DÜNYA TESLİM OLUYOR

1.7K 123 8
                                    

Türkiye de 19, dünya genelinde ise 21 haziranda etkisini gösteren virüs ilk olarak 11 aralık ta Hindistan ın KAKRAPAR (KAPS)-1 (Moti Cher, Gujarat/HİNDİSTAN) nükleer reaktöründe oluşan sızıntı dan sonra ortaya çıkmıştır. İlk başta yakınlardaki kasabalarda görülmeye başlanan gizemli ölümler devlet tarafından gizli tutulmuş. Bölge hızlıca tahliye edilmişti. Ancak hastalıklı insanların sayısının hızla artması devleti kesin sonuç vermesi beklenen toplu infazlara yönlendirdi. Toplu infazların ifşa olmasıyla dünya gündemine oturan Hindistan da hükümet düştü. Hükümetin düşmesiyle saklanan virüs dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen bilim insanları tarafından araştırılmaya başlandı. Araştırmayı yapan gruplardan biride İsrailli gruptu.

İlk evrede insanlar üzerinde göz renginde kaybolma, şuur kaybı, sakat doğma gibi etkileri olan virüs, İsrailli bilim insanlarının uzun çalışmaları sonucunda RNA yapısını tamamen kaybederek yeni bir türe dönüşmüştür. İlk belirtileri Hindistan daki belirtiler ile aynı olmakla birlikte ilerleyen saatlerde beyinde gerçekleşen reaksiyonlar sonucu hastanın beyin ölümü gerçekleşmektedir. Ancak beyin ölümüne rağmen hastalıklı insan hareket yeteneğini kaybetmemek te normal fiziksel hareketlerine devam edebilmektedir.

Virüs İsrail de 16, Türkiye de 19, ABD de 22, Avrupa ülkelerinde 21 ve Asya ülkelerinde 23 hazirandan itibaren varlık göstermeye başlamıştır.

İlk etapta sis bulutu şeklinde görülen virüs, sise direk maruz kalanlar için kesin ölüm demekti. Sisin ulaştığı tüm bölgelerde insanlar sise maruz kalmıştı. İster içerde ister dışarda olsun. Hava yoluyla bulaşan bir hastalık olduğu için insanların kaçması imkânsızdı. Kimi bölgelerde ise yağmurla karışan sis yer altı sularına yayılarak bölgenin tamamen yok olmasını kaçınılmaz kılıyordu.

İlk iki günde hastanelerin doluluk oranı %300 e ulaşırken, dünya genelinde 20 hazirana kadar 17 milyon insan hayatını kaybetmişti. Virüse ilk teslim olan ülkeler ortadoğu ülkeleri oldu. Özellikle Suriye, Irak, Yemen gibi ülkelerde virüs hızla yayılarak üç gün gibi bir sürede tüm ülkeyi etkisi altına aldı.

Haziran ayı bitmeden yaklaşık bir milyar insan hayatını kaybetti. Birçok ülke insanlarını koruma amaçlı sokağa çıkma yasağı, süresiz tatil gibi uygulamalara başvurdu. Hastane ve güvenlik merkezlerinde ise süresiz çalışma zorunluluğu başladı.

Avrupa birliği virüsün görüldüğü ikinci günden itibaren kıta içi ve kıtalar arası ulaşımı durdurdu. Ulaşım sadece devletin görevlendirdiği kişi ve kurumlara bırakıldı. İnsanların bulunduğu bölgeden ayrılması yasaklandı. Ancak bu önlemler virüsün yayılmasını yavaşlatmadı. Başta havalimanları ve hastaneler virüsün durdurulmadığı yerler oldu. Avrupa da virüsten en çok etkilenenler mülteciler oldu. Avrupalı insanlara göre bu hastalık onlar aracılığıyla Avrupalılara bulaşmıştı.
Salgının Avrupa daki üçüncü günüde başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok ülkesinde halk ayaklanmaları meydana geldi. Mülteci odaklı bu gösteriler sırasında binlerce mülteci kadın çocuk demeden linç edildi.

Virüsün kökeninin Hindistan ve dünyaya yayıldığı yerin İsrail olduğu anlaşıldıktan sonra acil G8 zirvesi yapıldı. Yapılan uzun toplantılar sonucunda hastalığın başlangıç noktalarının imha edilmesine karar verildi.

Bu kararın duyulması üzerine Hindistan ve İsrail herhangi bir müdahale karşısında boş durmayacaklarını ve gereken karşılığı vereceklerini duyurdular. İsrail ve Hindistanın bu tepkilerine rağmen zirvede verilen kararlar uygulandı ve 22 haziran saat 07:23 de İsrail in Kudüs yakınlarındaki ulusal sağlık laboratuvarına ve Hindistanın Gujarat eyaletindeki Kakrapar nükleer reaktörlerine nükleer saldırı yapıldı. İsrail nüfusunun yarısını Hindistan ise Gujarat eyaletinin yarısını kaybetti. Bu saldırılar üçüncü dünya savaşının başı olarak kayıtlara geçti. 24 haziran günü de dünyanın yedi farklı yerinde eş zamanlı patlamalar meydana geldi. İstanbul da bunlardan biriydi. Binlerce insan boğaz köprüsünden sulara gömüldü. Bu saldırılardan sonra dünya genelinde nükleer savaş paniği oluştu. Ancak hastalığın kontrol edilemez bir hızla yayılması savaş durumunu ortadan kaldırdı ve ülkeler kendi içlerinde ölüler ile savaşmaya başladılar.

Ölülerin artması üzerine ABD de şehirler boşaltılıp bombalanmaya başlandı.
New york dahil birçok metropol boşaltıldı ve ölülere teslim edildi. Şehirler havadan bombalanarak imha edildi. Aynı durum Avrupa ve Asya ülkeleri içinde geçerliydi.

Uzak doğu nüfusu itibariyle salgına yeterli ortamı sağlıyordu. Özellikle düşük yaşam standartlarına sahip kalabalık banliyö yerleşimleri Asya da hastalığın depara kalktığı noktalardı. Kuzey Kore hastalığın en gizli tutulduğu ülke konumundaydı. Ülkeyle herhangi bir iletişim olmadığı için hastalığın durumu hakkında herhangi bir bilgi edinilemiyordu. Asya nüfuzu yüksek olduğu için en çok ve en hızlı ölümlerin gerçekleştiği yer oldu. Özellikle Japonya da hastalığın kontrol edilemez hızla gelişmesi, insanları hasta olarak ölmektense sağlıklı bir şekilde kendi hayatlarına kendi iradeleriyle son vermek istemeleri yüzünden toplu intiharlara sahne olmuştur.
Milyonlarca insan aynı anda şehir meydanlarında toplanıp hayatlarına son vermiştir.

Dünya genelinde hastalığın çok gelişme gösteremediği çok az bölge kalmıştır. Hastalığın soğuğa karşı dayanıksız yapısı dünyanın kuzeyinde ve güneyinde güvenli yaşam alanlarının kalmasını sağlamıştır. Ancak bu birçok kimse tarafından bilinmemektedir.

SON

Yorum ve votenizi
lütfen eksik etmeyin
yeni bölüm;
OCAK

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin