Bölüm * 1 *

62.6K 2.7K 547
                                    


Ben kadere inanırım. Ama Allah'ın insanlara da belli seçim hakları tanıdığını düşünürüm. Bazen seçme hakkınız elinizden alınabiliyor herhangi bir sebepten ötürü. Bunun da bir imtihan süreci olduğunu düşünüyorum. Yani tıp fakültesinde okumak benim tercihimdi. Hatta ailemin okulda okutmak yerine önüne gelen ilk kişi ile evlendirip kurtulmak istemesine rağmen kazandım ben bu okulu. Kaydolana kadar türlü sıkıntılar atlattım ama neyse ki kazandığım burslar, okul sonunda zengin koca bulma ihtimalim ve derslerim olmadığı zamanlarda markette çalışmam şartıyla da başardım sonunda. İşte bütün bu etkenler yani annemin ve abimin tutumu da benim imtihanımdı. Şimdi birinci sınıftayım ve yine bir imtihan sürecinde hissediyorum kendimi. Bu sefer de ailemin burun kıvırarak, zoraki bir şekilde takmamı kabul ettiği başörtümü çıkarıp okula devam etme ya da onurumla kalıp savaşma arasında seçim yapmam gerekiyordu. Ve ben kendi doğrumu tercih ettim. Her zaman böyleydim. Başına buyruk biriydim. Abimden ya da annemden yediğim onca dayak beni yolumdan çevirmemişti hiçbir zaman. Yine öyle oldu. Ne korkum bana engel oldu ne de dayak kaygım. Tabi birkaç saat önce ellerini yumruk yapmış özgürlük türküleri söyleyen o güçlü ve kararlı kız değilim şimdi. Evine sinsice girmeye çalışan cesareti kaçmış ve pusmuş bir kızım daha çok. Çünkü yolda gelirken abim olacak Şafak efendinin sözlü tehditleri ile başıma neler geleceğini az çok tahmin edebiliyorum. Anlaşılan o ki; sıkı bir dayak beni bekliyor bu gece. Ne mutlu bana! Özlemiştim abimin şefkatli ellerini!

Eve girdiğimde içeride misafir olduğunu fark ettim. Annem sevimli bir kadındı aslında yani abimin lafına bakmadığı zamanlarda. Mahalleli tarafından da sevilen bir kadındı haliyle. Zaten yıllardır burada oturuyorduk neredeyse akraba olmuştuk herkesle. Bu yüzden gündüzleri evimizde misafir eksik olmazdı. Ya da annem evde yoksa kesin komşuda kahve içerken bulurdunuz.

" Saniye vallahi bizim oğlanı ikna edemiyorum evlendirmeye. İstemem diyor da başka bir şey demiyor. Kız bakmaya gidelim dedik mi aşağı kattaki dairesinden çıkmıyor inan ki." Diye oğlundan dert yanıyordu Gülsüm teyze anneme.

Oğlunu tanırdım. Kınalı derlerdi bizim mahallede. Askeri okuldan mezun olunca özel harekâtçı olmuştu. Sık sık doğuya operasyona gidiyordu. Son yıllarda pek mahallede durduğu söylenemezdi. Küçükken de soğuk ve yabani bir tipti zaten. Gittiği operasyonlardan sonra da daha içe kapanık ve gülmeyen biri olmuştu. Şehit olmayı kafaya koymuş diyorlardı. Hatta bu yüzden saçının ön perçemine kına yaktığı dilden dile dolaşırdı mahallede. Yeşil çimen gözleri ve süt beyazı solgun teni, sarı saçlarına yaktığı kınası ile mahallede çok yakışıklı bulunmasına rağmen kızlar da onuna evlenmeyi istemiyordu zaten. Soğuktu bir kere. Uzak ve garip davranırdı. Çok ölüm gördüğü için olduğunu söylerlerdi gözlerindeki derin kuyunun. Zaten bir gitti mi uzun süre gören olmazdı. Geldiğinde de genelde psikolojisi bozulmuş olurdu. Şehit olmak istediği için yuva kurmaktan kaçtığını söylüyordu Gülsüm teyze. Haklıydı tabi; geride gözü yaşlı bir eş bırakmak istememek en doğru olanıydı demek ki ona göre. Ne garip; benim gibi çaresizler evlenmeyi kurtuluş gibi görürken o kaçıyordu kısmetinden. İşte kader ve seçimlerimizin imtihanı da böyle bir şey olsa gerekti.

Salondakilere kısaca selam verip odama geçtim. Konuşacak halim yoktu. Önce vasiyetimi mi yazmalıydım acaba? Şafak'ın elinden kurtulmak her seferinde daha da zor oluyordu. Neye kızdığını bilmiyordum ama umarım okuldaki derslere girmeyip de eylemlere katıldığımı duymamıştır diye dua etmeye başlamıştım bile. Ders kitaplarımı açıp son saatlerimi anatomi çalışarak geçirmeye karar verdim. Bu son anda alınmış saçma kararlarımdan biriydi işte. Derslere girmeyip dayaktan önce son bir kitaplara bakmak tam da benim yapabileceğim saçmalıklardan biriydi ne de olsa.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama odamın kapısı şiddetle açıldığında havanın kararmaya başladığı görülüyordu pencereden. İçime düşen karanlıkla orantılı derecede kararıyordu odanın içi de.

YAĞMUR'UN SESİ Where stories live. Discover now