Bölüm 5*1 LIFE GOES ON

476 31 8
                                    

Kendim kadar sonsuzum, bu dert benim
İçim dışım yanar döner
Günler geçer yaram bana kucak açar
Yolum ateşmiş ne farkeder...

Zor zamanlar olur
Nasıl çıkarsan içinden
Omurgan öyle şekillenir

Beni sorarsanız bazen cennet yeri
Bazen cehennemin dibi
Evim gibi evim gibi....

Bi akşamüstü yuvarlandım yerlerde
Bi akşamüstü sarıldım kendime
Döndüm ve arkama baktım
Hepinize el salladım...

.
..
...

Gizem öleli iki gün olmasına rağmen hala kendini toparlayamamıştı Murat. Sürekli onu düşünüp ağlama krizlerine girip duruyordu. Bir de nerden bulduysa artık deli gibi alkol alıyordu.

Bunun üzerine Aslı daha fazla dayanamayıp :
"Yeter artık kendini helak ettiğin. Böyle yapınca Gizem geri dönmüycek. Olanlar unutulmayacak." diye çıkıştı.

Murat buna cevap vermek yerine boş gözlerle Aslı'ya bakmayı tercih etti. 2 gündür ne Yağız' la ne de diğerleriyle konuşmuyordu. Yemeklere bile katılmıyor odasında sadece biralarıyla vakit geçiriyordu.

Aslı'da Ferit' te buna daha fazla katlanmak istemiyordu. Daha birkaç gün öncesine kadar Seda'nın eriyip bitişine üzülürken birde Murat'ın böyle olması artık canlarını sıkmaya başlamıştı. Yağız'ı bir köşeye çekip Murat ile konuşması ve kendisini toplanmasına yardımcı olması için ikna ettiler.

Yağız usulca Murat'ın yanına yaklaşıp:

"Kardeşim biraz konuşmak ister misin artık?"

.
..
...

Bu sırada diğer odada Seda, Aslı ve Ferit'i başka bir konuda ikna etmeye çalışmalarına başladı. ANKARA...

"Gençler bir düşünün. Burda kimse yardıma gelmeyecek bize. Uludağ üniversitesindeki toplama kampı bile taşınmış."

"Nereye taşınmış? Kampın olduğu yere gidelim."

"Kamp olmaz işte orası ne kadar dayanır bilemeyiz. Belki de çoktan dağılmışlardır."

Aslı'da Ferit' te Ankara konusunda kararsız kalmıştı. Bu zamanda Ankara'ya doğru yola çıkmak intihar girişiminden farksızdı onlar için. Ancak Seda gitmekte ısrarcıydı. Emir ve Melis Muratlara güvenip gitmeye karar verdiyse geçerli bi sebepleri olmalıydı. Ki Yağız'ın anlattıkları da Ankara'ya gitmek için yeterli bir sebepti Seda için.

Ancak küçük bir sorun vardı. O da Murat. Ankara'ya Murat ve Yağız olmadan gitmeleri çok zordu. Hatta imkansızdı. Hadi gittiler orda ne yapacaklardı. Nereye sığınacaklardı. Kafalarda binlerce soru. Murat ve Yağız yola çıktıklarına göre belli bir planları olmalıydı.

.
..
...

"Murat! Kardeşim! Bak yapma bunu kendine. Üzmekten vazgeç artık kendini. Bizi de üzüyorsun böyle yaparak.... Aslı, Ferit, Tayanç falanda üzülüyor bak.... Gizem'i bende çok severdim biliyorsun. Hatta sizin birlikte olmanız beni çok mutlu etmişti. Ama ölenle ölünmüyor be kardeşim.... Lütfen artık normale dön. Artık yolumuza devam edelim. Şu soktuğumun Bursa'sından gidelim artık. Daha fazla bu lanetli yerde kalmak istemiyorum. Seni de burda kaybetmek istemiyorum....

Yağız konuşmayı daha fazla uzatmayıp Murat'a sıkıca sarılıp ağlamaya başladı. Murat ta karşılık vererek hayatta kalan tek dostuna dakikalarca sımsıkı sarıldı. O da biliyordu içmenin ağlamanın odaya kapanmanın bir yararı olmadığını. Ama Gizem aklına geldikçe elinden başka bişey gelmiyordu...

.
..
...

Dakikalar sonra Yağız ve Murat odadan çıkıp Sedaların yanına geldiler. Onlar içerdeyken Seda Ankara konusunu açmış Aslı ve Ferit'i ikna etmeye çalışıyordu.

Günler sonra Murat ağzını açıp:
"Ben Ankara'ya gitmeye hazırım artık. Eğer sizde istiyorsanız  bizimle gelebilirsiniz."

Murat'ın günler sonra ağzından çıkan ilk cümleydi bu. Yağız dahil herkes direk Ankara'dan bahsetmesine şaşırmıştı. Bundan sonra Yağız'ın gözleri parlamaya başladı. Eski Murat hızlı bir şekilde geri mi dönüyordu?

Ancak Ferit söze girip:

" Ankara hakkında birşey bilmiyoruz. Orda nereye gideceğimizi nasıl nerden gideceğimizi. Şuan orası güvenli mi? En önemlisi yollar nasıl, güvenli mi? Sizce burda durup yardım beklemek daha mantıklı değil mi?"

"Bi düşün bakalım Ferit. Neredeyse 1 ay oldu değil mi salgın başlayalı. Yardım gelecek olsaydı şimdiye gelmez miydi sence? Tüm Türkiye'de bizim sokaklarda ki gibi insan yiyen dirilmiş ölüler var. Hangi birine yetişsinler. Ankara başkent, tüm yönetim orda. Ülkenin kalbi olan bir şehirde hala güvenli  yerler vardır diye düşünüyorum. Ayrıca bize yola çıkmadan önce verilen bilgiye göre ODTÜ ve Ankara Üniversitesi kampüsleri burda ki Uludağ kampüsü gibi güvenli bölge ilan edilmişti. Bizim de ilk işimiz Ankara kampüsüne gitmek olacak..."

Murat'ın bu konuşması oldukça ikna ediciydi. Ferit'i bir an düşünmeye itmişti. Bu konuşmanın üzerine Seda'da ortaya çıkıp Murat'ın haklı olduğunu dile getirerek Ankara konusundaki ısrarını yineledi.

" Bana biraz zaman verin tamam mı? Düşünmek istiyorum."

"Sen düşün ama artık burda kalmak istemediğimizi de bil. Burası lanetli biyer. Bir an önce gitmemiz lazım..."

.
..
...

Görükle salgın başladığından beri birçok kanlı olaya sahne olmuştu. Yaklaşık yüz bin olan nüfusunun çok büyük bir kısmı hayatını kaybetti. Bunların büyük bir kısmı üniversite öğrencisiydi. Bu kadar büyük bir kitlenin yürüyen ölüye dönüşmüş olması ve okulda ki toplanma kampını tehdit etmesi kampın taşınmasına neden olmuştu... Ancak yine de Bursa'nın geri kalanına göre (Nilüfer ilçesi hariç) güvenli sayılırdı. Özellikle Yıldırım ve çevresi yoğun gecekondu yapıları yüzünden son derece kalabalık ve sağlıksız bir bölge olduğu için Görükleye göre daha büyük bir risk arzediyordu....
.
..
...

ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now