Bölüm 2*13 SEZON FİNALİ 2

1K 81 3
                                    

Emir ve Melis hariç tüm kamp neredeyse toplanmıştı. En yakın arkadaşlarının cesedi için dünden beridir asker hastanesinin önünde bekliyorlardı. Onu gitmeden önce son kez görmek için ısrarla diretiyorlardı. Ancak askerler buna izin vermiyor, diğer idam edilenlerle birlikte gömüleceğini söylüyorlardı.

En sonunda komutan Arda'yı Emir ve Melis'e vermeyi kabul etti. Ancak bir şartı vardı. Arda'yı onlara vermeleri karşılığında ikisinin burada kalacağını ve kendileri ile birlikte diğer kampa gelemeyeceklerini söyledi. Emir 'de Melis'de bunu hiç düşünmeden kabul ettiler. Askerlerle geçirdikleri zaman onlara arkadaşlarını kaybetmekten başka birşey sağlamamıştı zaten. Biri kaza kurşunu diğeri ise yargısız infaza kurban gitmişti.

Ertesi gün tüm kamp toplanmış yola çıkmaya yakın zamanda sıhhiyeci Arda'nın cesedini üstü örtülü şekilde Emir ve Melise teslim etti. Başındaki kan çarşafa yapışmış Ardanın yüzünün şeklini almıştı. Emir hemen Ardayı kucağına alıp kanamasına rağmen taşımaya başladı.

Bu belkide hayatı boyunca yaptığı en zor şeydi. Daha birkaç hafta önce şu zamanlar Çeşmede olmayı planlıyorlardı, şimdi ise en yakın dostunun cesedini kucağında gömecekleri yere taşıyordu. Yolda olan herkes ise ucube gözüyle Emir ve Melise bakıp duruyordu. Kimileri ise hainin arkadaşları, utanmazlar gibi laflar ediyorlardı. Bunları duyan Melis ani bir çıkışla;

"Sizsiniz hain! Siz!! Suçsuz bir insanın ölümüne neden oldunuz. Bu çocuk hiçbirşey yapmadı, dünyanın en temiz insanıydı. Hepinizin bu yargısız infazda suçu var, Allah hepinizin belasını verecek.... "

Melis daha fazla dayanamayıp olduğu yere diz çöküp ağlamaya başladı. Emir Arda'yı yavaşça yere bırakıp hemen Melisin yanına çöküp ona sarıldı. İnsanların acınası bakışları altında dakikalarca birbirlerine sarılıp ağladılar. Kısa süre sonra tüm kalabalık asker tarafından dağıtılıp etraf boşaltıldı. Arda'yı taşıması için iki asker görevlendirildi. Ancak Emir buna karşı çıkıp Arda'yı tekrar kucağına aldı. Askerlerin arkadaşına dokunmasını istemiyordu. Melis de ayaklanınca tekrar yola koyuldular. Kısa bir yürüyüşün ardından sonunda gömecekleri yere geldiler. Burası Arda'nın okuldaki en sevdiği yerdi. Ziraat fakültesinin arkasındaki Görükle manzarasına sahip yeşil alan.

Arda'yı yavaşça yere bırakıp gömecekleri yeri hazırlamaya başladılar. Yaklaşık bir saat sonra mezar hazırdı. Mezara koymadan önce yüzündeki örtüyü kaldırıp son kez yüzüne baktılar. Alnının tam ortasından akan kan yüzünde kurumuş büyük bir kısmını kaplamıştı. Ağzında ve burnunda da morluklar dikkat çekiyordu. Melis hemen yanında taşıdığı ıslak mendili çıkarıp Arda'nın yüzünü bi güzel temizledi. Kanı silince kaskatı kesilmiş bembeyaz teni ortaya çıkmıştı. Emir ağlamasını durduramıyordu artık. Gözyaşları usulca Arda'nın yüzüne damlıyordu.
İkiside daha fazla bu manzaraya katlanamayıp Arda'nın alnından birerkez öpüp kazdıkları mezara yavaşça yerleştirdiler. Üstünü dikkatlice toprakla örtüp başınada mezar olduğunu belirten bir taş bıraktılar. Bildikleri tüm duaları okuduktan sonra mezarın başından gözyaşları içinde ayrıldılar...

"GÜLE GÜLE DOSTUM, HUZUR İÇİNDE UYU, ELBET BİRGÜN TEKRAR GÖRÜŞECEĞİZ!!! "

...
..
.

Arda'yı gömdükten sonra hastaneye döndüklerinde hastanenin neredeyse tamamen toplanmış olduğunu gördüler. Taşınabilecek tüm eşyalar çoktan araçlara yüklenmişti. Emir in eşyaları da araçlardan birine yüklenmişti. Onun kullanabileceği hiç birşey kalmamıştı neredeyse. Kısa süre sonra geri kalan eşyalarda araçlara yüklendikten sonra kamp girişine gönderildi. Onların arkasından ailelerin araçları ve en sonda komutanın aracı kapıya doğru yol almaya başladı. Yüzlerce araçtan oluşan konvoy kampı yavaş yavaş terketmeye başladı. Son derece nizami ve dikkatli bir şekilde düzenlenmişti sistem . 5 araçtan biri askeri araçtı ve kullanılabilecek tüm silahlar hazır tutuluyordu. Yaklaşık bir saat sonra son araçta kampı terkedip gitti. Giderken üniversitenin kapılarınıda kitleyip gitmişlerdi. Koca okulda Emir ve Melis'ten başka tek bir canlı dahi kalmamıştı artık....

...
..
.

İki gün olmuştu. Sinem, Canberk ve İsmail'den haber almayalı. Seda Aslıyı sonunda bulduğu için mutluydu ama Sinem ve diğerlerinden ses çıkmadığı için içi içini yiyordu. Başlarına birşey gelmiş olmasından acayip korkuyordu. Ancak Turgut onlara birşey olmadığı konusunda ısrarcıydı. O ekip en güçlü ekiplerden biriydi, illaki hayatta kalmanın bir yolunu bulmuş olmalılardı. Ancak Seda bu konuda hala ikna olmamıştı. Daha fazla dayanamayıp Aslı ile onları aramaya karar verdiler. Ama Turgut yine onlarla gelmek istedi. Ve geldide. İnadından ödün vermeden Seda ve Aslı ya eşlik etmeye başlamıştı bile.

Seda'nın Canberk'e tarif ettiği yoldan aramaya başladılar. Yolda giderken yolun boş olmasına oldukça şaşırdılar. Kendi gittikleri yoldan daha boş ve temizdi. Sanki buralara salgın hiç uğramamış, gündelik hayat hiç bozulmamış gibi. Ancak Seda'nın içinde bir huzursuzluk kaptırmış gidiyordu. Tam Sinem in huzursuzlandığı noktada yani bu yolda bir gariplik vardı ama ne olduğunu anlayamıyordu. Turgut yolun oldukça sakin görünmesini sevmişti, ona göre burda zombi falan yoktu, burdan gitmelilerdi.

Tam sokağa girdiklerinde ilerdeki apartmanın bahçesinden oldukça tanıdık gelen biri çıkmıştı yola. Az biraz dikkatli bakınca bunun Canberk olduğunu anlamaları uzun sürmedi. Turgut hiç düşünmeden atılıp Canberk diye bağırmaya başladı ve üstüne koşmaya başladı. Seda onu durdurmak istedi ancak yetişemedi. Turgut Canberk'e neredeyse yetişmişti ki tam elini omzuna atacakken Canberk ona yüzünü dönüverdi. Turgut gördüklerine inanamıyordu. Bu, bu Canberk olamazdı. Canberk olması imkansızdı. Bunun ağzı yüzü kan içindeydi. Daha ağzıyla başlamadan gözüyle yemeye başlamıştı Turgutu.
Turgut neler olduğunu anlayamadan keskin bir silah sesi ile kolunda kanama başlaması bir oldu. Saniyeler içinde dengesini kaybedip yere düştü.
Seda ve Aslı silahlarını çıkarıp hemen Turgut'un yanına koşmaya başladılar. Bu arada Canberk'in yürüyen cansız bedenide Turgut'un üstüne azmanca atlayıverdi. Turgut tek eliyle kendini ısırtmamaya çalışırken diğer taraftan da belindeki silaha ulaşmaya çalışıyordu. Tam kolundan bir parça kaptıracakken Aslı'nın başarılı atışı ile bok yoluna gitmekten son anda kurtuldu. Ancak bu seferde nerden geldiğini anlamadığı kurşunların hedefi olmuştu Turgut. Bunlardan biride bacağına isabet etti. Seda ve Aslı hemen müdahale edip silah seslerinin geldiği yere ateş etmeye başladılar. Bir süre ateş ettikten sonra ortalık sakinleşince hemen Turgut'un yanına gidip üstündeki yaratıktan kurtarıp, sürükleyerek yolun ortasından Turgut'u çıkardılar.

...
..
.

Bu sırada Sinem silah seslerini duyup 2 gündür saklandığı yerden çıkmaya karar verdi. Peşinde olan adam belliki başka birilerinin peşine düşmüştü. Bu fırsatı değerlendirip apartmandan dikkatlice ayrıldı. Etrafını kolaçan ederekten hızlıca kendi evinin oraya gitmeye başladı. Ancak yolda onu takip eden adam karşısına fırlayıverdi. Hemen yönünü değiştirip başka bir sokağa attı kendini. Ancak burada da karşısına silahlı heriflerden biri çıkmıştı. Sandığının aksine tek kişi olmadığı belliydi. O yoldanda vazgeçip girebileceği son yola girdi. Ancak bu yol belkide girmek isteyeceği son yoldu. Canberk ve İsmail'i kaybettiği sokağın bir alt sokağı. Ancak başka şansı yoktu burayı kullanmalıydı. Koşarak sokakta ilerlemeye başladı. Biraz gidince ilerde duvar dibinde saklanan 3 kişi ve yerde yatan vurulmuş bir kişi gördü. Hiç düşünmeden onlarında kendileri gibi tuzağa düşenler olduğu düşüncesiyle onlara yardım etmek için kendi hayatını hiçe sayarak yanlarına koşmaya başladı. Bu sırada yaklaştıkça yerdekilerin Seda ve Turgut olduğunu farketmesi uzun sürmedi. Hemen Sedaaa diye bağırıp sesini duyurmaya çalıştı. Ve başarılı olduda. Seda yüzünü çevirdiğinde kendisine koşanın Sinem olduğunu görünce sevinçten ne yapacağını şaşırdı. Hemen Sinemin yardımıyla Turgut'u el birliğiyle yerden kaldırıp sokağın sonuna koşmaya başladılar. Bu sırada Turgut çoktan şuurunu kaybetmişti. Sokağın sonuna yaklaştıkları sırada arka taraftan silah sesleri tekrar gelmeye başladı. Aslı Turgut'u bırakıp arka tarafa koruma ateşi açmaya başladı.
Yolun sonuna yaklaşmışlardı ki sokağın sonundaki sitenin garajının kapısının açılması ile birlikte garajda bulunan onlarca yürüyen ceset torbası bir anda serbest kaldı. Saniyeler içinda Turgut'un kanının kokusunu alıp yola doluştular. Artık sokağın çıkışıda kapanmıştı. Bir tarafta silahlı adamlar diğer tarafta kan peşinde ceset torbaları. Artık burdan çıkış olmadığını düşünmeye başlamışlardı...

...
..
.

SEZON BİTTİ
YENİ SEZON EYLÜL

YAKINDA 2.SEZON ARASI
BÖLÜMÜ GELECEK

Vote ve yorumu ihmal etmeyin...


ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now