Bölüm * Bonus *

26.7K 2.1K 158
                                    



selam kınalı kuzular

bugün hikayemizi spritüel kategorisinde ikinci sırada gördüm. çok mutlu oldum ve hemen teşekkür etmek için size bonus bölüm yazdım. daha dün bölüm eklediğim için kısalığına bakmazsınız diye düşünüyorum :)
Hamza'yı hafif hafifi çıtlatmaya devam ediyorum.

keyifle okursunuz inşaAllah..

❤️❤️sizi çok seven yazarınız Şennur ❤️❤️


***

Modern eşyalarla döşenmiş odaya girdi Hamza. Yeşil ve mavi ağırlıklı bu oda adamın ruhunu sıkıyordu içine girer girmez. Semih kendisini samimi bir şekilde karşılamıştı fakat buna da aldırmadı genç adam. Bu duvarlar şahitlik etmişti korkularına, biraz da bu yüzden üzerine geliyorlardı sanki.

" Hamza Kaya. Tekrar görüştük. " dedi Semih gülümseyerek. Ve elini uzattı hastasına.

" Devlet zorunlu kılmasa gelmezdim, biliyorsun." Diye cevap verdi Hamza genç adamı ters bakışlarla süzerken. İsteksizce sıktı doktorun elini. Bu odaya gelmekten hoşnut olmadığı asık suratından anlaşılabiliyordu. Duvarlara kaydı adamın gözü. Ne kadar canlı renklerle boyansa ve dekoratif eşyalarla da süslense yine de ruhunu sıkıyordu insanın.

" Biliyorum." Dedi Semih gözlerini düşürerek. Sonra odanın köşesinde karşılıklı bir şekilde duran krem rengi, geniş koltukları işaret etti Hamza'ya. " Oturalım mı?" dedi. Aslında bu nazik bir davet değildi. Hamza genç adamı onaylayarak hasta koltuğuna geçti keyifsizce.

" Nasılsın?" diye sordu Semih genç adama. Defterini eline almış bir şeyler yazmaya başlamıştı ama ilk sorusu tamamen hatır sorma amaçlıydı.

Hamza asık suratına biraz daha buruşturdu. " İyi olmaya çalışıyorum." Dedi. En ufak mimiğinden çıkarımlarda bulunacağını biliyordu Semih'in. Buna aldırmadı. Zaten sonunda yenilip her istediğini anlatmak zorunda kalıyordu bu adama.

" Ekibinizden yakın bir arkadaşının ölmesine üzüldüm. Sen bu konuda ne hissediyorsun?" diye sordu Semih Hamza'ya ciddi bir surat ifadesi ile. İşte bu hatır için sorulan bir soru cümlesi değildi artık seans resmen başlamıştı.

" Öncelikle arkadaşım ölmedi şehit oldu. Onun adına sevindim. Kardeşim zaten istiyordu ve hak ediyordu böyle güzel bir ölümü." Dedi gururlu ve tatminkâr bir ifade ile.

" Peki. Seni üzen bir şey yok yani bu durumda." Dedi Semih tam bir psikiyatrist edası ile tek kaşını kaldırarak.

" Ailesine üzüldüm. Biliyorsun bunları." Diye kestirip attı Hamza bu konuyu. Daha önce defalarca konuşmuşlardı aynı şeyleri ve tekrar anlatmak istemiyordu. Hamza bu görüşmeye gelmesi zorunlu olmasaydı gelmezdi büyük ihtimalle. Semih'i sevse de şu an yaptıkları konuşma canını sıkıyordu genç adamın ister istemez.

" Biliyorum. Ama sormak zorundayım. Sen de bunu biliyorsun. Ben de işimi yapıyorum." Semih Hamza ile ilgili bir rapor sunacaktı ilgili mercilere. Bu yüzden ruhsal sağlığı ile ilgili detaylı bilgiye ulaşması gerekiyordu. Ama söz konusu hasta Hamza ise bir şeyler öğrenmek oldukça zor oluyordu. " İlaç kullanmaya başladın mı?" diye sordu Semih bu defa.

" Evet. Gün aşırı alıyorum." Dedi Hamza.

" Kriz geçirdin mi?" diye otomatik bir şekilde sorularını sormaya devam etti Semih.

" Evet. Bir defa. İlaç almadığım gün."

" Geçirdiğin krizi bir ile on arasında bir derecelendirme ile ifade edebilir misin bana?" diye sordu Semih yüzünü ciddileştirerek. Kafasını defterden kaldırmıyor ve not almaya devam ediyordu.

YAĞMUR'UN SESİ Where stories live. Discover now