3.2 | leona dracula'nın görevi

1.2K 168 227
                                    

Bay Dracula, kızının gece yarısı, iki sihirbazla birlikte, hiç bilmediği bir yere gönderme konusunda oldukça isteksiz davransa da minik kızına kıyamama gibi bir alışkanlığı vardı. Leona, onunla, diğerlerinden ayrı bir odada konuştuktan sonra izni almıştı bile. Ancak yine de Bay Dracula, Leona hazırlanmakla meşgulken iki kafadarı bir kenara çekip dikkatli olmaları konusunda uyarmıştı.

Cambridge'den ayrıldıktan sonra, James'e tutunan Leona ve Sirius, Londra'nın kuzeyindeki o küçük muggle kasabasına gelmişlerdi bile. Leona, geldikleri yerin, uzanan caddenin sonu olduğunu gördü. Etrafları ağaçlarla kaplıydı ve ışıkları yanan muggle evler beş-on metre kadar ötelerindeydi.

"Hangi ev?" dedi merakla etrafına bakınarak. "Ya da bir ev mi?" Sesi şüpheliydi.

"Merak etme, mağarada falan değil karargah." dedi Sirius gülerek.

Leona, ona göz ucuyla baktı ve gülmemek için dudaklarını ısırdı. Sirius'a karşı biraz kızgınlık hissediyordu. Sonuç olarak ailesi ile ilgili meseleleri ona güvenerek anlatmıştı ve Sirius ise birilerine çıtlatmıştı. Hoş, Leona artık bu durumu sorun etmiyordu ve Sirius'un bunu neden yaptığını anlıyordu ancak yine de bu ona karşı tavır almayacağı anlamına gelmezdi.

"Kağıt sende miydi?" dedi James ceplerini yoklarken. Leona'nın karargahı görebilmesi için, Sır Tutucu tarafından adresinin bildirilmesi gerekiyordu.

"Ben de değil." dedi Sirius. "Sen almıştın."

James, iç ceplerine baktı ve sonunda yüzü, cebindeki kağıdı bulmasıyla aydınlandı. "İşte buradaymış." dedi kağıdı çıkararak.

"Bu Dumbledore'dan, Leona. Karargahı görmen için iyice oku ve ezberle." dedi James, kağıdı Leona'ya uzatarak.

Leona kağıdı açtı ve üzerinde yazan adresi birkaç defa okudu.

"Şimdi aklından geçir." dedi Sirius. Leona, onun dediğini yaptı.

Bir anda, karşılarında duran ağaç topluluğu hareketlenmeye başladı. Ağaçlar adeta karanlıkta çıktıkları toprağın içine giriyor ve kayboluyorlardı. En öndeki üç dört sıra olan kavak ağaçları bir bir toprağın içinde kaybolurken, kayboldukları yerde iki katlı, hoş bir kasaba evi belirmişti. Karanlıkta lacivert görünen panjurları ve beyaz ahşap döşeme duvarları vardı.

"Vay be! Karargahın bu kadar tatlı olacağını düşünmemiştim." dedi Leona etkilenmiş bir sesle.

"Hadi, içeri girelim hemen." dedi James etrafı kolaçan ederek. Ardından üçlü, bahçe kapısını aralayıp içeri girdiler. Daha sonra da evden içeri girdiler.

"Ben, Dumbledore'a acele bir mektup yazayım." dedi James. "Kaybedecek zamanımız yok. Siz de toplantı odasında bekleyin."

Ardından hızlı adımlarla üst kata çıkan merdivenleri tırmandı. Baykuşlar çatı katındaydı.

"Önden buyur." dedi Sirius eliyle geçmesini işaret ederken. Kenara çekilip Leona için yer bile açmıştı.

Leona cevap vermeden ilerledi. Demek Sirius, bunun için terk etmişti kendisini ha? Kendisini bunun için bırakıp üstüne Leona'yı buraya kadar getirmesi Leona'nın sinirlerini bozuyordu. Ayrılmıştı da ne olmuştu işte? Bir şey değiştirmeyi becerebilmiş miydi?

"Komik, değil mi?" dedi omzunun üstünden Sirius'a dönerek. "Beni buradan uzak tutmak için ayrıldıktan sonra beni kendi ellerinle buraya getirdin."

Uzun zamandır, Sirius'a karşı kurduğu tek uzun cümleydi. Uzun süre ondan kaçmayı düşünmüştü. Ona karşı utanç hissediyordu nedensizce. Fakat bu olandan sonra utanç hissedecek tek kişinin Sirius olduğunun farkındaydı. Bu da Leona'ya cesaret veriyordu.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now