Bölüm * 22 *

27.9K 1.8K 201
                                    

keyifli okumalar kınalı kuzular💕💕

gününüz haftanız ve bu senenin son ayı; mevlid kandiline ev sahipliği yapan bu ay gönlünüzce geçer inşaAllah..💕💕

selam ve dua ile...💕💕

❤️❤️❤️❤️❤️





       

İki günlük, gelinliğini giymiş bir genç kız gibi bizi ağırlayan, beyaz bir cennet deneyimimizin ardından evimizin sıcağına mecburi dönüş yapmıştık. Anladım ki huzuru peşinde sürüklersen her yer sana cennet oluveriyor. Normal zamanda olsa, yani eski Yağmur olsaydı o tatile giden;  Abant'tan ayrılmak istemezdim belki bir daha. Ama bana Abant'ı sevdiren ne varsa yanıma alıp kınalımın perçemine sakladım. Ve eve dönünce kalbimi tarifi mümkün olmayan bir mutluluk sardı. Çünkü kınalım yanımdaydı ya bana her yer cennetti bu saatten sonra.

Eve dönüşümüzle ayrı bir telaşenin içine düşmemiz bir olmuştu. Şafak'ın kız isteme merasimi için koşuşturmalarımız başlamıştı en hayırlısından. Çikolatalar, çiçekler, yüzükler, Şafak'ın kıyafeti, annemin kıyafeti derken alışverişten eve giremez olmuştuk. Annem de okuldan çıkmamı bekliyor her alış veriş seansında yanlarında olmamızı istiyordu ısrarla. Hayatımda ilk defa ailem tarafından önemsenip adam yerine konuluyordum ben galiba. Yoksa bu kız isteme merasimi benden habersiz yapılırdı kesin. Şimdi bütün bu hürmet Hamza'nın hatırına değilse ben de Yağmur değildim. Ama olsun kocama yapılan bu saygı bile gururumu okşamaya yetiyordu. Hamza'nın da uysal, sıcakkanlı bir damat gibi davranması bizimkileri etkiliyordu tabi ki. Şafak gibi bir evlattan sonra Hamza gibi bir damat bizimkilerin beklentilerinin çok üzerinde olmalıydı.

Kız istemeye gideceğimiz gün üzerime alımlı bir elbise giymeyi tercih etmiştim. Krem zeminde bordo çiçekleri olan salaş, rahat bir elbise giyip başıma da düz borda bir eşarp bağladım. Annemin ısrarları ile de birkaç takı taktım. Hazırlanıp odadan çıktığımda Hamza salonda beni bekliyordu sabırla. O da siyah bir takım elbise giymişti. Turuncu perçeminin süslediği sarı saçları özenle taranmış ve ipek gibi parlamıştı. Yeni tıraş olduğunu belli eden beyaz pamuk teni duru güzelliği ile yeşil gözlerine vurgu yapıyordu sanki. Üzerindeki siyah takım elbise, yapılı vücudunda tüm asaleti ile salınıyor ve Hamza'nın ismi ile müsemma cismine heybet katıyordu. Aynı anda hürmet, saygı ve hayranlık duygularımın ortasından gıdıklıyordu bu görüntü. Ve sonunda aşk olup çıkıyordu bu bakışların bana ger dönüşü.

" Korkuyorum, damadı sen zannedecekler bu gidişle." Diye mırıldandım kocamı görünce, söylenir gibi. Keyifsiz bir şekilde de dudaklarımı büzüp memnunsuzluğuma vurgu yaptım kendimce.

Hamza hafifçe yamulttuğu dudaklarının ardından çarpık bir gülümseme ile bana baktı. Onu kıskandığımı belli etmek istemiyordum ama bu kadar da güzel olmasına ne gerek vardı şimdi? Değil mi ama? Yüzüne kömür karası mı sürmeliyim ben bu adamın, dışarı çıkarken acaba? Sakınsam mı saklasam mı diğer insanlardan, benim gözümden başka göz değmesin yeşil gözlerine diye?

" Sen de çok güzel olmuşsun karıcığım." Diye imalı bir şekilde beni süzdü Hamza.

" Senin yanında sönük kalacağım kesin." Dedim dudaklarımı aynı memnuniyetsizlikle büzüp mızıkçılık yapan bir çocuk gibi yüzümü ekşitirken.

" Ben gözlerimi senden alamayacağım için diğer insanların neye ya da kime dikkat ettiği pek umurumda olmayacak yağmur damlam." Diyerek alaycı bir şekilde bana göz kırpan kocama sarılıp ' aferin hep böyle ol' diyesim gelse de Hamza'nın koluna usulca girip " Tamam hadi gidelim de şu kokoşu kuaförden alalım artık." demekle yetindim.

YAĞMUR'UN SESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin