Bölüm * 36 *

19K 1.6K 170
                                    

selam kınalı kuzular

çok bekletmedim inşaallah :) hızla devam ederiz bundan sonra umarım..

keyifle okumanız dileği ile..

selam ve dua ile kalın..

seviyorum sizi <3


***









       

" Gözüm, aklım, fikrim var deme. Hepsini öldür! Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür..." (N.F.K.)

Bilmiyorum aynı cümlenin üzerinden kaç kere dalgınca geçip de karalamışımdır bu sayfayı. Aklımı derse veremediğim zamanlarda böyle sevdiğim sözleri karalarım ben notlarımın kenarlarına. Şimdi ders çalışmıyorum gerçi. Okullar kapandı ya artık seneye kadar bir tek ders kitabı kapağı açarsam bana Yağmur demesinler. Gazetenin bulmaca ekini karalıyorum sıkıntıdan. Bulmacaların da böyle zor olduğunu bilmezdim açıkçası. Ben ki üniversite sınavında dereceye girmiş insanım gazetenin bulmaca ekine boş gözlerle bakıyorum şuan. Helal olsun bunları yapanlara.

Neyse. Ne diyordum? Sıkılıyorum.

Antep'ten döndüğümden beri on beş gün oldu neredeyse. Bu süre zarfında kocama olan öfkemde hiç azalma olmadı. Hatta arttığını söyleyebilirim rahatlıkla. En azından dönüşümden birkaç gün sonrasına kadar bir arayıp özür dilese bir nebze olsun yatışırdı kalbimin isyankâr yanları. Ama aramadı! Demek ki kendini haklı görüyor hala. Kalbi yumuşamadı. Bir evladı olacağı için de mi hiç sevinmedi acaba? Buna inanmak istemiyorum. Kesin diyorum arayacak durumu olmadı. Sonra kendi yalanıma bile inanmayacak kadar komik geliyor bu düşüncem. İsteseydi arardı!

Hamza'ya hak vermeye çalıştım ilk günler. Evet dedim, o da haklı. Sonuçta arkasından iş yaptım. Konuşup anlaşmadan büyük işlere kalkıştım. Bile isteye onun razı olmadığı bir yükümlülüğü üzerime aldım. Hepsi doğru. Ama sonrası? Sonrasında hep kocamı haksız buluyordum işte. Beni bıraktı. Kimsesizliğe itti. Sevinmedi bile! Onu ikna etmeme izin vermedi. Onca mücadeleden sonra yıktığımı sandığım duvarlarını tekrar, daha sağlam bir halde ördü önüme. Buzdan duvarları geri döndü kocamın.

" Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık." ( İsra, 13)

Düşündükçe karalıyorum. Karaladıkça düşünüyorum. Yine de günlerdir içinden çıkamıyorum düştüğüm dipsiz kuyunun. Mide bulantılarım özellikle sabah uyandığımda beni mahvediyor. Gün içinde hafiflese de yine de kokulara ve özellikle süt ürünlerine karşı hassasiyet kazandığımı fark ettim. Süte bakamıyorum bile. Sarımsak görmüş vampir gibi içim bir hoş oluyor niyeyse.

Bu sırada herkesten hamile olduğumu gizlemeye çalışıyorum yersiz bir çabayla. Neden bilmiyorum. Bir suç işlemişim gibi hissediyorum. Kimse bilmesin istiyorum yaptığım kabahati. Hem Hamza dönsün diyorum kendimce, onu bir ikna edeyim. Beraber verelim bu haberi. Buruk bir sevinç olmasın. Bunu da arkasından yapmayayım. Yan yana, ele ele olalım mutlu haberi ailelerimize verirken diyorum. Ne bileyim? Belki büyük bir yemek daveti verir orada söyleriz. Güzel olur aslında.

Biliyorum olmayacağını da hayal kuruyorum işte...

Açık pencereden çocuk sesleri doluyor evin içine. Yaz aylarının neşesi sarmış herkesi. Sıcak ve güneşli güzel günler var evin dışında. Bunu bilmek daha da canımı sıkıyor. Herkes neden bu kadar keyifli ve mutlu anlamıyorum? Dünya bu kadar güzel bir yer değil aslında. İyi ki bu sırrı herkes bilmiyor diye geçiriyorum içimden sonra. Bu yük bize yetiyor zaten.

YAĞMUR'UN SESİ Where stories live. Discover now