Bölüm * 39 *

19.5K 1.7K 140
                                    

selam kınalı kuzular

yine çabuk geldim :) yazın bunu kenara :)

sizin gönlünüzü yapmak için çabucak kaynaştırdım bizimkileri ;)

keyifle okumanız dileğimle..

sizi seven yazarcığınız Şennur..


**





Bugün kaçıncı günüm bilmiyorum. İlaçların beynimi uyuşturmaktan vazgeçtiğini ağrıdan çatlamak üzere olan kafatasımın ve içinde sızlayan beynimin uğultusundan anlayabiliyorum. Vücudum kendini toparladı diyebilirim. Kendimi iyi hissettiğimi anladığımda ilk işim yardım almadan abdest almak oldu. Bu bana ferahlık ve zihin açıklığı vermişti sanki.şimdilik lohusa sayıldığım için namaz kılamıyor ve ya Kuran okuyamıyordum. Sadece dilimden ve kalbimden sessizce geçirdiğim dualarım vardı sığınabileceğim. Hamdolsun...

Hayat devam ediyordu. Duygularım karmakarışıktı belki ama Allah'tan yüz çevirecek, O'ndan ümidimi kesecek değildim. Veren Allah alır sonra bizi cennette kavuştururdu. Amenna! O zaman o cennete gitmeyi hak etmeliydim önce.

Hamza da giderek daha iyi oluyordu. Arada odasına gidip kontrol etmenin dışında yanında durmuyordum. Zaten onu da çoğunlukla uyutuyordu ilaçlar. Aslında taburcu olmam gerekirdi ama doktorlar eve gitmeyip burada kalacağımı ve bu halde sorun yaşayabileceğimi düşündükleri için istirahatimi de hastanede geçiriyordum zorunlu olarak. Hamza da ayağa kaldırılıp yürüyüşlere başlamış ve ilk ziyaretini de benim odama yapmıştı. Hastanede komşuculuk oynuyorduk kendi kendimize.

Bugünkü doktor vizitesinden sonra Hamza'nın taburcu olup olamayacağını öğrenecektik. Tabi ben de peşlerine takılıp evime dönebilecektim. Hatice abla da bir o yana bir bu yana koşmaktan helak oldu yazık kadıncağız. Ona da yakında bir oda açacaklar hastanede bu gidişle. Gülsüm annem ve Osman babam bir iki gün önce evlerine geri döndüler. Telefonla haberleşiyoruz daha çok. Annemle babam da ellerinde çikolata ve kolonya ile geçmiş olsun demek için geldiler sağ olsunlar. İlk günlerde de gelmişler ama ben kendimde değilmişim. Annem sağ olsun rahatsızlık vermemek için geri dönmüş. Ne düşünceli kadındır Saniye sultan!

Vizite yapan doktor beni pek sevmiyor. Başörtümü gördüğünde yüzü düşüyor. Aslında haz etmediğini hissedebiliyorum ama durumumdan dolayı ses etmiyor gibi geliyor bana. Sonuçta Hamza rütbeli bir personel sayılıyor anladığım kadarıyla. Yoksa beni tedavi bile etmezlerdi burada, zannımca. Günlerdir bana " Aslında senin çoktan taburcu olman gerekirdi ama psikolojin toparlanmadı diye yatırıyoruz hala." Diyerek deli muamelesi yapıyor. Bu psikolojiyle seni ben bir dövsem herhalde dava açmazlar belki de. Diyemiyorum tabi ki. Yapsam mı acaba?

Neyse. Hamza ile ikimizin çıkışına da izin verdiler bugün. Bir kaza çıkarmadan gidebileceğim evime. Ben nasıl doktor olacağım acaba? Hastaneleri en acı şekilde hatırlarken, bir hastaneden böyle kaçar gibi kurtulmak için çırpınırken doktor olmayı nasıl düşüneceğim mesela? Doktorların da hastaneye yatabileceği düşüncesi hiç geçmezdi benim aklımdan. Şimdi düşünüyorum da onlar da, ameliyat oluyor mudur bizim gibi acaba? Yani ben daha öğrenciyim sonuçta.

Hastaneler öyle iç açıcı yerler değil açıkçası. Buradan uzaklaştığımda kalbimin daha rahat olacağını düşünüyorum. En azından karamsar düşüncelerimden kurtulurum belki biraz daha.

Hastane dönüşümüz Suat eniştenin arabasıyla oldu. Hatice abla ön koltuğa kocasının yanına geçmişti. Biz iki hasta karı koca arka koltukta kalmıştık. Hamza sanki o sağlammış da ben ameliyat olmuşum gibi üzerime titriyor yürürken beni kolluyordu. Şimdi yol boyunca ilaçların da etkisi ile uyuya kalmış ve başı omzuma düşmüştü. Kınalımın kokusu steril losyonların kokusuna karışmıştı sanki.

YAĞMUR'UN SESİ حيث تعيش القصص. اكتشف الآن