FİNAL

675 28 6
                                    

"Sude Yağız'ın başına gelenleri tek tek anlatmak zorundasın bize. Nasıl bu hale geldi. Daha birkaç saat öncesine kadar sapasağlamdı bu çocuk!"

"Aynen ne oldu da bu çocuk virüs kaptı?"
Hem Aslı hem de Seda agresif bir şekilde Sude'nin üzerine geliyorlardı. Ancak Sude göz yaşlarından kurtulamıyor konuşurken de sürekli titriyordu.

"Ne virüsü ya? Virüs kaptığını nerden biliyorsunuz?" oldukça beklemediği sorulardı Sude'nin? Yağız'ın virüs kapmış olabileceği hiç aklına gelmemişti. Sadece midesinin bulandığını düşünüyordu.

"Biz bu kusmaları daha önce çok gördük Sude. Yağız virüs kapmış işte."

Sude duydukları karşısında daha çok ağlamaya başladı. Hüngür hüngür ağlıyordu. Gözyaşları sel olup akıyordu adeta.

"Benim yüzümden! Hepsi benim yüzümden! Bilerek olmadı ama!"

"Ne demek senin yüzünden? Ne yaptın Yağız'a? Anlat işte!"

Sude derin bir nefes alıp burnunu çektikten sonra olan biten herşeyi anlatmaya başladı. Kesik kesik hıçkıra hıçkıra...

"Orta yaşlı bir adam vardı. Bana tecavüz etmeye çalışıyordu. Öldürmek için boğazına bıçak saplamıştım. İlk başta öldü sanmıştım ama tekrar ayağa kalkıp saldırıya geçti. Ne yaptıysam durduramadım. Sonra dolabıma saklanıp bağırmaya başladım. Bu sırada Yağız aşağıdan geçiyormuş. Benim çığlıklarımı duyup içeri girmiş. Kapıyı açar açmazda adam Yağız'ın üzerine atlamış. Dolaptan çıkıp baktığımda Yağız adamın altında debeleniyordu. Benden yardım istedi. Bende elime geçirdiğim küçük bir sehpa ile adamın kafasına vurmaya başladım. Sinirden gözlerim kör olmuş bir şekilde adam durana kadar vurdum. Adam öldüğünde ise vurduğum yerden akan kanın hep Yağız'ın yüzüne aktığını gördüm. Tüm yüzü kırmızıya daha doğrusu çürük koyu kırmızıya boyanmıştı. Ağzının içi kan ile dolmuştu. Ama farketmemiştim bile öyle olduğunu. Adam bana tecavüz etmeye çalışıyordu. Tek amacım onu öldürmekti. Böyle olacağını düşünmemiştim. Özür dilerim.... Özür dilerim... "

Sude tekrar gözyaşlarına boğuldu anlattıktan sonra. Aslı ve Seda ise şok olmuş bir biçimde bir Yağız'a bi de birbirlerine bakıyorlardı. Olan biteni kavramaya çalışıyorlardı hala.

" Gerçekten ölmeyecek değil mi? Lütfen birşey söyleyin! Ağzına kan kaçtı diye ölebilir mi bi insan? Midesi bulanıyordur belki de!"
Hala küçükte olsa bir umut iyi birşeyler söylemesini istiyordu Sude Seda'nın .

Ancak Seda Yağız'ın mikrop kaptığından adı gibi emindi. Melis'in ölmeden önce yaşadığı ne varsa Yağız sırayla yaşamaya başlamıştı.

Sude Seda'nın tek bir kafa hareketiyle bağırarak ağlamaya başlayıp Yağız'ın göğsüne kapandı.

"Nolur gitme Yağızzz. Lütfen gitme! Özür dilerim! Çok özür dilerim......"

Bunun üzerinde Aslı ve Seda'da birbirine sarılıp gözyaşlarına boğuldular. Küçük gruplarından bir kişi daha ayrılma yoluna girmişti artık.
Daha üç gün önce tanışmalarına rağmen şirin hareketleriyle Yağız gruptaki herkesin gönlünü kazanmış belki de tek kişiydi. Murat'ın ise hayatta kalan tek arkadaşı. Daha doğrusu dostu.

Bu durumu Murat'a nasıl açıklayacaklarını kara kara düşünmeye başladılar. Her an geri dönebilirlerdi. Murat hayatta kalan son arkadaşının da kaybını nasıl atlatacaktı hiçbir fikirleri yoktu.

.
..
...

Ertesi gün sabahın erken saatlerinde Murat, Teğmen ve Ateş dünkü araçlarına binip Yağız ve diğerlerini almak üzere yola koyuldular.

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now