HEZEYAN 3. Bölüm "Geçmişten Gelen Acı"

1.8K 122 250
                                    

3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. Bölüm "Geçmişten Gelen Acı"

§

Sevgili Mihrimah; bazen pervane de yanacağını bile bile ateşi diler.

Başında, en başında beni hayatta tutan tek şey bir gün Zahir'in eziyetinden kurtulup hayallerime kavuşmaktı. Beni en başında korkutulmuş bir çocuk olmaktan kurtulup güçlü ve zincirlerini kırmış bir kadın olma hayaliydi hayatta tutan.

Bazı insanlar inançlarıyla, bazı insanlar sevdiklerine dayanrak, bazı insanlar acılarıyla bazıları ise hırslarına dayanarak tutunurdu hayata. İnançlarına ve hayallerine tutunan insanlardan zarar gelmezdi, masumdu onlar. Ama hırslarına dayanan insanların gözleri kendileri hariç herkesi yakacak kadar körelmiştir. Çünkü o hırsa hayat veren öfke, nefret ve kana karışık göz yaşıdır çoğu zaman.

Ve ben, öğrendiğim onca şeyden şu dersi çıkarabiliyordum... Nefret sevgiden daha güçlü, daha tehlikeli ve daha güvenilirdi.

Acar Hazemşah'ın anneme olan aşkının nefrete dönüşmesi, ben ve kendi çocukları dahil olmak üzere bir çok hayatı mahvetmişti.

Beni bu günlere getiren ve yaşadığım hayatı yaşamama neden olan adamın oğlunu deli gibi arıyor oluşum da benim sınavımdı belki.

Bir zamanlar ondan kurtulacağım günü dilerken şimdi onun varlığını dilemek, bu noktaya kadar nasıl sürüklenmiştik bilmiyordum.

Tek ihtiyacım olan onunla ilk karşılaştığımızda ona karşı olan nefrettimden sadece bir zerreydi. Böylece zincirlerimi kırabilir, özgür olabilirdim. Ama olmuyordu, Alparslan Hazemşah sadece derin bir acı ve hasret bırakmıştı içimde.

Bu yüzden bile onu bulmak ve hesap sormak isteyen bir yanım vardı.

Yüzüne, o güzel yüzüne atmam gereken bir tokat vardı. 

Şimdi ise, beni hayatta tutan üç şey vardı. Kırgınlığım, acım ve Helin.

Belki de en büyük yalanıma ortak olan Helin. Bana anne diyen minik kız. Beni kadın olamadan anne yapan bebek...

Çoğu zaman kırgınlığım ve acım öfkeye dönüşmesin diye kendimle savaşsam da, bu savaşı asla tam olarak kazanamamıştım. Kazancım vardı elbet, ama kaybımda vardı. Darbeler almış, incinmiştim. Beni inciten darbelerin sahibi olan adamın asıl hamlesi ise kırılmama neden olmuştu. Her tarafım kırık cam parçalarıyla çevriliydi şimdi, dokunanı da kendimle beraber kanatıyordum.

"Anneciğim parmak boyayayım nerde?" Odaya koşarak giren Helin merakla bana bakarken boynuma taktığım kolye ile ellerimi indirdim. Helin'e düşan bakışlarım merdivenleri muhtemelen koşarak çıktığı için kızarmış tombul yanaklarını buldu. "Bilmem bebeğim, çantanda yok mu?"

EFGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin