Bölüm 56: CEHENNEMİN KAPILARI

1.3K 159 180
                                    

Selamm😇😇

Spotify listemiz yayında panomdaki linkten takip edebilirsiniz✨ (Bir Gençlik Hikayesi 🍊🧡)

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın💔

İyi okumalarr!!

"Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce hüzün keder yüreğime yaslanır."
_______________________________

🧚🏻‍♀️

Bu bir deja vu değil Beren.

Tarih tekerrür etmiyor.

Sen Mavi'yi yeniden kaybetmiyorsun.

'Geçen sefer falan yok Beren. Unut onu. Bizim için her şey farklı, ben farklıyım artık.'

Ogeday'ın sesi kulağımda çınlamaya devam etse de bazı korkuların ömrümde bıraktığı yara izleri kolay geçmiyordu.

Kızımızı yatağına yatırmış onun uykunun huzurlu kollarına -Pony diye diye sayıklasa da- geçişini izlemiştik.

Sonrasında ben sigara içmek için balkona Ogeday da duş almak için banyoya girmişti. Balkonda birlikte olduğumuz zaman aldığımız küçük bir masa ve iki sandalye vardı. Hatta sandalyeler de o kadar küçüktü ki Ogeday ilk geldiğinde 'Şaka sandalyesi mi bunlar?' demişti. Yine de balkona bir kahve sigara içimlik çıktığımızda bize yetiyordu. Şimdi o küçük sandalyelerin birinde ikinci sigaramı içiyordum. Kafamdan da binbir soru ve ihtimal geçiyordu. Sorular yeterince beni ürküttüğünde içeri geçip buzdolabından bir bira aldım, sigaramın yanında iyi bir eşlikçi olurdu.

Melike'nin, Ceyda'nın arkadaşı olduğunu tahmin ediyordum. İlk tanışmamızdan beri bana karşı mesafeli hatta direkt düşmanca tavrından anlamıştım bunu. Yine de hala irtibatta olduğunu düşünmemiştim, belki gerçekten de değildi ama Melike bana kötülük olsun diye bunu yapmış olabilirdi. İnsanların kötülüğü ile ilk karşılaşışım değildi ama her seferinde de şaşırmaya devam ediyordum. Ceyda'nın evleneceğimizi öğrendiğinde ilk aklıma gelen tabi ki onun yetiştirdiği olmuştu, çünkü bana bakışından, soruşundan o kadar bir şeylerin peşinde olduğu belliydi ki, onu "tehdit ederken" düzgün düşünemiyordum. Mavi'yi kaybetme korkusu bu kadar vücuduma zerk etmiş olmasa belki biraz daha mantıklı düşünebilir en azından herkesin ortasında olay çıkartmadan onunla yalnız konuşabilirdim.

Ama olmadı, Ceyda'nın tekrar gelip hayatımızın ortasına bir fil gibi çökme ihtimali bütün sağ duyumu alıp götürdü, geriye sadece bir anne aslanın öfkesi kaldı.

İçeride bir yerde Leyla'nın hala telefonumu mesajları ile patlattığından eminim. Melike'nin davranışı ile gerçekten mahçup olmuştu. O an için onu teselli edemeyecek kadar öfkelensem de onun bir parmağı olmadığını biliyordum. Leyla kendi hırsları için küçük oyunlar için ufacık çocuğun hayatını alt üst etmeyecek kadar vicdanlı bir insandı, kaldı ki benimle öyle bir derdi olduğunu da sanmıyordum.

Yine de gardımı indirmesem iyi olurdu, kimin nereden kiminle iş çevireceği belli olmuyordu.

Ogeday'ın önce adım sesleri ardından kendi silüeti göründü balkon kapısının önünde. Altında siyah bir basketbolcu şortu, üstünde de eski bir tişört vardı. Yazın daha y'si gelmemişken Ogeday çoktan baharı yollamıştı.

Bira içtiğimi görünce içeri gidip elinde iki şişe ile geldi, ilk tanıştığımız zamanlardan kalma bir alışkanlıkla biranın kapağını açacağa ihtiyaç duymadan eliyle açınca gülümsedim, ilk zamanlar bu harekete çok düşerdim. Şimdi ise çok daha büyük dertler ile boğuşurken bu harekete sadece tebessüm edebiliyordum. Benim biram daha bitmediği için ikinci şişeyi açmadan masada tutmaya devam etti, karşıma otururken ben geldiğimde boş olan kül tablasındaki izmaritlere bakıp bana yargılayıcı bakışlar atmayı ihmal etmedi tabi.

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now