2.2 | saklanmış gerçekler

1.5K 216 239
                                    

Geçen bölüm gelen önerilerinizle beraber JxM için Maures, SxL için Leorius ship ismini seçiyorum.

* * *

"Hayır, Sirius, içinde konyak yok." dedi dehşet dolu bir sesle Leona. Her şey, her saniye anlam kazanıyordu. "İçinde kan var. Çünkü sen bir vampirsin."

Sirius Black, karanlık ormanın kenarında, yaptığı küçük ve oldukça romantik olacağını düşündüğü bu gezinin böyle sonuçlar vereceğini bilseydi, bırakın Leona ile yakınlaşmayı, Büyük Salon'dan burnunu dışarı çıkarmazdı.

Şimdi, minik Leona, kendisine şaşkın şaşkın bakarken aklından hangisini söyleyeceğine karar veremediği binlerce yalan geçiyordu. Konyak meselesinin çok mantıklı olduğunu düşünmüştü. Üstelik, içerdiği yüzde alkol ile Hogwarts sınırlarından içeri giremeyen nadir muggle içkilerinden biriydi ve genel anlamda çok iyi bir yalandı.

Pekala, Leona bunu hiç yutmamıştı. Sirius, Leona ile tanışmadan önce Ravenclaw zekasını bayağı hafife alırdı. Ancak Leona gibi bir Ravenclaw dışında hiç kimsenin cebinde sakladığı mataradan kendisinin bir vampir olduğu gerçeğini çıkaracağını düşünmüyordu. Leona'yı hafife almış, çok açık vermişti. Leona'yı asla hafife almamalıydı. Bu utangaç kız bir cin kadar uyanıktı.

Sirius, yalanlarıın hepsini yuttu. Daha fazla yalanı Leona ile aralarına sokmak istemiyordu. Hem ne olmuştu vampirse? Arada kan dikliyor, güneşe çıkmadan önce her yerine kremini sürdüğünden emin oluyor, her sabah tırnak bakımını yapıyor ve arada bir kimin kanının daha tatlı olduğunu düşünüyordu.

"Evet," dedi Sirius kafa sallayarak. "Öyleyim." Gözüpek ve kararlı konuşuyordu.

Sirius, karanlık nedeniyle Leona'nın mimiklerini çok iyi göremiyordu. Yine de onun incecik kaşlarının çatıldığını ve gözlerinin kısıldığını fark edecek kadar yakındı. Oysaki beş dakika önce, sadece dudakları ve dudaklarının tadı vardı. Sirius, beş dakika öncesine dönmek için her şeyini vermeye vardı.

"Ne zamandır?" dedi Leona kollarını göğüsünde kavuşturarak. Sirius daha çok 'Bunu bana nasıl söylemezsin?' temalı bir nutuk bekliyordu. Doğrusu, Sirius Black kız arkadaşının gerçek bir Ravenclaw olduğunu sık sık unutuyordu. Ve evet, artık kız arkadaşı sayılırdı.

"Seninle tanışmamızdan bir süre önce." dedi mırıltıyla Sirius. Leona'nın tek kaşını kaldırıp kendisine bakmasıyla düzeltti. "Birinci değil, ikinci olan." Ardından aralarında sessizlik oluştu.

"Bana anlatacak mısın artık, Sirius?" dedi Leona, aralarında oluşan sessizliği bölerek. "Neden benden sakladın mesela? Sana ailemden bahsetmeme rağmen sakladın hem de!"

Sirius, Leona ile aralarında olan mesafeyi usulca kapattı ve ellerini kızın omuzlarının aşağısına koydu. Fiziksel temasın aralarında olan gerginliği alacağını düşünüyordu.

"Anlatmak istemedim çünkü-" diye başladı Sirius gözlerini Leona'nın yeşil gözleriyle birleştirerek. "-çünkü beni bir vampir olarak tanımanı istemedim." Sesi, kısık ve masumane çıkıyordu. "Genellikle insanlar bana bakarken, ailem bana bakarken beni hataların sonucu olarak görür, Leona. Ama sen, beni ilk gördüğün zamandan beri, tüm hatalarım hiç var olmamış gibi davrandın."

Bu gerçekten doğruydu. Hele ilk tanıştıkları zaman, Leona Sirius Black'e o kadar mükemmel gözüyle bakıyordu ki, onun gölgesinde kalmış tüm hataları yokmuş gibi davranıyordu. Belki yakınlaşmaları aralarındaki mesafeyi azaltmıştı ancak Leona'nın Sirius'a olan hayran bakışları her zaman oradaydı.

"Senin olduğun halin benim için mükemmel, Sirius." dedi Leona kafasını hafif kaldırıp Sirius'un gözlerinde kendini kaybederek. "İstersen vampir ol, veya başka bir şey... Sadece bana yalan söylemen..." Sirius'un ellerini omzundan indirdi. "Bu hiç hoş değil, Sirius. Ben sana tamamen kendimi açtım. Tüm geçmişimi sana anlattım. Ancak sen saklamayı seçtin."

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now