Bölüm 26: GASTRONOMİK KAÇIŞLAR

1.7K 142 161
                                    

Selamm😇😇
Bu bölüm bi uzun oldu bi uzun oldu arkadaşlar. Tam olarak yayınlamadan 5 dakika önce düzenlemesini bitirdim. Hatalar varsa affola😊
Aramıza yeni katılan arkadaşlarımız var, yorumları ile de bizi şenlendirirlerse çok güzel olmaz mı?
Her hafta düzenli yorum yapam portakal çiçeklerime hiç lafım yok onlar kendilerini biliyor ve hepsini çok seviyorum🧡
Instagram hesabımıza da arada bakın oradan alıntı ve bölüm şarkıları paylaşıyorum. (_byprongs)
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın 🔥🧚🏻‍♀️

İyi okumalar!!

"Why do you have to go and make things so complicated?"
________________

"Why do you have to go and make things so complicated?"________________

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.


🔥

Onun mavi gözlerine olan hayranlığımın tartışılabilir hiçbir yanı yoktu ama onu uyurken izlemek, işte o başlı başına bir ibadetti benim için. Normalde benden önce uyunan o olmasına rağmen dün geceden sonra hala uyuyordu.

Dün gece... yüzümdeki sırıtışı durdurmadım. Hayatımda zevkten kalbimin patlayacağını sandığım çok az an vardı. Hatta belki de hiç yoktu. Dün geceye kadar. Ayna fikri ilk aklıma geldiğinde yalan yok Aslıhan'ın tepkisinden çekinmiştim, ama onla beni o ayna karşısında hayal ettiğimde vereceği her tepkiye değer diye düşünmüştüm. Boşuna endişelenmişim, bazen birbirimize ne kadar benzediğimizi unutuyordum. Bu da o anlardan biriydi. Vişne rengi dudakları önümde dün geceden kalmanın izleri ile dururken ona uzandım. Bu kızın benim yanımda, benim yatağımda olduğuna bir gün alışabilecek miydim? Alışmış kudurmuştan beterdir derler, çok haklılar. Kesinlikle alışmış ve kudurmuştum ama şaşırmadan edemiyordum.

Şanslı bir adamdım, ailemle aram iyiydi (şimdilik), travmatik çocukluk anılarım yoktu, istediğimi istediğim zaman yapacak kadar maddi imkana da sahiptim ve şimdi kalbimi çıkarıp avucuna koyduğum kadın onu büyük bir incelikle tutuyordu, ben onun kalbine aynı incelikle davranmadığımda bile.

Bana kalırsa birinin kalbine sahip çıkmak el işi yapmak gibiydi. -Cinsiyetçilik geliyor hazır mıyız?- Bence kadınlar bu sevme işinde el işlerinde olduğu gibi bizden daha iyilerdi. Daha hassas davranıyorlardı, daha düşüncelilerdi, daha iyi muhafaza ediyorlardı. Oysa biz erkekler öyle mi? Çoğumuzun eline iğne iplik versen delikten geçiremeyecek adamlara kadınlar birde tutmuş kalplerini veriyorlardı birde buna iyi bak diyorlardı. Valla iyi cesaret. Minem gibi bir anneye sahip olmanın ve Ece gibi bir ablayla, Aslıhan gibi biriyle büyümenin avantajı olarak ben ipi iğneye geçirmeyi biliyordum da sonrasında pek kendime güvenmiyordum ve buna rağmen Aslıhan bana güvenip kalbini koyuyordu avucumun ortasına. Nasıl da kabarıyordu göğsüm bir horoz gibi. Sokaklara çıkıp bağırasım geliyordu bana güvendi diye. Bir tek bana.

Uzanıp burnuna öpücük kondurdum, kalbini de aldım kendiminkinin yerine koydum. Hemen de uyum sağladı bedenime, nasıl sağlamasın? Onun yeri asıl burasıymış da benimki o gelene kadar kiracılık yapmış sanki. Sağ elimi saç diplerinin arasından geçirdim. Başını bir kedi gibi elime daha fazla ittirirken yerdeki pantolonumun cebinden telefonum çalmaya başladı. Sessizde olsa tenezzül etmezdim de şimdi Aslıhan'ı uyandıracaktı. Kızı zaten bütün gece ayakta tutmuştum. Ha pişman mıydım? Asla da en azından sabah uyusundu. Ayağa kalktım altıma da boxerımı geçirdim madem uyanmıştık birde sigara içeyim. Pantolonun cebinden telefonu aldığımda arayanın Selin olduğunu gördüm. Tam sessize alıyordum ki belki bir terslik vardı şüphesi düştü içime. Odada hızlı adımlarla çıkıp telefonu kulağıma götürdüm.

Bir Gençlik HikayesiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang