Bölüm 1*7 UZUN YOL

2.9K 206 24
                                    

24.06.17. 06.36

Sabahın erken saatleri. Bütün eşyalar yeniden toplanmış yine motelden ayrılma vakti gelmişti.
Korku hepsinin gözünün içine çukur kazmış kendisine bir siper yapmıştı adeta. Ne yapacaklarını nasıl yapacaklarını falan hiçbirşey bilmiyorlardı. Otobüs yoktu kiralık araçta yoktu. Otoyola çıkıp otostop çekmekten başka çareleri de kalmamıştı artık. Bütün eşyalarını sırtlayıp motelden ayrıldılar.

Dün yaşanan olayların etkisi ise ilçede hissedilmeye devam ediyordu. İlçe adeta kutusuna çekilmiş sokakları inlere cinlere teslim etmişti. Sokakta tek tük insan dolaşıyordu. Dikkat çeken ise hepsinin elinde silah olarak kullanabilecekleri aletler vardı. Balta bıçak levye kimilerinde de gerçek silah. İlçe artık güvenli değildi.

...
..
.

Hastane ile ilgili yetkili mecralardan henüz bir bildiri yayımlanmamıştı. Başkentten tüm polis asker ve sağlık çalışanlarına emir gönderilmişti. Hastalık hakkında yetkisi olmayan kişilere bilgi verilmeyecekti.
Halkı endişelendirmek için bir sebep olmadığı görüşü vardı.

...
..
.

Emir ve arkadaşları yavaş yavaş otoyola yaklaşıyordu. Yol üstünde hastanenin oldukça yakınından geçtiler. Merakla etrafı gözlemeye başladılar. Ağaçlar arasından çok az şey görülebiliyordu.
Görebildiklerine göre harabede küçük çaplı bir yangın çıkmıştı. Bu dumanların sebebini açıklıyordu. Hala etrafı polis ve askerle doluydu. Doktor ve hemşire kalmamıştı.
Burak' ın gözüne yangınla ilgili bir ayrıntı takıldı. Yanan şeyler hastanenin elektrik tesisatı yada ilaçlar falan değildi. Dikkatlice ateş incelediğinde insana benzer birşeyler vardı ateşin içinde. Arda'da Burak ile birlikte dikkatlice incelemeye başladı ateşi. O da anlamıştı ateşte bir gariplik olduğunu. Yanan şeylerin insan bedeni olduğunu anladıktan sonra dehşete kapılmışlardı. Elleri ve ayakları tir tir titriyordu yüzleride kireç tutmuştu adeta. Emir iyi olmadıklarını farketmişti.

"Noldu olum size niye titriyorsunuz?"

" Ateşe bak Emir!!"dedi Arda"

Emir de ateşi dikkatlice incelemeye başladı. O da farketmişti yanan şeylerin insan bedeni olduğunu. Kısa bir süreliğine olduğu yere çöküp buz kesmiş bir şekilde düşüncelere daldı. Birkaç dakika sonra ayaklanıp hemen oradan uzaklaştılar.

Yoldan tek tük araba geçiyordu. Ama kimse durup onları almıyordu. Sonunda bir kamyonet durdu. Güç bela ikna edip kamyonete bindiler.

"Ne tarafa gidiyorsunuz gençler?"diye sordu adam.

"Görükleye.... "diye cevap verdi Emir.

Adam kabul etti ve bir  süre aralarında sohbet ederek gittiler. Ancak Bursa'ya yaklaşırken yol kapatılmıştı polis tarafından. Görebildikleri kadarıyla büyük bir trafik kazası olmuştu burada. Yüzlerce araç birbirine girmişti. Yolun en başında da polis aracı bekliyordu ama ortalıkta ne polis vardı ne de herhangi biri. Kaza olalı çok zaman geçmemişti. Yolda bu yüzden kapalıydı hala. Emir ve arkadaşları araçtan indiler. Çünkü görünürde aracın geçebileceği bir yol kalmamıştı. Görükleye'de çok az kalmıştı. Bu yüzden yürümeye karar verdiler. Eşyalarını sırtlayıp yürümeye koyuldular yeniden, bu sefer parçalanmış araçların arasından....

Yürümeye başlayalı nerdeyse bir saat olmuştu. Koca yolda ne gelen vardı ne giden. Yol sinek avlıyordu adeta. Kızgın güneşin altında asfalt ağlıyordu sanki. Ama bu sefer arabalar yüzünden değil arabalar olmaması yüzünden. Ülkenin en işlek yollarından biri arabaya hasret kalmıştı.

...
..
.

Salgının ilk gününden itibaren ülkenin çeşitli yerlerinde önemli ulaşım artelleri teker teker kazalar yüzünden ulaşıma kapanmaya başladı. Bunlar arasında en önemlileri; Bolu dağı tüneli, Sertavul geçidi, Gülek boğazı, Karadeniz Sahil yolunun büyük bir kısmı, Körfez ve boğaz köprüleri ayrıca Marmaray ve İstanbul - Eskişehir YHT'de servis dışı kaldı 3. gün.

...
..
.

Yarım saat daha bomboş yolda yürümeye devam ettiler. Görükleye iki saatlik bir süre kala ilerde birtakım yoğunluk olduğunu farkettiler. Yavaş yavaş yaklaştıkça netlik artmaya başladı. Yine bir sürü araç birbirine girmiş yol trafiğe kapanmıştı. Neden gelen giden olmadığı da açığa kavuşmuş oldu böylelikle.

Araçlara yaklaştıkça iç taraflarda insana benzer birşeyler olduğunu farkettiler. Küçük bir grup toplanmış kimi ayakta kimi oturuyordu. Bazılarının üstü başı kan içindeydi. Seda bunu görür görmez heyecanlanıp onlara doğru koşmaya başladı.

"Nereye gidiyorsun, dur bekle! "

Burak ve diğerleride Seda 'yı durdurmak için peşinden koşmaya başladılar. Ama Seda baya uzaklaştı.
Bu sırada kalabalıkta Seda' yı farkedip onun üzerine gelmeye başlamıştı.
Emir ve arkadaşları bağırmaya devam ediyorlardı;

"Sedaa!!! Gitme beklee! Sedaaa! "

Seda durmadı koşmaya devam etti. Onlarda Seda nın üstüne gelmeye. Emir ve arkadaşları artık koşmayı bırakmışlardı peşinden. Çok geçti artık Seda onlara çok yaklaşmıştı. Onların kendilerini de görmemesi için arabaların arkasına saklandılar. Bu sırada Seda bağırmaya başladı.

"Çocuklar, çabuk buraya gelin.
Yardım edinn! "

Gençler şoktaydılar. Seda bir anda ellerinden kayıp gitmişti. Burak iyice sinirlendi yanlarına gidip onları parçalara ayırmak istedi. Ama Emir onu engelledi.

" Çok geç Burak! Gitti çoktan! "

Hepsi ağlama krizine girdiler. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı ağlamaktan başka. Dakikalarca gözyaşları sel olup aktı.
Burak olduğu yerde ağlamaklı sinir krizi geçiriyordu. Emir onu zor zapt ediyordu.
Bıraksa onların arasına dalacaktı.
Burak'ıda kaybetmeyi göze alamadı.

Onlar ağlarken bir çift ayak o taraftan onların yanına doğru geliyordu. Ama onlar bunun farkına varamadılar. Ağlamaktan dünyayla bağları kopmuştu. Onlara yaklaşmaya devam etti. Gitgide yaklaşıyordu onlara, ama onlar hala fark edemediler.

Onlar ağlarken arkadan bir ses geldi.
Ses ile kendilerine gelmeleri saniyeleri bulmadı. Az daha kalp krizi geçireceklerdi.
İlk başta bunun bir zombi olduğunu sandılar. Ama bu zombi değildi. Bu Seda idi.
Bir anlık yaşadıkları şok ile kendilerine anca gelen gençler hemen Seda nın boynuna atladılar. Adeta boğarcasına sarıldılar Seda ya.

"Gençler noluyor!! İzin verin bi nefes alayım. "

" Bekle biraz daha. "dedi Melis.

Birkaç dakika böyle boş boş  sarıldıktan sonra ayrıldıklarında Melis tokadı geçiriverdi Seda'ya.

" Seni kahpe kızı! Ne kadar korktum biliyon mu sana birşey oldu diye?? "
dedi Melis anlık sinirle.

Seda şaşkınlıkla;
" Niye ki?"diye sordu.

"Onları zombi sandık seni aptal kız!!"

Seda küçük bir gülme krizinden sonra anlatmaya başladı neden böyle yaptığını. Onların zombi olmadığını anlamıştı zaten. Bu yüzden hiç düşünmeden koşmaya başlamaştı üstlerine. Yardım edin diye bağırıyordu çünkü yaralılar vardı aralarında. Onlara yardım etmek istiyordu çünkü kendisi tıp okuyordu. Henüz mezun olmamıştı ama yüzlerce metre uzaktan hastanın kokusunu alabiliyordu....

"Sedacım sen tam doktor olmak için doğmuşsun kızım! "

" Gerçekten mi? Annemde hep böyle der....! "

" Tamam, yeter şaka yaptık. Hemen g***n kalkıyor seninde. Salak! "

Emir, Burak, Melis ve Arda hep bir ağızdan kahkaha atmaya başladılar. Burak'ın bu esprisine karşılık Seda ise tokatla karşılık vermişti ona. Ancak Burak kahkahasını kesmeden artırarak devam ediyordu ve beklenmedik bir anda Seda'nın dudaklarına dudaklarını yapıştırıverdi. Seda neye uğradığını şaşırmıştı ama uzun zamandır beklediği bu hamleye karşılık vermezse olmazdı.......

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now