4.4 | görünmezlik pelerin'i

963 147 209
                                    


Victoria'nın tok ayakkabı sesleri, köşkün dev bodrumunda yankılanıyordu. Yaşlı vampir Dracula, kızının gelmesini dört gözle bekliyor olmalıydı ki, sesleri duyduğunda çöktüğü sandalyesinde sırtını dikleştirdi ve kırmızı gözleri, tehlikeli bir parıltıyla kadına odaklandı.

Victoria, pelerinin yerleri süpürmesini umursamayarak yaklaştı ve yerlere kadar eğilip Dracula'ya selam verdi. "Sır Tutucu'yu buldum, efendim." dedi neşeli bir sesle.

"Aferin, Victoria, aferin." dedi Dracula hoşnut bir biçimde. Eliyle, yerlere eğilmiş Victoria'ya kalkmasını işaret etti.

"Demek Hogwarts'ta dönüştürdüğün o çocukla tekrar karşılaşman kaderin cilvesi olsa gerek, yaşam çizgileriniz bir defa daha birleşti." dedi Dracula keyifli keyifli. Ardından, gümüş kadehinden bir yudum aldı.

"Evet, efendim." dedi Victoria. "Bu nedenle onu yakalamak hiç zor olmadı. Hatta kendi bana geldi diyebilirim."

"Çok güzel... Çok güzel..." dedi mırıltılı bir sesle Dracula. Kaldırdığı kadehin üstündeki ince işlemelerde göz gezdiriyordu. "Peki onu konuşturabilecek misin?"

"Yapabileceğime inanıyorum, efendim." dedi Victoria fakat sesinin derinliklerinde tereddüt vardı.

"Yapacaksın." dedi Dracula ve kırmızı gözlerini kadehin üstünden çekip kızına çevirdi. "Ancak konuşmazsa ne yapacağını biliyor musun, Victoria?"

"Ne gerekiyorsa." dedi Victoria ve başını hafifçe kaldırıp babasının acımasız gözlerine baktı.

"Aferin." dedi Dracula ancak bu sefer keyifli değildi.

Dracula'lar arasında kısa bir sessizlik oluşmuştu ki Victoria kafasını kurcalayan soruyu sormak için böldü bu sessizliği. "Peki ya Regulus Black?"

"Haberi olmayacak." dedi Dracula. "Kandan gelen kutsaldır, Victoria. Genç Sirius Black de, Regulus'un kutsalı." Daha sonra durdu. "Ancak olur da, Regulus Black abisinin burada olduğunu öğrenirse, bu seni hiçbir şeyden geri bırakmasın Victoria. Senin bir görevin var ve ne olursa olsun onu gerçekleştireceksin."

Victoria'nın vahşi gözlerinden bir parıltı geçti. Kaderinin birlikte yazıldığı bu genç vampir ile daha fazla oynamak ve ondaki bilgiyi söküp alana kadar durmamak istiyordu.

"Tamam, efendim." dedi tatmin olmuş bir ses tonuyla Victoria. İnce dudaklarına tehlikeli bir gülüş konmuştu.

* * *

Akşam güneşinin vurduğu, Hogwarts kalesi, uzaktan da oldukça yüce ve güçlü görünüyordu. Bir anne gibi, içine sığınmış çocukları koruyor ve kolluyordu. Maureen'e göre, kendi evinden daha çok bir yuva gibi hissettiriyordu bu şato.

Burada o kadar çok anısı vardı ki! Bu şatonun içinde büyümüştü. Quidditch, bu şatonun içinde bir tutkusu haline gelmiş ve evet, bu şatonun içinde aşık olmuştu. Hayatı onunla şekillenmiş ve dallanıp budaklanmıştı.

Şimdi, Testral'lerin sürdüğü at arabasında, şatoya doğru ilerlerken tek düşündüğü içinde geçirdiği yedi yılın ne kadar değerli olduğuydu. Oradayken pek değerini bilememiş hissediyordu fakat Gryffindor ortak salonunu bile deli gibi özlemişti.

Akşam saatlerinde şatoya gelmesinin bir sebebi vardı elbette. Ne yazık ki bugün Bakanlık'ta çalışıyordu ve iş saatleri nedeniyle, Dumbledore ile ancak bu satte görüşebilirdi.

Evet, Dumbledore ile çok önemli bir görüşme yapması gerekiyordu. Aslında bu görüşmeyi çok daha sonrası için planlamış olsa da şu an acil bir durum vardı ve bu nedenle bir an önce Hogwarts'a gelmişti.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now