ÖZEL BÖLÜM ( POLİS)

1K 77 12
                                    

19.06.17
06:07

"Kim arıyor bu saatte?

Alo? Murat? Ne oldu oğlum bu saatte niye arıyon? "

" Abi, hemen kalk açık pencere varsa kapat, hemen! içeri koku girmesine izin verme. "

" Ne kokusu oğlum? Neyden bahsediyorsun? "

" Abi dediğimi yap sen hadi kapatıyom ben. "

Sabahın 6sında Murat'ın telefonuyla yatağımdan fırlayıp hemen cama yöneldim. Dediği gibi hafif bir pis koku vardı. Hemen tüm camları kapattım. Sonrasında bütün camlar bir anda buğulanıverdi. Dışarıda ne olduğu anlaşılamıyordu artık. En fazla sistir diye düşünüp tekrar yatağıma girdim ve yattım.

2 saat sonra uyandığımda karımın sıcacık gülüşü karşıladı yatakta. Çoktan uyanmış pazar kahvaltısını hazırlamışlardı kızımla. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde karşıma çıkan kirli ayna sabah Murat'ın beni aradığını hatırlattı. Hemen banyodan çıkıp salon camlarına yöneldim. Tüm camlar açıktı ama içeride herhangi bir koku yoktu. Camlarda tertemizdi.

Karıma camda herhangi bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Verdiği cevap karşısında büyük bir oh çekip ailecek kahvaltıya oturduk.

Oldukça güzel bir pazar sabahıydı. Eşimin ve benim izin günüm. Günler öncesinden karşı komşuyla planladığımız pikniği de yapacaktık bugün. Öğlene doğru hazırlanıp yola çıkacağımız zamanda beklenmedik bir telefon aldım. Arayan Mehmet amirimdi. Bana hemen işimi gücümü bırakıp emniyet müdürlüğüne gelmemi söyledi. İzinde olduğumu belirtince tüm izinlerin süresiz iptal edildiğini söyledi. Bende çaresiz pikniği iptal edip işe gitmek zorunda kaldım.

Karakola giderken trafiğin altüst olduğunu gördüm. Kilometrelerce uzunlukta kuyruk vardı önümde. Kaza olmuş olmalıydı ilerde. Ayrıca yakınlarda birçok ambulans olduğu dikkatimi çekti. Ya büyük bir kaza olmuştu yada çeşitli yerlerde kazalar olmuştu. Klasik bir pazar sabahı için fazla hareketliydi Adana. Yaklaşık bir saat gecikmenin ardından sonunda emniyet müdürlüğüne vardım.

İçerisi oldukça hareketli ve kasıntıydı. Pazar günü için oldukça anormal bir durumdu. Hemen Mehmet amiri bulup onunla toplantıya başladık. Yanımızda çeşitli birimlerden komiserler memurlar falan da vardı. Mehmet amir direk konuya dalıp soğukkanlı bir şekilde anlatmaya başladı.

Duyduklarımıza inanamıyorduk. Sanki büyük bir şakanın içindeydik. Herkes boş boş Mehmet amire bakıp duruyordu. Ama onun anlattıklarında ciddi olduğu belliydi. Daha fazla uzatmayıp görev dağılımı hakkında bilgi verip toplantıyı bitirdi.

Toplantıdan sonra hemen karımı arayıp sokağa çıkmamaları konusunda uyardım. Neden olduğunu sorduğunda anlatacak zamanım yoktu. Telefonu kapattıktan sonra ekip arkadaşlarımla birlikte görev yerimize yani Balcalı hastanesine geldik. Yine oldukça uzun ve meşakkatli bir yoldu tabi.

Hastane adeta ana baba günü gibiydi. Hatta daha kötü mahşer günü gibiydi.
Her yerden ağlama, bağırma ve ambulans sesleri geliyordu. Yerlerde kan kusmukları vardı. Ambulansın biri geliyor diğeri gidiyordu. Daha acile girer girmez ise direk kavga ile karşılaştık. Hemen kavgaya müdahale edip zorda olsa insanları ayırabildik. Bir doktorun yüzü kan içinde kalmıştı. Saldırganı hemen kelepçeleyip araca bindirdik. Uzun uğraşlar sonunda hastane görevlileri ile birlikte acildeki gereksiz insan topluluğunu dışarı çıkartıp acilin güvenliğini ele aldık.

Akşama kadar acil bir dakika dahi boş kalmadı. Sürekli yeni hastalar geliyordu. Hastane bahçesi artık insan kalabalığını kaldıramaz hale gelmişti. Yollarda beklemeye başladı insanlar. Geceleyin artık hastaneye gelen yollar kapanmıştı. Çukurova üniversitesinden barajyoluna kadar uzanıyordu kuyruk, gelen haberlere göre. Gece daha fazla hasta gelemediği için sakin geçmişti. Ancak sabah silah sesi ile tekrar hareketlendik. Sesler acil travmatoloji kısmından geliyordu. Hemen silahı belimden alıp içeri daldım. İçeri girdiğimde karşılaştığım manzarayı anlatmaya kelimeler yetmez.

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin