Bölüm 27: TEK

1.6K 137 197
                                    

Selamm😇😇
Tarihimizin en uzun bölümü ile karşınızdayız✌🏽
Ufak süprizlerin olduğu bu bölümü umarım severek okursunuz🙏🏽
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın 🧡🩵
İyi okumalarr!!

"Öyle ki sen anladın, kalbimi ağırladın.
Ben de hiç düşünmeden sevdim seni."

💙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💙

(Kaan Boşnak - Barbar)

Arabadan indiğim an onu görmüştüm. Okul bahçesinin diğer köşesindeydi, muhtemelen benim onu görmediğimi sanıyordu. Ne saçma. Onunla aynı ortamda olup da benim onu görmediğim anlar oldu mu hiç? 100 kişilik partinin içinde bile tek seferde bulurdum ben onu, mahşer yeri gibi olan kalabalık yarış alanlarında 1.50 boyundaki sevgilimi ararken geliştirmiştim bu özelliğimi. Şimdi bu boş okul bahçesinde mi görmeyecektim onu? Birde iyice duvar dibine sinmiş görünmez olmak ister gibi, isterse görünmez olsun benim gözüm onu hep görür.

Güneş gözlüğümden dolayı ona kaçamak bakışlar attığımı anlamıyordu, arabadan indiğimde bir sigara yaktım. Çok komik beni izlediğini biliyorum ama yanıma gelmiyor. Buraya benim için gelmediğini de biliyorum. Ama neden hala gizli saklı geliyor ki? Onu bir kere daha Mavi'den koparacağımı mı sanıyor? Sanki ilk seferinde çok başarılı olmuşum gibi. Ben artık geri çekildim, onların benden de bağımsız bir ilişkisi olduğunu kabul ettim. Bunu görmüyor mu?

Beren'i düşündükçe göğsümün ortasına oturan ağrıyı görmezden gelmek için daha derine çektim sigarayı, içimdeki Beren'in yerini sigara dumanı alsın istedim. Çünkü içimdeki Beren'in bir hacmi ve cismi vardı. Son bir senedir benimle geziyordu, o olmayan kadınlara dokunduğumda hissediyordum en çok varlığını. Boğazıma sarılıyor, nefes alışımı engelliyordu. Israrla yapmaya devam ediyordum, çünkü en çok o zaman hissedebiliyordum onu. Ondan alamadığım her tepkiyi, içimdeki Beren'den alıyordum. O zaman anlıyordum biz gerçektik, Beren vardı ve beni sevmişti. Onun çığlık çığlığa karşıma gelip 'Nasıl yaparsın?' diye bağırmasını bekledikçe içimdeki Beren eyleme geçiyordu. Sadisçte bir zevkle yakıyordu canımı, ben başkalarına dokundukça o iç organlarımı parçalıyordu. Oradaydı işte, Beren oradaydı. İçimdeydi. Delirmenin sınırında koştuğum günlerdi.

Artık ben uyuşmuş içimdeki Beren ise öfkesini bırakmış bir köşede dizlerini karnına çekerek oturuyordu. Dokunduğum kadınlar bile ilgilendirmiyordu onu artık, bu yüzden kimseye de dokunmuyordum. Beren'i hissetmedikten sonra anlamsız dokunuşların da bir zevki yoktu. Bir kızım vardı işte, o göğsüme sokulduğunda ya da yüzüme o koca gözleriyle baktığında geçiyordu uyuşukluğum.

Çocuk seslerini duyduğumda attım sigaramı yere, içimdeki Beren boğuldu mu hala orada mı bilmiyorum, diğeri ise karşımda tellerin oradan bir şahin gibi Mavi'yi gözlüyor. Mavi'ninse gözleri etrafta korkuyla geziniyor. Ne için öyle gezindiğini biliyorum, öfkeyle yumruklarımı birleştirdim. 'Mavi.' Dedim beni rahatça bulabilmesi için. Gözleri anında beni buldu yeni tamamlanan ama çok uzun süre bizimle olmayacak olan dişlerini göstererek güldü. 'Babaaaa.'

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now