4.2 | sır tutucu

1.1K 146 361
                                    

"İçeri gel, Snape."

Voldemort'un kan donduran sesi, Regulus'un tüylerini diken diken ediyordu. Saat gece yarısıydı ve Voldemort, ona en yakın Ölüm Yiyen'lerini evine çağırmıştı. Regulus da, soyadının verdiği ağırlığın sağladığı satütü ile o toplantı masasına oturmaya hak kazanmasa da, kapının yanında Karanlık Lord'un sözlerini duyabilecekti.

Yaz mevsiminin bitmesiyle birlikte havalar iyice soğumuştu. Şimdi malikanenin dev pencerelerini sepkenli yağmur damlaları dövüyordu. Uzaklarda çakan şimşekler, aydınlatılmış toplantı salonuna silik bir ışıltı veriyordu. Regulus Black, içeriye minik adımlarla giren Snape'in yerinde olmayı hiç istemezdi.

Voldemort, tüm yazının yedinci ayın öldüğü gün doğacak olan bebekleri araştırmaya harcamıştı. Dracula, bir an bile Ölüm Yiyenlerine nefes aldırmıyor olsa, hatta Bakanlık'tan daha fazla avlıyor olsa da, Voldemort kehanetin peşindeydi. Bir noktada, Regulus, onun Dracula'nın kendisini öldüremeyeceğine inandığını fark etmişti. Onun yeni doğacak bir bebeğin öldürebileceği zaten söylenmişken, Dracula ile oyalanmak istemiyor gibi görünüyordu. İlk önce minik bebeği halletmeliydi, böylece kendini tekrar kanıtlayacak ve daha sonra Dracula'yı halledebilecekti.

Aslında Voldemort'un bilmediği çok şey vardı. Bunlardan en önemlisi ise, kapısını koruyan yandaşının Dracula tarafında olmasıydı. Eğer Dracula istese, bu saklı malikanenin yerini Regulus'tan öğrenebilir ve istediği dersi direkt Voldemort'a verebilirdi. Ancak Voldemort ne şanslıydı ki, Dracula ondan basit bir ölüm istemiyordu şimdilik. İlk öncelikle Ölüm Yiyenler'ini, daha sonra onu öldürecekti.

Severus Snape masaya doğru ilerleyip tek boş olan sandalyeye oturdu. Her zaman olduğundan solgun ve ürkmüş görünüyordu.

"Biz de seni bekliyorduk, Severus." dedi Voldemort. Masanın baş köşesinde oturuyordu. Elindeki asasını tehlikeli bir şekilde tutuyordu. Sanki her an, gözlerini masadan kaldıran Ölüm Yiyenler'den birini lanetleyecek gibiydi. Severus Snape sessizliğini korudu.

"Bugün neden seni çağırdığımı biliyor musun, Severus?" dedi sakin bir tavırla Voldemort.

"Ha-hayır." diye cevapladı Snape. Kekelemişti.

"Kehanetin söylediği günde iki kadın doğum yaptı, Severus. Ve içlerinden birini çok iyi tanıdığını duydum." dedi Voldemort soğuk soğuk. Severus Snape bu sözlerle daha da gerilmişti fakat yine de cevap vermedi.

"Kehanetin bahsettiği çocuk, kim olduğunu biliyorsun değil mi, Severus? Bir safkan değil, asla. Bir safkanın kanı değerlidir, varlığı değerlidir."

"Lordum..." dedi yalvaran bir sesle Severus Snape. Sandalyesinde çökmüş görünüyordu. Regulus Black, ona acıdığını hissetti.

"Kehanetin bana söylediği çocuk, Snape, kanı bir bulanığın kanında kirlenmiş olan... Kanı, dökülmeye değer olanın çocuğu." dedi Voldemort.

Snape, sandalyesinden indi ve yere kapandı. Voldemort'un birkaç metre ötesindeydi. Diğer Ölüm Yiyenler'in gözlerinde acımayla karışık eğlenen bir ifade belirdi. Ancak diğerlerinden farklı olarak Regulus bu yerlerde sürünen adama karşı sadece acıma hissediyordu.

"Merhamet edin, Lordum. Lily Evans'a merhamet edin." dedi boğuk sesiyle Snape. "Onun bir suçu yok..."

"Bir bulanığa merhamet mi?" dedi Voldemort, eğlenen bir yüzle. Daha sonra gülüşü soldu ve yerine sert bir surat göründü. "Bulanıklar merhamete layık değildir, Snape." Daha sonra eteklerine yapışmış adamdan yüzünü Ölüm Yiyen'lere çevirdi. "Harry Potter'ı ve onu korumak için karşıma çıkan herkesi öldüreceğim."

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now