Bölüm 2*3 KAÇAK

1.4K 100 4
                                    

Eskiden zombi dizileri izlemeyi çok severdim. The Walking Dead, z nation.... Dünyanın kaosa sürüklenmesi, insanlığın sonu gibi konular hep ilgimi çekerdi. Ancak bunların benim dünyamda yaşanacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Eskiden soluksuz izlediğim o diziler artık benim hayatım olmuştu. Şaka gibi değil mi!!
Daha 10 gün önce rick ve grubunun zombilere karşı savaşını rahat koltuğumda mısır yiyerek izliyordum. Şimdi ise sanki onunla yer değiştirmiş gibiyim.

Seda'yı öylece bırakıp çekip gitmek hiç kolay değildi. O güzel insanları ardımda bırakmak yapmak zorunda olduğum en acı şeylerden biriydi. Ama daha fazla yanlarında duramazdım. Onların ölümüne de tanık olmak istemiyordum. Ya da onların benim ölümüme tanık olmalarına izin veremezdim. Çünkü bunun nasıl birşey olduğunu çok iyi biliyorum. Tüm sevdiklerinin teker teker elinden kayıp gitmesini...

Tüm bunlara sebep olan şeyin o sabahki siste saklı olduğunu biliyorum. Ömer ve Ayşe nin öksüre öksüre eve gelmelerinden anlamıştım. Sabah 7 civarı eve döndüklerinde yüzleri mosmor olmuştu ve nefes almakta zorlanıyorlardı. Hemen ambulansı aramama rağmen onlar gelene kadar ikisinide çoktan kaybetmiştim. Kollarımın arasında kendi kanlarında boğularak ölmüşlerdi.

Ayşe benim hem en yakın arkadaşım hem de evimi paylaştığım insandı. Ömer ise onun sevgilisi ve gelecekteki meslektaşımdı. İkisi çıkmaya başlayalı bir yıl olmuştu ve öldükleri günden önceki gün yıldönümleriydi. İkisinin mezarlarını hiç bir zaman bulamadım. Onlar öldükten sonra ailelerine haber verdik ama son konuştuğumda Ayşe nin babasının da aynı gün öldüğünü ve Ayşe nin cesedini almaya akrabalarının geleceğini söylemişlerdi. Ancak 10 gün oldu kimse gelmedi.

Onlardan birkaç gün sonrada kalan üç arkadaşımıda aynı gün ve aynı yerde aynı anda kaybettim. Ahmet, Fatih ve İsmail. Ömer in ev arkadaşları ve benim yakın dostlarım. Üçüde çıkan isyanlarda kör kurşunlara hedef olmuşlardı. Ahmet ve Fatih in cesetlerini vuruldukları yerde bulmuştum ama İsmail in cesedi orda değildi. Böylelikle tüm dostlarımı birkaç gün içerisinde grup grup kaybetmiş oldum. Artık koca Bursa da tek başıma kalmıştım ve o günlerde tutunabileceğim tek dal telefonla konuştuğum ailemdi. Ancak onun ertesi günündede tüm Bursa ve çevresinde elektrik ve telefon kesilmişti.

Artık tutunacak dalım dahi kalmadığına göre hayata tutunmanında bi anlamı olmadığını düşünmeye başlamıştım. Aklımın büyük bi kısmını işgal eden intihar düşüncesi... İki gün boyunca evden hiç çıkmadım. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Kimseden
yardımda isteyemedim. Dışardan sürekli silah sesleri ve çığlıklar geliyordu. İki gün sonra ortam biraz sakinleştiğinde insanların dışarı çıkmalarına izin verildi. Kumanya dağıtımı falan yapılıp birazda olsa normal hayata devam eder gibi davranmaya çalışıyordu insanlar. Ancak bu benim için mümkün değildi. Nasıl devam edecektim normal hayatıma. Kimle devam edecektim. Onlara bir veda bile edememiştim. Herkes normal hayatına devam etmeye dursun ben en azından arkadaşlarıma son bir veda için mezarlığa gitmeye karar verdim. Mezarlığın yakınlarındayken bir anda ötmeye başlayan siren sesleri benim için belkide yeni bir hayatın başlangıcı olabilirdi.....

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWo Geschichten leben. Entdecke jetzt