4.6 | fedakarlıklar ve vedalar

1K 145 382
                                    

Regulus Black, haykırarak yere düştüğünde, dizlerinde oluşan acıyı hissetmemişti bile. Sürünerek birkaç metre ötesinde, hareketsizce yatan bedene gitti. "Sirius, Sirius!" diyerek onu sarstı.

Fakat hayır, bu odadaki herkes Sirius'un boynundan gelen o çirkin kırılma sesini duymuştu. Regulus dünya üzerinde bundan daha çirkin bir ses olduğunu sanmıyordu.

Yaşlar gözlerinden ardı ardına düşerken Regulus, Sirius'un kafasını dizlerinin üstüne alıp onun boşluğa dalmış siyah gözlerine baktı. Cansızken bile yüzünde cesur bir ifade taşıyordu.

Regulus'un gözlerinin önünden Sirius ile ilgili anılar birer şerit gibi çekti. Çocukluğu, kavgaları, ailesiyle meseleleri... Sessiz bir ağlamayla sarıldı ona. Daha önce en son ne zaman sarıldığını hatırlamıyordu bile. Sirius'a zerre sevgi duyduğunu düşünmüyordu fakat onun gözleri önünde...

Ellerinin tersiyle gözlerine dolmuş yaşları sildi. Daha sonra ise hala birkaç metre ötede acımasız gözlerle kendisini izleyen Victoria'ya döndü.

"Bunu nasıl yaparsın?" dedi tükenmiş bir sesle Regulus. Tüm vücudu boşluk hissiyle kaplıydı ve içinde yerinden kalkıp Victoria'ya saldıracak gücü bulamıyordu. Pişmanlık, kademe kademe alevleniyordu içinde sadece. Eğer Victoria'ya saldırırsa, bu kırmızı gözlü canavarın göz kırpmadan kendisini de Sirius gibi öldüreceğini biliyordu.

"Ona son bir şans verdim fakat o aptallık etti." dedi buz gibi bir sesle Victoria. "O kendini öldürdü."

"ONU SEN ÖLDÜRDÜN!" diye yükseldi Regulus. Daha sonra alt dudağı daha beter bir şekilde titremeye başladı. "O benim kanımdandı, benim!"

Victoria cevap vermek için ağzını açmıştı ki, merdivenlerden gıcırtılar yükseldi. Biri ağır ağır merdivenleri çıkıyordu. İkisi de, açık kapıdan merdivenlere döndü.

Güneş, çoktan batmıştı ve Kont Dracula uyanmıştı. Yüzünde sert fakat duygusuz bir ifade ile odaya doğru yürümeye başladı. Regulus, Dracula'yı gördüğünde daha beter titremeye başladı.

Yaşlı vampir içeri girdiğinde, yerde kardeşine sarılmış Regulus'a ve daha sonra Victoria'ya baktı. Daha sonra katı bir sesle, "Dışarı çık, Victoria." dedi.

Victoria, emirden pek hoşlanmamış görünse de kafasını eğdi ve odadan çıktı.

Dracula, Victoria'nın adım sesleri uzaklaştığında Regulus'un yanına geldi. Dizlerini kırarak Regulus'un yanına eğildi. Ardından, uzun tırnaklı, ince parmaklı ellerini uzatıp Sirius'un açık gözlerini kapattı.

"Onu bırak, Regulus." dedi bir baba gibi, otoriter sesiyle.

"Kan her şeyden önemli demiştin." dedi Regulus dişlerinin arasından konuşarak. "Gözünü kırpmadan öldürdü onu. Gözünü kırpmadan!" Regulus farkında olmasa da parmakları ile Sirius'un bedenini tutuyordu sıkı sıkı.

"Victoria gerekeni yaptı." dedi Dracula aynı ses tonunda. Regulus'un, ona karşı olan en küçük umut kırıntısının bu cümle ile yıkıldığını hissetti.

"Tüm savaşlarda ölümler ve fedakarlıklar olur, Regulus Black." dedi Dracula, doğruca Regulus'un gri gözlerine bakarak. "Savaşı savaş yapan budur. Abin, dostları için kendisini feda etmeyi tercih etti. Ölmeyi tercih etti." Ardından Regulus'un, abisini sıkı sıkı tutan elini çekti Dracula. "Fakat henüz savaşımız bitmedi. Hala devam ediyor. Öyleyse biz de savaşmaya devam etmeliyiz."

Regulus'un dili uyuşmuş gibiydi. Abisinin katıksız bir Gryffindor olduğunu biliyordu. Her zaman asilik yapan, kural tanımayan, pervasız hareketlerde bulunan ve en önemlisi, arkadaşlarını kendi canından yukarıda tutan biriydi. Her zaman onunla zıt kişiliğe sahip olmuşlardı.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin