4.5 | victoria'nın tutsağı

1K 142 591
                                    

Sirius Black, gözlerini açtığında gördüğü iki kırmızı gözle birlikte bir kabusun daha ortasında olduğunu sandı ilk öncelikle. Bir lanetin vücudunu bulacağını hissetti, kabuslarında hep öyle olurdu.

Fakat, kırmızı gözler hareket etmedi. Lanet söylenmedi. Sirius, bunun bir kabus olmadığını anladı.

Soğuk demirler el ve ayak bileklerini kavramıştı. Sersemce kafasını salladı ve uzun saçlarını geriye doğru attı. Loş odada, bir metre kadar ötesinde duran beden dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. Sirius ayrıntıları da göremiyordu çünkü oda fazlasıyla karanlıktı.

Ellerini oynatmaya çalıştı, daha sonra ayaklarını. Ancak ikisi de yere yakın bir şekilde zincirlenmişti ve çirkin zincir seslerinden başka ses duyulmadı odada.

"Neredeyim ben?" dedi Sirius, uzun süredir konuşmadığı için boğuklaşmış sesiyle. Daha sonra karanlıktaki bedene daha da odaklandı. Bu kırmızı gözler başta zannettiği gibi Voldemort'un değildi, hayır. Olanlar bir bir aklına geliyordu.

"Sonunda uyandın." dedi kadın sesi. Sirius'un dünya üzerinde en çok nefret ettiği ses bu olabilirdi.

"Victoria..." dedi Sirius tıslarcasına. Kadının üstüne atlamak için ayağa kalkmaya çalıştı fakat elini yere bağlayan zincirler o kadar kısaydı ki ayağa dahi kalkamadı.

"Yerinde olsam fazla hareket etmezdim, Sirius Black." dedi kadın. "Zincirlerini kendi ellerimle tılsımladım."

Sirius, bakışlarıyla kalın zincirlere baktı. Gerçekten de efsunlanmış olmalıydılar ki Sirius, animagus haline dönüşmeye çalışsa da beceremedi.

"Ne istiyorsun benden?" diye sordu Sirius, dikkatini yeniden kadına çevirerek.

Victoria, beklediği soruyu almış olmalı ki gülümsedi. Başını örten kukuletayı geriye doğru çekti. Şimdi yüzü tamamen meydandaydı. O iri elmacık kemikleri, kemikli burnu ve tehlike saçan gözleri ve soluk teni meydana döküldü.

Sirius bu yüzü daha önce de görmüştü ve ondan korkmuyordu.

"Ne o beni ısırdığın yetmedi mi? Daha fazlasını mı istiyorsun?" dedi Sirius sesini yükselterek.

Victoria omuz silkti. "Seni ısırdığıma hiç pişman değilim, Sirius Black. Kader bizi o okulun bahçesinde bir araya getirdi. Bu anın yaşanacağı çok çok önceden yazılmış olmalı."

"Kader gibi saçmalıklara inanmam ben." dedi Sirius yine yüksek bir sesle. "Şimdi beni serbest bırak!"

"Elbette serbest bırakacağım. Ancak istediklerimi yapman gerek." dedi kadın tehlikeli bir sesle.

Sirius, Dracula'nın kehanetten haberi olmadığını biliyordu. Yoldaşlık ve elbette Voldemort, bir sır gibi saklarken, Dracula'nın onu öğrenmesi imkansızdı. O zaman neden vampirler kendisine saldırmıştı ki?

Sirius, Victoria'ya cevap vermedi.

"Senden bir bilgi istiyorum, Sirius Black." dedi kadın. "Ve kendine bir zarar gelsin istemiyorsan bir an önce söylemelisin."

"Ne bilgisi?" dediSirius kısık bir sesle. Dracula'nın kehanetten haberi olmaması için dua ediyordu. Nasıl haberi olabilirdi ki? Olsa bile, nereden Sirius'un Sır Tutucu olduğunu öğrenebilirlerdi?

"Bir adres." dedi Victoria. "Harry Potter'ın adresi."

Sirius, en büyük korkusunun gerçekleşmiş olduğunu anladığında, bacaklarının güçsüzleştiğini ve içini soğuk bir hissin kapladığını fark etti. Yine de arkadaşları için güçlü kalması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden, hayal kırıklığını içine gömdü ve konuştu.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now