2.6 | sarı zarflı mektup

1.3K 174 232
                                    

İngiltere'nin, Cambridge şehrinde o gün Temmuz sıcağında kavruluyordu hava. Gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu ve Cambridge şehri için bu durum hiç sık yaşanmazdı.

İnsanlar, güneşin sıcak ışınlarından kaçmak için evlerine kapanmışlardı. Küçük bir esinti bile yoktu koskoca şehirde. Hobson Caddesi'nde küçük dükkanda da, sıcaktan bunalmış bir kız, klimalarının yardımıyla serinlemeye çalışıyordu. Yapısı gereği, zaten güneşi ve sıcağı sevmeyen kız, dükkanların perdelerini indirmişti. Hoş, zaten bu öğlen sıcağında gelen de yoktu.

Elindeki yelpazeyi, yüzüne doğru sallayan Dracula ailesinin biricik kızı, bir yandan muggle gazetesinin üstündeki bulmaca üzerinde aklına gelen kelimeleri karalamakla meşguldu. Çok sık yaptığı bir şey değildi bulmaca çözmek. Dracula ailesinin minik dükkanında, ailesine yardım ederken pek zaman bulamazdı. Sadece böyle, sıcak aylarda, dükkan boş kaldığında eline alırdı.

Aslında Leona Dracula, muggle gazetelerinden hiç hoşlanmazdı. Özellikle büyücülerin, sihirli gazetelerini gördükten sonra, sevebileceğini sanmıyordu. Baştan aşağı bomboş haberlerle doluydu. Üstelik bulmacaları o kadar basitti ki, Leona eline alır almaz çoğunu bitirirdi.

Leona'nın annesi ve babası, bir saat kadar önce dinlenmek için evlerine kadar gitmişti. Bu saatlerde, birkaç kişi gelse dahi Leona'nın idare edemeyeceğinden fazlası gelmezdi.

Dükkan içindeki sakin ve sessiz hava, klima gürültüsünde kaybolan bir kağıt sesiyle bölündü. Leona, dikkat kesildi sesi duymasıyla. Kapıdaki minik posta aralığından içeri giren kağıt sesi dünya üzerindeki en nefret ettiği ses bile olabilirdi. Özellikle o mektubu aldıktan sonra, bir süre hiçbir postaya bakmamıştı Leona. Mektuplar, bu zamanlarda asla iyi haberler getirmezdi ve Leona getirmeyeceklerini de biliyordu.

Sıkılmış bir biçimde esnedi, oturduğu sandalyede. Yelpazesini masaya bırakıp, elleriyle dizinden destek alarak ayağa kalktı. Gerçekten bir zarf, kapının ortasındaki o minik delikten içeri süzülmüş ve yere düşmüştü. Leona, mektubu almak için kapıya yaklaştı ve dizlerinin üstüne eğildi.

KÜTT!

Aniden açılan kapı, öyle sert bir şekilde vurmuştu ki Leona'nın kafasına, dengede kalamayıp arkaya doğru devrildi.

"Aa! Pardon." dedi erkek sesi korkmuş bir sesle. Leona bu sesi iyi tanırdı.

Başını tuttu ve düştüğü yerden, ellerinden destek alarak kalktı. Mektup sağ elindeydi hala ancak üstünde ne yazdığına bakmaya fırsatı olmamıştı.

Kapı aralığından kendisine utanmış, endişeli gözlerle bakan çocuğa acı acı gülümsedi.

"Özür dilerim, Leona. İyi misin?" dedi çocuk, kapı aralığından içeri süzülürken. Ardından kapıyı arkasından kapattı.

"iyiyim. Önemli değil." dedi Leona ve başına koyduğu elini çekti. "İçeri gelsene Prior, kimse yok." dedi eliyle gelmesini işaret ederek.

"Elindeki mektup da ne?" dedi Prior, kısa adımlarla Leona'nın arkasından gelirken.

Leona, zarfın üstüne bakmadan, kasanın olduğu tezgaha bıraktı. "Muhtemelen yazı gönderdiğim dergilerden biridir." dedi umursamaz bir tonda.

"Hala yazıyorsun, yani?" dedi Prior keyifli bir tonda. Şimdi ikisi, daha önce defalarca yaptıkları gibi masalardan birine geçmişlerdi.

"Yazmak iyi geliyor." dedi Leona gülümseyerek. "Sana bir şeyler getireyim mi? Taze limonata vardı."

"Buzlu bir limonataya hayır demem." dedi Prior. İnce bir tişört ve altına şort giyiyor olmasına rağmen sıcaklamış görünüyordu.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now