0.9 | normalleşme çabaları

2.2K 248 337
                                    


Çapulcular için bir hafta sonra aşağı yukarı her şey eski haline dönmüş gibiydi, neredeyse...

Sirius'un Hastane Kanadı'ndan sapasağlam çıkmasından sonra Çapulcular eski hallerine dönüyorlardı. O sabah ise Sirius dışında hepsi kahvaltıya geç kaldıkları için acele içinde yatakhane odasında dolanıyorlardı.

Peter, çantasına kitap doldurmakla meşguldü. James, fark etmeden ayağına farklı iki çorap geçirmişti. Remus bunu fark etmişti fakat ona bunu söylemeye fırsatı olmamıştı. Kravatını bağlamaya çalışıyordu dolap aynasının önünde fakat nasıl oluyorsa her seferinde kravatın düğümü sıkışacağı yerde düğümü açılıyordu.

Yatağının içinde, battaniyelere sarınmış olan Sirius ise yatağından gerinerek Çapulcuların koşuşturmasını zevkle izliyordu. Bu zamana kadar aralarında sabah uykusuna en düşkün olanları hep Sirius olmuştu. Onu sabah kahvaltısına kaldırmak büyük bir işti. Her zaman da kahvaltının en sonuna yetişir ve ucu ucuna derse gelirdi.

Ama artık Sirius Black'in kahvaltı gibi dertleri yoktu. Sıcacık yatağına uzanıp onları izlemek işte bu yüzden eğlenceliydi. Sirius sabahları kan içmenin daha zevkli olduğunu fark etmişti. Ayrıca bu işi odada başkası yokken yapmak istiyordu. Arkadaşlarının önünde kan içmek o kadar da eğlenceli bir iş değildi. Her ne kadar Sirius için olağanüstü bir çekici kokusu olsa da arkadaşları kan kokusuna karşı hala hassastı.

"Beceremeyeceksin, Aylak." dedi Sirius ayna önünde kravatını çekiştiren Remus'a. "Gel buraya da bağlayayım."

Remus, memnuiyetsizce çekiştirdi yakasını. O da yapamadığını anlamıştı. Sirius'un yatağına doğru yöneldi.

"Hızlı ol, Pati." dedi Remus Sirius'un yatağının kenarına oturarak. Kravatı boynundan çıkarıp arkadaşına uzattı. Mavi pijamalı Sirius, odaklanırken her zaman yaptığı gibi dilinin ucu dudaklarının üzerinde Remus'un kravatını düzgünce bağladı ve Remus'a geri uzattı. Bu sırada James de hazırlanmış ve Peter çantasının hazırlıklarını bitirmişti.

"Size afiyet olsun, çocuklar. Ben de gençlik iksirimi içip Tılsım dersinde size yetişirim." Kapıdan çıkan çocuklara el salladı Sirius. Gençlik iksiri, kan içeceğim demenin en kibar yoluydu Çapulcular arasında.

James de kapıdan çıkarken Sirius'a el sallamış ve ardından kapıyı arkasından kapatmıştı. Arkadaşlarını takip ederken James'in kafası allak bullaktı. Son bir hafta S.B.D. sınavlarının hepsinden on kat daha zor geçmişti.

Kafasına yediği Bludger yüzünde uzun süre baş ağrıları çekmesi bir yana, kendine gelemeden Sirius'un başına gelen kötü olay James'in tüm ayarlarını bozmuştu. Üstüne üstlük olanların telafi edilemeyecek şeylere yol açması... Sirius'un gerçekten bir vampir olması... Bu gerçekler kolay sindirilir şeyler değildi. Hala alışmış hissetmiyordu.

Üstelik onun siyah gözlerini gördüğünde... Şükürler olsun ki şifacılar Sirius'un diğer arkadaşlarının sorması ihtimaline karşılık gözlerine lens denen muggle icatından vermişlerdi. Gündüz Sirius lensleri gözlerine takıyordu ve eski gri gözlerine kavuşuyordu. Fakat uyumak için çıkardığı zamanlarda James siyah gözleriyle ürperiyordu. Belki birkaç hafta sonra Sirius'un bu yeni haline iyice alışacaktı.

Ah, tüm bu sorunlar olmasa bile James Potter'ın hayatında başlı başına büyük bir sorun vardır. Yaklaşık bir yıl veya daha uzun süredir süren bir sorundu bu. Varlığıyla bir afet olan Lily Evans'tan başkası değildi tabii bu sorun. İki haftadır tüm yaşananlara rağmen kafasının içindeydi.

Aslında son zamanlarda ondan uzaklaştığını söyleyebilirdi. Arkadaşları mesele olduğu için James ister istemez kendini uzaklaştırmıştı Lily'den. Aslında bu durumdan hoşlanmıyordu fakat James Potter artık yetişemiyor hissediyordu her şeye. Yavaş yavaş gücü çekilmişti. Üstelik Lily'e olan hisleri bitmemiş olsa da hislerinin karşılığı olacağı umudu bitmiş gibiydi.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin