Bölüm * 17 *

31.6K 2.2K 333
                                    

Keyifli okumalar kınalı kuzular..
Bundan sonra en geç haftada bir bölüm atmaya çalışacağım..
Selam ve dua ile💕💕

❤️❤️❤️

Sabah ezanı vaktini bildirmek için deli gibi öten telefonuma inat bizim bedenlerimize uyku uğramamıştı bile. Hamza telefonun alarmını durdururken gözlerini tavana dikip, sıkılgan bir ses tonuyla " banyo yapmamız lazım." Diye mırıldandı.

" Evet." Dedim kocamı onaylamak ister bir şekilde " Banyo yapmamız lazım." Diye tekrar ettim onun sözlerini. Utanma duygusunun yanaklarımda bir alev topu gibi gezindiğini hissedebiliyordum o anlarda. Derin bir nefes alıp türk filmlerinden klişe bir repliği yönelttim kocama. " Pişman mısın?" Aslında bunu benim soruyor olmam da ayrı bir ironi oluyordu ama şu durumda sorunun muhatabı kesinlikle Hamza olmalıydı.

" Seni sevdiğim için mi?" diye soruma soruyla karşılık verdi kınalım. Aslında o da anlamıştı sorumu bence konuyu değiştiriyordu. Ya da gerçekten bu konunun dönüp dolaşacağı nokta aramızdaki sevgi ve bu sevginin çekim gücü olmalıydı.

" Beni seviyor musun ki?" diye sordum bu sefer ben de kocamın taktiği ile. Bunu bilsem, hissetsem, tüm hücrelerim kocamın sevgisi ile sarhoş olsa da yine de defalarca duymak istiyordum onun ağzından. Böyle de bir bencillik vardı işte aşkın içinde.

" Ben bu dünyada kalbime kimseyi bağlamadım yük olmasın giderken diye." Dedi Hamza ve yine kollarını bedenime sardı. " Bir tek senin sevgine direnemedim. Ve bu hayattaki en güzel yenilgim oldu."

" Çok mu çilliyim ben sence?" dedim bu sefer alıngan bir sesle. Evet, bütün gece aklımda dönüp duran düşüncelerden biri de buydu. Fıtratımı seveyim! Kan grubum; alıngan rh pozitif olmalı benim.

Hamza güldü. Gerçekten güldü! Keyifli bir insan gibi güldü hem de. " Hayır, çok çilli değilsin." Dedi yine gülerek. " Çocukken daha çoktu çillerin ama büyüdükçe azalmış. Hem inan bana sana çok yakışıyorlar. Ben seviyorum çillerini." Dedi bir çocuğun gönlünü almaya çalışır gibi, beni ikna etmek için sevimli görünmeye bile çabalamıştı.

" Çil sevilir mi hiç? Yalancı!" dedim yüzümü buruşturarak. Ben mesela, çillerimi hiç güzel bulmuyordum. Sevilecek bir şey değildi kesinlikle.

" Seni her halinle seven adam çillerini sevmesin mi?" dedi bu sefer yapmacık bir alınganlık sergileyerek " Ben senin o kusur saydığın özelliklerini bile alıp bağrıma basmışım." Dedi ve alnıma sıcak bir öpücük kondurup " Hadi ben banyoya geçiyorum. Namaz vaktini kaçıracağız şimdi." Diyerek acele ile yataktan kalktı. Onun bedeninden ayrılınca buz gibi soğuk bedenime binlerce iğne gibi inceden batarak işlemişti sanki. Ayrılık acısı da böyle bir şey miydi acaba? Tüylerimi havalandıran soğuk, kesif bir ürperti sardı etrafımı kınalım odadan uzaklaşırken.

Sabahın ayaza vuran soğuğunda, kaloriferlerin yanmadığı bir evde banyo yapmanın eziyetini kimse anlayamaz. Yeni evliler hariç! O sabah namazının tadını da kimse anlayamaz büyük ihtimalle. Hayatımda en ayık kafa ile kıldığım sabah namazıydı sanırım ve şükürlerimin arşa kadar uzandığı, minnetimin sınırının kalktığı bir sabah namazı... Uykudan tamamen arınmış hatta uykunun uğramasına bile izin verilmemiş bir beden ve kafa dinçliği ile Hamza ile karşılıklı koltuklara oturup güneş doğana kadar Kuran okumayı tercih ettik namazımızı kıldıktan sonra. Arada başımı kaldırıp karşı koltuğa baktığımda, huşu içinde kuran okuyan bir yiğit görmenin ruhumun bütün arızalı köşelerini onarıp beni en ummadığım kalp ağrımdan arındıran ve tatmin eden gururla karışık o duyguyu yaşıyordum. Kınalı perçeminden cennet kokusu yayılan bu adam benim kocamdı işte!

YAĞMUR'UN SESİ Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz