4.0 | eksik duyulan kehanet

1.1K 151 444
                                    

Regulus Black, hayatın ikili oynanan bir oyun olmadığını anladığında hayatının çoktan o oyunun kendisine dönüştüğünü fark etmişti bile. Tüm ihanetinin başladığı günü dün gibi hatırlıyordu. Beceriksizce yaptığı o çağırma büyüsü hala kafasının içinde yankılanıyordu.

Fakat bu günler çok çok geçmişte kalmıştı. Londra üzerindeki dehşetli günler, bu günleri unutturmuştu. İki tarafın da, birbirinin üstüne çıkmak için çabaladığı bu günlerde, Regulus Black bu iki devin ayakları altında ezilen karıncalardan sadece biriydi.

Katliamlar, ölümler, acılar ve korku, Londra üzerinde hakimdi. Voldemort'un küçük düşürülmesinden sonra Ölüm Yiyenler de dehşetlerini artırmışlardı. Voldemort kimsenin altında kalmazdı sonuçta.

Uzandığı yatağında, hafifçe kaldırdı sırtını ve komidinin üstüne koyulmuş olan su bardağını aldı. Son zamanlarda, daha doğrusu mağaradan sonra her an elinin altında bir su bardağı bulunduruyordu. Sanki tekrar o çirkin susuzluk hissi altında boğulacak gibi hissediyordu.

Ah, evet... O mağaraya gitmişti. Dracula ve evcini Kreacher ile birlikte mağaraya gitmişler ve Hortkuluk'u almışlardı. Yerine ise, Dracula bir not bırakmıştı. Her ne kadar Regulus, Voldemort'un madalyonu hala orada duruyor sanması için sahtesiyle değiştirmelerini istese de Dracula özellikle kendisinin onu aldığını belirtmek istiyordu. Sonuç olarak, Voldemort'un bir parçasının içinde saklı olduğu madalyon Dracula'nın elinde kaybolmuştu.

Regulus Black, bir yudum içtiği suyu geri bıraktı komidinin üstünde. Voldemort'a dair, yıllardır biriktirdiği gazete küpürlerini, bardağın kenarından dökülen su ile birlikte ıslanırken Regulus Black en küçük vicdani sızı hissetmiyordu. Oysaki birkaç yıl önce o küpürleri biriktirmek için ne kadar çabalıyordu.

Deri kordonlu saatine baktı. Sabah oluyordu. Biraz sonra yatağından kalkacak ve Karanlık Lord'un yanına gidecekti. Ah, Regulus, Dracula'nın tarafına geçmesinden beri Ölüm Yiyen'ler arasındaki konumunu, kendisi için stratejik olarak gerekli biçimde değiştirmişti.

Ayak-işi takımının en asil üyesi Regulus Black, Lord Voldemort'un malikanesini bekleyen birtakım Ölüm Yiyen'e katılmıştı. Bunun nedeni elbette Voldemort'un her şeyden önce kendi varlığını koruma isteğiydi. Bu nedenle her an evini minik piyonlarına izletiyordu. Eh, Regulus ise bu minik piyonlardan biri olmaya gönüllü olmuştu. Bu Voldemort'un çok hoşuna gitmişti elbette. Onu taparcasına korumak isteyen insanlar, onun gibi narsist biri için hediye gibiydi.

Regulus Black, doğruldu ve bacaklarını yere indirdi. Soğuk Black evinin döşemeleri çıplak ayaklarında irkilmeye neden olmuştu. Neredeyse yaz mevsimi gelmek üzereydi ve hala Black malikanesi buz gibiydi. Her zaman böyle olurdu aslında. Onlarca büyü tarafından korunan bu malikane, yaz veya kış olsun, hiçbir zaman ısınmazdı.

Regulus ayaklandı ve karman çorman saçlarını düzeltmek için eliyle biraz karıştırdı. Bu sırada dolabının önüne geldi ve pijamlarını değiştirdi. Ardından siyah bir pelerin aldı omuzlarına. Asası, komodinin üzerinde duruyordu. Onu almak için geldiğinde, asasının altında duran gazete küpürlerine takıldı gri gözleri. Hızlıca, üstünde duran bardağın devrilmesini umursamadan, aldı küpürleri ve buruşturup odanın öteki köşesine fırlattı. Artık Voldemort'un ismini bile görmek istemiyordu.

Daha sonra ayakkabılarını ayağına geçirdi. Bağcıklarını bağladı ve odasından çıktı. Yaşlı Walburga Black'in nerede olduğunu bilmiyordu ve mutfak tarafında olmasını umarak kapıdan içeri baktı. Ancak annesi içeride yoktu. Regulus Black onu görmeden evden çıkmayı sevmezdi fakat Voldemort için geç kalmayı göze almadı ve çıkışa yöneldi.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now