4.7 | en değerli varlık aile

1K 148 421
                                    

O gece Potter ailesi, Godric's Hollow'daki o iki katlı evlerinde gergin bir gece geçirmekteydiler. Zaten bir aydır dışarı çıkmadığı için kafayı yiyecek kadar sıkılmış olan James Potter'ın, üstüne üslük en yakın arkadaşı, aynı zamanda Sır Tutucu'ları bir gündür ortada olmadığı için gerginlik katsayısı bayağı bir artmıştı. Lily ve Harry olmasa, bir geyiğe dönüşüp çoktan Sirius'u aramaya çıkmıştı fakat onları yalnız bırakmak istemiyordu.

Stres olduğunda her zaman yaptığı gibi sağ dizini hızlı hızlı tiretiyordu. Gözleri halıya dalmıştı ve bir yandan baş parmağının kenarını dişliyordu.

"Rahatla James." dedi Lily, onun bu gergin haline dayanamayarak. Yanında oturduğu kocasının ağzından parmağını ayırdı.

"Rahatlayamıyorum, Lils." dedi James elinin koltuğun üzerine düşmesine izin vererek. "Bir gün oldu neredeyse. Hiç kimse bize haber vermeye tenezzül etmiyor."

Sinirle konuştuktan sonra dayanmadı ve ayağa kalktı James. Biraz balkona çıkacaktı çünkü nefes almaya ihtiyacı vardı.

Lily, endişeli bakışlarla baktı kocasının ardından. Ne dese işe yaramayacağını biliyordu, zaten kendisi belli etmese de James kadar gergindi.

James, oturma odasından koridora doğru çıkarken Lily, koltukların arkasına koyulmuş bebek beşiğinde uyuyan Harry'nin yanına geldi. Oldukça masum bir şekilde, ellerini yumruk yapmış bir şekilde uyuyordu. Lily'nin dünyadaki en değerli varlığıydı bu bebek. Onu uyandırmak istemediğinden uzaktan uzaktan bakmakla yetindi. James gibi hareketli ve yerinde durmayan bir bebekti. Ve elbette, ilk yaş gününde Sirius'un aldığı minik süpürgeyle bol bol yaramazlık yapmıştı evin içinde. Hatta, Lily'nin sevgili (!) kız kardeşi Petunia tarafından gönderilen bir vazoyu kırmıştı. Lily şikayet etmiyordu tabii. Ancak yine de bu kazadan sonra evde çarpabileceği her eşyayı kaldırmışlardı.

Lily, Harry'i izleyedursun, James yukarıya çıkan merdivenleri tırmanıyordu ki zilin çalmasıyla çıktığı basamakları tek seferde indi ve koşa koşa kapıya doğru gitti. Ev, zaten koruma altında olduğu için yabancı birinin gelmeyeceğini biliyordu. Bu nedenle direkt kapıyı açtı.

Kapının arkasında görmeyi umduğu yüz, Sirius Black, yoktu elbette. James'in yüzü Sirius'u görememesiyle düşmüş olsa da buruk bir gülümsemeyle karşıladı gelen kadını.

"Hoş geldin, Mau." dedi keyifsiz bir tonda. Ardından kadın içeri girsin diye kapıyı iyice açıp geri çekildi.

Maureen, kafasıyla James'e selam verdi ancak bir şey söylemedi. Kafasındaki şapkayı çıkartıp vestiyerin üstüne koydu.

O şapkasını çıkartırken, James kadının elindeki pakete dikkat etti. Onun pakete baktığını gören Maureen, James'e bakarak gülümsedi. "Senin için bir şey getirdim." dedi. Ardından paketi James'e uzattı.

James, eskiden olsa paketi hemen alır ve yırtararak paketi açardı. Fakat son zamanlarda, olgunlaştığından mı yoksa yaşadıklarının verdiği sıkıntıdan mı bilinmez, Maureen'in uzattığı paketi usulca aldı ve yapıştırıldığı yerken düz bir çizgi şeklinde yırttı.

Paketi açtığında eline, o bilindik hafif kumaş dokusu değdi. James Potter'ın gözleri irileşti ve hızlıca paketin içindeki Pelerini çıkardı ve havaya doğru tuttu.

"Maureen..." dedi etkilenmiş bir sesle. Sirius'un sağlam olduğu bilgisinden sonra onu en çok mutlu edecek tek şey buydu.

"Dumbledore'dan aldım." dedi Maureen, gülümsemesini genişleterek. "İhtiyacın olduğunu düşündüm."

"Sen harikasın!" dedi James ve uzanıp kıza sıkı sıkı sarıldı. "Çok teşekkür ederim." dedi daha sonra kısık bir seste.

"James?"

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now