Bölüm 28: ÜÇÜNCÜ EBEVEYN

1.5K 123 124
                                    

Selamm😇😇
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın💙🧡

İyi okumalar!!

"Ben benden geçtim ama bir senden vazgeçemem."
______________

"______________

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💙

(Zakkum-Güneşimi Kaybettim)

Beren'in ailesiyle oturduğu apartmanın önüne geldiğimde hala neden bu kadar heyecanlandığımı çözememiştim. Garip bir deja vu yaşıyordum. İlk çıkmaya başladığımız dönemlerde gelip alıyordum onu bu evden. Merdivenleri hoplayarak iner, arabaya biner binmez bana bir öpücük verirdi.

Apartmanın büyük demir kapısı açıldı, bileklerine kadar inen siyah montunun önü açıktı, üstünde siyah dar yırtık bir kot ve koyu mor renginde v yaka bir kazak vardı. Saçları her zamanki gibi düz bir şekilde omuzlarına inmeyecek uzunluktaydı. Merdivenleri hoplayarak inmedi, yavaş adımlarını basamaklarda attıktan sonra gözünü yerden kaldırmadan elleri ceplerinde arabanın yanına geldi. Önce arka kapıyı açtı. Mavi'yi gördüğü anda evden çıktığından beri yüzünde olan ifadesizlik yerini koca bir gülümsemeye bıraktı. 'Günaydın Mavikuşşş.'

'Günaydın Bereennn.' Dedi Mavi, koltuğunda ayaklarını sallayarak, başını içeriye uzatıp kızımın sabah topladığımız saçlarının arasına öpücük kondurdu. Bu saç işinde gittikçe iyi olmaya başlıyordum. Mavi'nin kapısını kapattı, ön koltuğa oturmasını bekledim galiba dışarıda biraz zamana ihtiyacı vardı çünkü bu ayrıldığımızdan beri Dodge'a ilk binişi olacaktı. Bendeki gerginlik belli ki onda da vardı. Kapıyı açtı paltosunun eteklerini toplayarak yan koltuğumda yerini aldı. Bana soğuk bir gülümseme gönderdi. 'Günaydın.'

'Günaydın.' Diye hemen karşılık verdim. Bu sırada gözlerimin dudaklarına kaymasına engel olamadım. Beni öpmüştü. Olmamış gibi davranıyorduk, ikimiz de konusunu açmıyorduk ama şimdi onu görünce hatırlıyordum daha fazlasını istediğimi. Kollarımda küçük bedenini, dudaklarımda yumuşacık dudaklarını hissetmek istiyordum. Arabayı çalıştırırken burun deliklerime o hasret kaldığım çikolata kokusu çarptı. Kendimi tutamayarak gülümsedim. Parfümünü değiştirmemişti, bir şeylerin onda bıraktığım gibi kalmasından memnunum. Değişmiş olmasın, onun hayatında, yokluğumda yakalayamacağım çok şey şey olmasın.

Pedagog'un ofisine doğru giderken Beren'in aylar sonra sonunda yan koltuğumda oturduğu gerçeğini sindirmeye çalışıyordum. Aslında son zamanlarda sindirmem gereken o kadar çok şey vardı ki: Mesajlaşıyorduk.

Beraber.

Benimle.

Emojili falan.

Random atmalı.

Şaka gibi. Ben bir daha yüzüme bakmaz diyordum şimdi yan koltuğumda oturuyor birde tenine en çok yakışan çikolata kokusunun burnuma dolmasına mı izin veriyordu? Bir daha olmaz dediğim ne varsa oluyordu. Bu kadar şanslı mıydım ben?

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now