Gül'e Ait 16. Bölüm 5. kısım

50.5K 3.3K 209
                                    




Arabayı iyice kapıya yaklaştıran genç adam, içine girdiği garip ruh halinden sıyrılmaya, gülümsemeye çalışarak bu kadar etkilenmesinin anlamsız olduğunu kendisine yineledi. Gülizar'ı gelinlikle gördüğü ilk andan itibaren şahlanan dürtüleri, söz dinlemeyen içsel güdüleri ile başının derde girmesinin an meselesi olduğu düşündü.

"Sirktir!"

"Efendim Asaf!" 'Sanki küfür etti! Bir şeye mi kızdı acaba? Hayret, düğündeyken gayet mutlu görünüyordu! Hay Allah, keşke sormasaydım.'

"Yok, eee... Bir şey demedim Gülizar, şeyi... Neyse, yok bir şey!"

"Pe... Peki!"

Yüzünü buruşturmamak için iradesiyle savaş verirken, beyazlar içindeki meleğinin şaşkın ve bir o kadar ürkek ifadesine bakarak, küfürlerini sakin maskesinin ardında sektirmeye devam etti. Üzerine zuhur eden tutuk ve çekingen ruh haline, sabır dileklerini de ekleyip yeni durumuna ayak uydurmaya çalıştı. Alışkın olmadığı böylesi bir handikabın pençesinde kıvranırken, gelinlik denilen kıyafetten kurtulmalarıyla her şeyin yoluna gireceğini ümit etti. Oluşan sessizliğin iki tarafı da gerdiğini düşünüp, "Hava çok soğuk, kapıyı açana kadar bekle, inmene yardım edeceğim." diyerek iyi geleceğini umduğu serin geceye çıktı.

"O... Olur, beklerim!"

"Hemen gelirim."

"Hı hı!" 'Çok garip davranıyor! Sanki gergin gibi... Evlenen kızlar, düğünden sonra erkeklerin çok değiştiklerini söylerlerdi, bunu kast etmiş olabilirler mi? Yok ya, Asaf'ım öyle şey yapmaz. Hem neden yapsın ki, biz gerçekten evlenmedik. Belki!.. Hayal kurma Gülizar, bilmediğin bir şeye sıkılmış olabilir. Bana sor demişti, acaba neyin var diye konuşmaya kalksam... Elini yine saçının arasına soktu, şimdi de başını ovuşturuyor. Ne zaman sinirlense ya da canı sıkılsa aynı hareketi yapıyor! Yok... Yok, hayır sormayayım! Kızmaz ama olsun, neme lazım isteseydi kendiliğinden anlatırlardı.'

Hayranlıkla izlediği erkeği kapısını açmadan ceketini çıkarınca, kendisini düşünmesindeki inceliğe gülümseyerek arabadan aşağıya indi. 'Canım... Bana kızmadığını biliyordum Asaf'ım, sevdiğim.' diye bas bas bağıran iç sesiyle yüzüne haykırırken, omuzlarına attığı gibi sımsıkı sararak eve yöneltmesine izin verdi.

"Çok soğuk. Kusura bakma kızım, abimlerden ayrılırken düşünemedim. İnşallah seni hasta etmeyiz."

"Sağ ol Asaf..." 'Aşkım!' "Merak etme soğuğa alışkınım."

"Olsun, o eskidendi üşümeni istemiyorum."

"Peki..." 'Üşümemi istemiyor... Sana nasıl aşık olmam Asaf'ım, ne kadar sinirli ya da canın sıkılmış da olsa, beni her daim düşünmendeki inceliği nasıl görmem, nasıl sevmem. Bir de üzerine özür diliyor. Gül'üne kıyamıyor, toz konduramıyor. Ben bile, yıllarca süren ezilmişliğin karşılığında, senin bana vermiş olduğun değer kadar kendime vermeyi bilmezken... İçten içe hırslansan da olması gereken diye kabul ettiğin hayat. Ellerinle hazırladığın soba, yanmak için erkeklerin gelmesini beklerken akşama kadar titreyerek yapılan işler. Üşüdüklerini ve yorulduklarını söyleyen ev halkı, sıcak odada dinlendiği sırada bitmek bilmeyen cefa... Sanki ben bütün gün sefasını yaşamışım gibi. Buz gibi mutfakta çalışmaya, saatlerce elde çamaşır yıkamaya... Başladın gene Gülizar, şimdi sırası mı bunların. Saçmalama artık... Hayret, insan hafızası ne kadar garip, sanki senelerce o işkenceyi ben yaşamamışım gibi. Sanki bir başkasının hayatı ya da okuduğum bir kitaptan aklımda kalan cümleler! İnsan yeni hayatına nasıl da kolay uyum sağlıyor. Rahata alışıyor, biraz da benim gibi şımarıyor.'

Gül'e Ait  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now