EFGAN - GİRİŞ

6.5K 231 233
                                    

§

Bir mum yakmıştı avuçları arasında, karanlıktan korktuğunu hiç unutmamıştı küçük kızın. O mumun önünde elleri vardı, parmakları kızı karanlığa mapus bıraktı.

Hayat çoğumuza çok şey borçluydu ama o ikisine birer çocukluk ve birer kalp borçluydu.

Adamın kalbi kendine biçilen karanlığında boğulurken kızın kalbi o karanlığa kurban gitmişti.

Tesadüflere ne kadar inanırdınız?

Peki ya umuda?

Kız her ikisine de inançlıyken adam inançsızdı.

Kız için umut hapis edildiği yerin göğünde çakılı yıldızlarken adam teker terek söndürdü yıldızları, yeniden yanabilmeleri için. Adam yıldızları geri yakamadı... Kız korktu, korktukça her bir yıldız kana büründü. Tesadüfler kız için en ufak bir kurtarıcı olabilirken adam kaderi kendisi yazmıştı.

Tesadüflere inanmazdı.

Adamın tek bir kuralı vardı, öldürülmeden öldüren bir yırtıcıydı o. Karanlıktan güç alan, zalim bir yırtıcıydı. Bir insanla aynı zekaya sahip değildi, çoğu kişi zekasından korkar deli derdi. Akıllandığı tek an kızın bileklerinden akan kan ruhuna bulandığında oldu.

Ah çocuk... Küçük kız çocuğu, ne yaptığını bilmiyordu.

Hayatı boyunca yaratıklardan kaçan minik bir ruhtu o, bir pençeden bir ele hapis düştüğünü sandı. İnsan değildi ki karşısında ki, avcı oydu.

O bir canavardı, avcıydı.

Merhametsiz değildi, merhamet kavramı onun için hiç var olmamış gibiydi. Vicdanı sonsuz bir hapiste, bir hücrede ağzı mıhlıydı. Bildiği tek şey, adına bulaşan laneti aldığı her solukta yaşatmaktı. Hayatta kalmak için tuzak kurardı, tuzağına düşen tanrı kullarının kanında yaşardı. Soğuyan her ten karanlığına güç katarken kestiği soluklarda yaşardı.

Kim olduğu farketmeksizin pençelerine aldığı canı yakar, akan kan damlalarında kendini ödüllendirirdi.

Onun kurulu düzeni buydu, çocukluğundan böyle yetişmişti. O tanrının günahkarı, acımazsız bir katildi.

İki yara izi vardı ruhunda vücudunun aksine, birisi onu ölüme yakınlaştıracak kadar derin ve yaşamı hatırlatacak kadar inceydi. Diğeri ise göğü hapis ettiği lacivert irislerinden birisindeydi, minik buz saçmaları gibi ikiye bölünen irisinde gizliydi.

Üçüncü yara izi ise hiç beklemediği bir anda, incecik parmaklar tarafından nakış nakış işlendi hem bedenine hem ruhuna.

Ve bir gün kız çocuğu, başını göğe kaldıramayacak kadar kormuşken o harelerde bir göğün daha gizli olduğunu fark etti. Kimisi avcının kendiside dahil beyaza sıçrayan kan gibi bakarken o hareye, kız çocuğu masum bir gökyüzü gördü karanlığın içinde.

Kız sadece avcının canı sıkıldığı için elinde aldığı bir oyuncaktı. Fazlasıyla masum, alabildiğine güzeldi. Avcı için bir ilkti, kanlı pençeleri arasında herşeyden habersiz uyuyan bir melek gibiydi.

Diğer avlarının akine masum, saf ve narindi. Eşsizdi.

Ama bu önemsizdi, kız onun zihninin ürettiği sıfatı canlandıran önemsiz bir kukladan fazlası değildi. Hikayenin başında tüm kartlar böyleydi.

Avcının bilmediği şey ise, av birgün avcı olabilir miydi? Avcı avlanabilmek için kendini yaralayabilir miydi?

Kanlı pençelerinde uyuyan kız küçük ve güzel güzel olduğu kadar tehlikeliydi. Tehlikeli olduğu kadar masumdu, çünkü kimse bilmese de tanrı onların zihinlerini kırmızı bir iplikle birbirlerine bağlamıştı.

Masumane bir güzellikle girmişti canavarın kanına ne yaptığından bi haber. Zihinlerinde ki ip önce onları bir araya getirecek kadar daraldı, sonra alabildiğince uzadı. Bedenlerini birbirlerine bağladı, ruhları ve zihinleri gibi.

Kız korktu, avcı kızdı...

Uzadıkça uzadı, kısaldıkça kısaldı, sarmalandı, dolandı, kördüğüm oldu boğazlarına sarıldı, düğüm neredeyse çözüldü ama asla kopmadı.

Kız masallarla büyümüştü ne çare masallarında ki korktuğu canavarının avcuna düşmüştü. Hikaye ilerledi kartlara kan sıçradı, masa tersine döndü, anlatıcı satırları karıştırdı masal bulandı.

Bir çocuk masalı, kanlı bir romanın satırlarına karıştı.

Şimdi avcı av olmak istiyordu ama ne çare, avı pençelerinde can vermişse bile.

...

§

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

§

01/17/2023 Tarihinde yazılmaya başlanmıştır.

Göksu Arven Durmaz

EFGANWhere stories live. Discover now