonunda çatık kaşları ve titreyen dudaklarıyla 'Anneeeğğ' diye ağlamaya başladı. Tabi ki onun bu haline dayanamadığım için hemen uzanıp biberonunu ona verdim. Dört dişli gülümsemeyi alma sırası bendeydi. Yatağa geçip Mavi'nin arkasına bağdaş kurarken Ogeday'ın gözlerinin üzerimde olduğunu ilk birkaç saniye fark etmemiştim. 'Günaydın.' Dedim onların oyununu izlerken ona günaydın demediğimi fark ederek. Mavi'nin aramızda ezilmemesi için onu belinden tutup sağa çekerken uzanıp dudaklarının kenarına da bir öpücük kondurdum anca yüzündeki o garip ifade silinmedi.

Bir Gençlik HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin