Tel Aviv'den Kudüse (ÖZEL BÖLÜM)

750 41 2
                                    

15.06.2017

Tel-Aviv /İSRAİL

İsrail için sıradan günlerden biriydi. Sabah kahvaltımı yapıp karım ile vedalaştıktan sonra sabah iş başı yapmak için elçiliğe  doğru yola çıktım. Apartman önünde her
zamanki gibi Efrat bey beni karşıladı. Biz Türklere karşı her zaman samimi ve içten gülümsemesi eşliğinde günaydını çakıp günlük gazetemi elime tutuşturdu ve işine döndü.

Evim ile elçilik arasında yaklaşık 2 buçuk kilometre vardı ve yarım saatlik yürüyüşün ardından elçiliğe varabiliyordum. Ancak bu sabah hava yağmurlu olduğu için taksiye binmeyi tercih ettim. Gariptir bu zamanlar İsrail'de değil yağmur hafif bulut bile olmaz. Mayıs ayından itibaren Ekim hatta kasıma kadar da kurak geçer.

.
..
..

Salgın başlangıcında oluşan sis bulutu sırasında meydana gelen yağışlar virüsün direk yeraltı sularına ve tatlı su göllerine karışmasına neden oluyordu. Bu sebeple yağış alan bölgeler kısa sürede tümden hastalanıyordu.

.
..
...

Elçiliğe varır varmaz bu günün hatta ileride ki birkaç günün sakin geçmeyeceğini anlamam birkaç dakikamı almadı. İsrail'in çeşitli bölgelerinden birçok vatandaşımız ve vatandaşımız olmayan birçok müslüman  sabah olmasıyla beraber kapımıza dayanmış Kudüs ve çevresinde yaşanmaya başlayan olaylardan dolayı ülkeyi terketmek için bizden yardım istiyorlardı. Neden olduğunu anlamamız ise çok uzun sürmedi.

İsrail hükümeti müslüman mahalleler üzerinde sağlık tehdidi adı altında zorunlu kontroller başlatmış ve kişi hak ve hürriyetlerini hiçe sayan davranışlar sergileyerek birçok Müslümanı zor durumda bırakmıştı. Sabahtan akşama kadar tüm gün boyunca bu tür meseleler ile uğraştık durduk. Özellikle bizim vatandaşımız olmayan geneli Arap birçok kişi ile anlaşmak son derece zordu...

16.06.2017

Dünkü yoğun günün bugün azalacağı düşüncesi ile yine Elçiliğe doğru yola çıktım. Ancak bu sabah yolda karşılaştığım manzara cidden hareketli birgün geçireceğimi bana göstermişti. Jabotinsky caddesi   tıkanmış ve birçok ambulans yolda kalmıştı. Taksi çağırmama rağmen gelmemişti. Dikkatimi çeken diğer birşey ise ara ara bazı binalardan çığlıkların yükselmesiydi. Ayrıca Efran beyde beni bu sabah apartman önünde karşılamamıştı. Bir şeylerin ters gittiği apaçık ortadaydı. Ancak ne sabah haberlerinde ne de İnternette neler olduğuyla ilgili haber yapılmamıştı.

Yaklaşık yarım saatlik yorucu bir yürüyüşün ardından sonunda elçilikteydim. Elçilik sahil yolu olan Ha-Yarkoon caddesi üzerinde idi. Bu cadde de karmaşadan nasibini almıştı. Elçiliğin önü tıklım tıklım insan doluydu. Sanki vizelerde indirim olmuşçasına insanlar akın ediyordu.

İçeriye girdiğimde masama ulaşmam biraz vakit aldı. Hınca hınç dolu kalabalıktan ve yüksek gürültüden dolayı kendi aklımdan geçenleri bile duyamıyordum. Kalabalıktan ilk başta dikkat edememiştim ama daha sonra elçilik sekreteri bayan Keila bugün işe gelmemişti. Ayriyeten çaycımız Aaron da yoktu ortalıkta.

Öğleye doğru büyükelçi Mustafa bey tüm elçilik çalışanlarını olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıda konuşulanlanlardan nutkum tutulmuştu. İsrail hükümetinin Müslüman mahalleleri öncelikli olmak üzere özellikle Kudüs ve çevresinde olağanüstü önlemler aldığı, insanların bölgeye giriş çıkışlarının kısmen kapatıldığı ve nedensiz tutuklamalar yaptığından bahsediliyordu. Nedeni ise hala kimse tarafından bilinmiyordu. Resmi bir açıklama yapılmamıştı. Büyükelçi toplantıyı kısa kesip tekrar işlerimize dönmemizi emretti.

Herkes işinin başına döndükten kısa süre sonra büyükelçi ben ve Birol u odasına çağırdı. Beklediğim gibi Kudüse gidilmesi gerekiyordu ve o da  bizi seçmişti. Orda olan bitenden haberdar olmak için resmi görevle  gitmemizi istiyordu. Kısa sürede ayrıntılara girmeye başladı. Bölgede olup biten olaylardan bizi haberdar eden bir dostumuz karşılayacaktı bizi kubbet-üs sahra da. Ordan müslüman mahallesine gidip İsrail hükümetinin yaptığı uygulamaları yerinde görecektik...

Öğleden sonra saat 3 gibi hazırlanıp resmi aracı kullanmadan taksi ile yola çıktık. Elçilik şehrin merkezi noktalarından
Ha-yarkoon caddesinde olduğu için şehirden çıkmak bi hayli uzun sürdü. Birçok noktada trafik kazası olduğu ve ambulansların yetersiz olduğu gözümden kaçmadı. Zaten yetersiz olmasının en büyük nedeni neredeyse hepsinin trafikte sıkışmış olmasıydı. Birçok yol kazalar yüzünden kapalı önünden geçtiğimiz sağlık merkezleri de büyük kalabalıklar yüzünden servis dışıydı. Neden böyle olduğu birgün de neyin buna sebep olduğunu aklım bir türlü almıyordu. Birol salgın bir hastalık olduğu düşüncesindeydi hastanelerin kalabalıklığı yüzünden. Ancak hastalık yüzünden değil de terör saldırı olmuş da olabilrdi.

Yoldayken İnternetten yaptığım araştırmalarda polis ve askerin tam yetki ile kontrolü ele aldığı ve bazı bölgelerde resmi kurumların okullar dahil kapatıldığı haberi dışında herhangi bir resmi açıklama bulamadım. Ne salgından ne de terör saldırısından bahsediliyordu. Ancak şans eseri bulduğum bir sitede İsrail'de yaşananların aynı şekilde ortadoğunun bir kısmında da görüldüğünden bahsediliyordu. Daha fazla merakımı dizginleyemeyip Birol a bir hastaneye gitmemiz ve neden kalabalık olduğunu öğrenmemiz gerektiğini söyledim. Birol "Saçmalama! Biran önce işimizi halledip Tel avive dönmemiz lazım." diye karşı çıktı. Ancak Birol un da merak ettiğini adım gibi biliyordum. Kısa bir ikna sürecinin ardından sonunda dediğime geldi ve en yakın hastaneye bizi götürmesini söyledik taksi şoförüne.

Taksi bizi Assaf HaRofeh sağlık merkezine götürdü. Daha hastane otoparkına girmeden önünde araç kuyruğu oluşmuştu. İnsanlar artık araçlarını bırakıp hasta yakınlarını kucağında taşıyarak acil kısmına götürüyorlardı. Taksiye bizi çıkış noktasında müsait biryerde beklemesini söyleyip Birol ile acile doğru yola koyulduk. Yolda ilerlerken yerdeki kan izleri dikkatimizden kaçmamıştı. Benim terör saldırısı tezim güçlenmeye başlamıştı. Ancak çok geçmeden acilden içeri girince bu tezim çürütüldü....

Heryer kan doluydu. Sedyede koltuklarda ayakta yerde heryerde hasta insanlar vardı. Hiçbiride vurulmuşa benzemiyordu. Hepsi bitkin ve ağızları kanıyordu. Birkaç kişinin de yanıbaşımızda kan çıkardığına şahit olmamla aniden gelen  kusma dürtüsü bir oldu. Tüm doktorlar bone takmış hastaların yüzlerine öksürmesinden kaçınmaya çalışıyorlardı. Biz şoklar içinde olan biteni izlerken arka taraflardan gelen silah sesleri ile bütün insanlar hareketlenip panikle kaçışmaya başladı. Bizde arada çıkıp derhal taksiye yöneldik. Kısa sürede taksiyi bulup Kudüse doğru tekrar yola koyulduk. İkimizde gördüklerimizin şokundan uzun süre çıkamadık. Biraz kendimize geldikten sonra hemen büyükelçi yi arayıp olan bitenden bahsettik. İsrail hükümetinin uyguladığı yaptırımların sebebi büyük olasılıkla aniden ortaya çıkan bu salgındı. Biz hastaneden ayrıldıktan kısa süre sonra yapılan resmi açıklama ile servise kapanan hastaneler duyuruldu. Assaf HaRofeh hastanesi de listede yer bulmuştu kendine. Açıklamada bu hastanelerin acil servislerinin kapandığı ve karantina altına alındıkları belirtildi...

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now