ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇ

Bölüm 4*4 TECAVÜZ

NOT!!!

BU BÖLÜMDE +18 SAHNELER VARDIR!!
18 YAŞINDAN KÜÇÜKLERİN KESİNLİKLE OKUMAMASI TAVSİYE EDİLİR.

"Ne yapacağız şimdi? Sıkıştık kaldık burada!"

"Bilmiyorum, bilmiyorum!
Ferit ve Tayanç'ın onları uzaklaştırmış olmaları lazımdı! Kapana kısıldık burda."

Murat ve Yağız içeride Ferit  ve Tayanç dışarda bu hengameden nasıl sağ çıkacaklarını bulmaya çalışıyorlardı. Ellerinde sınırlı silah ile aralarına girmeleri mümkün değildi. Ayriyeten karakolda ki kalabalığa ek mezarlığın yukarısından bir grup ölü de yola çıkmış üzerlerine doğru geliyordu. Alarm sesleri çevredeki ne kadar mikrop yuvası varsa üstlerine çekiyordu.

Ne yapacaklarını nasıl bu illetten kurtulacaklarını düşünürken Yağız'ın aklına bir plan geldi.

"Olm bizim elimizde bir sürü silah var! Neden silahlarla onları yere sermiyoruz?"

"Aklına gele gele bu mu geldi Yağız? Silahlarla yere sermek! Braawo!"

"Ne bekliyorsun ki? Kapımızda onlarca ölü arkamızda onlarca ölü, Ferit ve Tayanç firari. Daha iyi bir planın varsa dinlemek isterim."

"Neyse ne. Sen kapıyı tut biraz ben arkalara bakim . "

Murat Yağız I kapıda bırakıp karakolun içlerine doğru ilerlemeye başladı. Hemen yan oda arşiv dolu olduğu için camı demirliydi. Bir yan tarafta ki oda ise amir'in odası olduğu için yine demirliydi. Ayrıca içeride amir'in yürüyen cesedi vardı. Hemen kapıyı üstüne kapatıp diğer odaları kontrol etmeye başladı. Birkaç odadan sonra umudu tükenmeye başlamıştı ki koridorun sonundaki çay ocağının hemen arka tarafında kafeterya cinsi bir yer olduğunu gördü. Ancak oranın kapısında da kilit vuruluydu. Tabi bu sefer vazgeçmeyecekti. Eline aldığı silah ile kapının kilidine birkaç sefer ateş açıp kilidi kırarak demir kapıdan kurtuldu. Hemen Yağız'ın yanına dönüp onu almaya gidiyordu ki Yağız'ın çok zor durumda olduğunu gördü. Kapı neredeyse yarısına kadar aralanmış arkadan eller kollar Yağız'ı yakalamaya çalışıyordu. Yağızında çok fazla gücü kalmamıştı. Biraz daha beklemek zorunda kalsa pes edip kendini ölülere teslim edecekti. Neyse ki Murat tam zamanında yetişip Yağız'ı ordan çekip kurtardı. Yağız'ın kapıdan çekilmesi ile onlarca ölünün içeri girmesi bir oldu. Hızlıca koşarak Murat'ın bulduğu kapıya geldiler. Ancak kapıda Pek de beklemedikleri bir sürpriz onları karşıladı.

Silahlı 3 adam silahlarını onlara doğrultmuş bekliyordu.

"Siktir!"

.
..
...

"Biraz daha iyi misin?"

"Sayılırım"

"Biraz daha dinlen istersen? Çok bitkin görüküyorsu."

"Hayır iyiyim ben daha fazla yatamam. Yattıkça mala bağlıyorum. Biraz hava almam lazım."

"Nerde? Sokağa çıkmayı düşünmüyorsun herhalde!"

"Hayır, balkona çıkıp oturacam biraz."

.
..
...

"Adın ney senin güzel şey söyle bakalım!"

"Çek elini üzerimden pislik herif!!"

"Ooo ters biriyiz anlaşılan! Olsun terste olur düz de olur birazdan ters yüz edecem seni  zaten!!!"

Kirli sakallı adam Gizem'i oturduğu sandalyeden kaldırıp masaya yüz üstü yatırdı. Elleri arkasından bağlı olduğu için Gizem hiçbir şekilde karşılık veremiyordu.
Arkasından yaslanan adam Gizem'in saçından tutup kendine doğru çekmeye başladı. Gizem ne kadar direnmeye çalışsada elinden hiçbirşey gelmiyordu. Adamın ağırlığı Gizem'in üzerine iyice çökmüştü. Yavaş yavaş altında eziliyordu. Bir süre sonra adamın elleri Gizem'in düğmelerine doğru kaydı. Pantolonunun düğmelerini yavaş yavaş koparmaya başladı. Tüm düğmeleri sökünce yavaş yavaş pantolonunu aşağı çekmeye başladı. Gizem bu arada sinir krizi geçiriyordu. Avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Ancak yardım gelmeyecekti. Adam pantolonu iyice indirdikten sonra kendi pantolonunun düğmelerini açmaya başladı. Bu arada bir eliyle de Gizem'i taciz ediyordu. Gizem artık ağlamaya başlamıştı. Birazdan başına geleceklerinin gözyaşıydı bunlar. Adam pantolonundan sonra iç çamaşırını da indirip organını eline aldı ve Gizem'in önüne geçti.

"Bak bunu görüyor musun? Kendini hazırlasan iyi edersin birazdan tadına bakacaksın!!"

Gizem cevap dahi veremiyordu. Adam tekrar arkasına geçip Gizem'in iç çamaşırını da indirip tekrar eliyle taciz etmeye başladı. Kısa süre sonra da Gizem'e arkadan yaslandı.....