0.70 ♠ Mad Hatter

508 43 489
                                    

Şarkı: Melanie Martinez - Mad Hatter

"I'm peeling the skin off my face 'cause I really hate being safe. The normals, they make me afraid. The crazies, they make me feel sane."

"You think I'm psycho, you think I'm gone. Tell the psychiatrist something is wrong."

"So what if I'm crazy? The best people are. All the best people are crazy."

Touya'nın iyileşme göstermesi gerektiği halde bu olmuyordu, hatta daha kötüye gidiyordu. Natsuo çıldırmak üzereydi, ilaçlarda işe yaramıyorsa daha ne yapabilirdi ki? Bilim bile ağabeyinin deliliğini çözebilecek kadar iyi değil miydi? Belki de Touya'ya imkan tanısalar ve dışarı çıksa daha iyi olurdu, bu da onu etkiliyor olabilirdi. O bilekliği hala çıkaramamıştı ve bu kadar uzun süreli takmak sağlıklı gibi durmuyordu, koluna zarar verecekti. En azından birkaç saatliğine çıkarılması gerekliydi ama babalarının bunu ne kadar umursayacağı bir gizemdi.

Natsuo ağabeyinin odasına girdi, onu fark etmemişti, yine... Bu aralar çok fazla bu oluyordu, Touya kendi halinde kalmaya devam ediyordu ve çok geç ondan tepki alabiliyordu. Onu görmezden mi geliyordu? Ondan korkuyor muydu? Sırf ona biraz kızdı diye bu kadar korkmamalıydı da. Garip olan bir şey daha Touya'nın normalde ilaç aldıktan sonra uyumasıydı, bu olmuyordu. Bu elbet ilaçlar farklı diye olabilirdi de ya da bu işe yaramadığının göstergesiydi, Touya da donukluk yapıyorlardı ama bu kadar. Belki de beklemeliydi, Natsuo'nun en nefret ettiği eylem olsa da başka şansı yoktu. 

Touya babalarının önünde sanrı geçirdi diye normalde olsa korkardı ama bu onun için çok avantajlı olmuştu fakat geç uyandığı için yine de kendine kızıyordu, ya bir gün o tatlı tatlı uyurken Touya bir yerden atlasaydı? Kendini kesseydi? Natsuo bu düşünceler yüzünden iyice paranoyak olmaya başlamıştı. Gözleri kırmızı ve kanlıydı, uyumaktan korkmaya başlamıştı ama bu daha tehlikeliydi çünkü aniden önemli bir olay olduğu an sızıp kalabilirdi ama Touya hiçbir zaman güvenilir ellerde değildi ki!

Fuyumi Touya'nın ilaçlarını görünce ona karşı yumuşasa da Natsuo ağabeyine bakmayı kendine o kadar görev bellemişti tek düşündüğü buydu, kendisi dışında birileri de ona o kadar güvenilir gelmiyordu. Ağabeyini ondan başkası iyi koruyamazdı. Çok yıprandığını fark etti, sadece on yaşındaydı. Bunları düşünmemesi gerekiyordu! Artık bilgisayar oyunları bile onu pek mutlu edemiyordu, ağabeyine kucak dolusu sarılmak ve onun yanından bir an bile ayrılmamak nihai hedefi olmuştu.

Natsuo zamanla ağabeyinin düşüncelerini daha iyi anlamaya başlamıştı. Ağabeyi haklıydı, Todoroki ailesi lanetliydi. Bazen Natsuo hiçbir şeyi algılamamak isterdi ama dik durmak zorundaydı, kendi batarsa Touya'yı komple kaybederdi... Kendisindeki bu kaygı onu da korkutuyordu, hayır daha kötüleşemezdi. O Touya'yı ayakta tutan direğin ta kendisiydi, yıkılamazdı. Babaları bile bir şeyi kavramıştı, bu en önemli kritik noktaydı. Yine de Natsuo bazen dünyanın yok olmasını diliyordu. 

Touya ise bu sırada günlerdir yaptığı gibi odasındaydı, pencereleri ve perdeleri sıkıca kapatmıştı. Hatta ışığı da asla açmıyordu, gözleri karanlığa alışmıştı. Sırf bu da değildi, saçları birbirine girmiş, beş gündür aynı kıyafeti giymiş ve korkunç kanlı gözleri vardı. Şu an onu biri görse mağara adamı muamelesi yapabilirdi, ışık açılınca ki tepkisi de onlara uyuyordu. Günlerdir birinin onu zehirlemesini ne kadar kolay olduğunu anlamıştı ve birisinin onu uyurken boğmasının ya da bıçaklamasının aslında bundan da kolay olduğunu fark etmişti. Savunmasız olmamak için uyumaktan kaçınıyordu. Neden ona saldırmasınlar ki? Ona şimdiden bir tasma takmış esaret altında yaşatıyorlardı, belki de idam edilmeden önceki son günleriydi. Acaba onu iple mi asarlardı? Yoksa giyotin mi tercih ederlerdi? Kafası kesilince göz kırpabilecek miydi? Acaba bu bilgi doğru muydu? Öğrenmeye yakın görünüyordu.

Numb To The Feeling {Dabi & Touya Todoroki}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin