3.6 | olağanüstü bir düello

1.1K 160 372
                                    

Açık kahve saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu. İnce kaşları, konuştuğu yaşlı adamın sözleri ile beraber kah çatılıyor kah gevşiyordu. Yüzünde meraklı bir ifade vardı ve bu Ravenclaw'lu kızın yüz ifadesinde sık sık görürdünüz bunu. Ten rengi soluklaşmış, vücudu incelmiş görünüyordu. Fakat gözlerindeki o yeşil parıltı sönmemişti, daha parlak bir şekilde duruyordu.

Genç Sirius Black, kapı eşğinden Leona Dracula'yı izlerken sadece onun ne kadar büyüleyici olduğunu düşünüyordu. Aylardır, hayatında mektuplar dışında var olmamıştı. Fakat her mektubuyla birlikte Sirius Black, bu kıza daha bağlı hissediyor, onu daha fazla yanında istiyordu.

İçeri sessizce girmiş ve hızlı adımlarla toplantı odasına gelmişti. Dumbledore ile derin bir sohbete dalmış olan Leona ise, kapıdan kendisini izleyen Sirius Black'i henüz görmemişti. Sirius da, onu uzaktan izlemenin keyifini sürüyordu.

Neden sonra, konuşmanın derinliğinden Leona'yı Sirius'un hafif boğaz temizleme sesi kopardı. İlk başta dikkatsizce sesin kaynağına bakan Leona, orada kendisini izleyen Sirius Black'i görmesiyle, endişeyle kıvrılmış kaşlarını kaldırdı ve yüzüne neşeli bir gülüş kondurdu. Dumbledore da, kızın yüzündeki değişimle arkasını dönmüş ve kapıya doğru bakmıştı.

"Merhaba." dedi Sirius, bir giriş cümlesi için bunun uygun olduğunu düşünerek. Aslında ikisinin konuşmasını bölmek istemiyordu.

"Merhaba." dedi Leona, sağ elini hafifçe sallayıp selam vererek.

"Sanırım gençleri yalnız bırakma vaktim gelmiş." dedi Dumbledore derin bir nefes alarak. Bu sırada Sirius da kapı eşiğinden içeri girmişti. "Değerlendirmelerime başka bir gün devam edelim, Leona." dedi Dumbledore. Sirius'a kısa bir bakış attı ve ona göz kırptı. Ardından toplantı salonundan ayrıldı.

Bu sırada Sirius da, Leona'nın yanına yaklaşmıştı. Ellerini arka cebine koymuş bir şekilde, toplantı masasına yaslandı. Masa ona göre kısa kalıyordu. Leona da onun karşısına gelmişti bu arada. Sirius, masaya yaslandığı için neredeyse aynı boyda olmuşlardı.

Sirius Black'in hafif kambur duran omuzları, ona ayrı bir çekicilik katıyordu Leona'nın gözünde.

"Geleceğini önceden haber verirsin sanıyordum." dedi Sirius bu konuyu sohbete başlamak için uygun bir nokta görerek. Aslında buraya gelirken Leona'ya ne diyeceğini veya ne yapacağını düşünmemişti. Sadece Leona'yı görmek istiyordu.

"Tahmin ettiğimden daha ani gelişti olaylar." dedi Leona. Gerçekten öyle görünüyordu. Gözlerinin altında morluklar oluşmuştu ve uykulu bir hali vardı.

"Dinlemek isterim." dedi Sirius flörtöz bir gülüşle. Aslında sadece Leona'ya sıkı sıkı sarılmak istiyordu, o kadar. Teknik olarak bir ilişkileri yoktu bile. Fakat ikisi de, birbirlerini sevdiklerini adları gibi biliyordu.

Leona, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Şatoda, Sirius'a döndüğü an söyleyeceklerini düşünmüştü. Bunu yapabilecek kadar güçlü hissetmeye çalıştı. "Sirius, sana söylemem gereken bir şey var." dedi Leona.

"Sen dinliyorum." dedi Sirius sırıtmayla. Leona'nın çekingen duran halinden ne diyeceğini çoktan anlamıştı bile.

"Şatodayken ikimiz hakkında çok düşündüm. Ayrıca Bay Dumitru'dan sonra da iyice anladım-"

"Bay Dumitru da kim?"dedi Sirius, sorgulayan bir bakışla.

"Nişanlım." dedi Leona hemencecik. Bunu demesiyle Sirius'un kaşları havaya fırlamıştı.

"Nişanlım değil. Yani olacaktı ama olmadı. Ah-" Leona, saçmaladığını düşünerek avuç içini alnına vurdu.

"Pekala, devam et istersen." dedi Sirius rahatsız rahatsız dudaklarını kıvırarak.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin