35. Bölüm "Kalp Sızısı, Zihin Yarası"

1.5K 149 1.3K
                                    

35

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


35. Bölüm  "Kalp Sızısı, Zihin Yarası"

§

Karmaşa. Zihnimi ve içindekileri anlatabilmek için eğer tek bir kelime hakkı verseleri bana, dudaklarımdan tek bir kelime dökülürdü içime ilmek ilmek işlenen zehirde yıkanan sesimin ellerinden. 

Karmaşa. 

Kalbimi ve zihnimi birbirine bağlayan o yolun tarifi istenseydi benden eğer vereceğim tek cevap bu olurdu, kocaman bir karmaşa. İki ayrı hükümdarlık kuran kalbim ve beynim tek bir vücudu yönetmeye çalışırken vücuduma hapis kalmış olan ruhum verilen savaşın kurbanıydı. Kaos. Hayatım tam anlamıyla küçüklüğümden itibren tamamen bir kaostan ibaretti. Sadece sürüklenerek yol alabilen bir bedene hapisti benim ruhum. Oradan oraya savrulan adımlarım, beni sonu gelmez bir ebelemece oynundan kaçırıyordu.

Gözlerim zihnimde ki sessizlikle aralandığında içime bir tohum filizlendi, korktum. Zavallı ruhum sürekli karmaşaya ve gürültüye alışıkken sessizlik onu ürkütüyordu. Haklıydı. Sessizlik beni de ürkütür olmuştu bu tufanın içerisinde.

Sessizdi, zihnim de ruhum da çok sessizdi. Sanki bir yaz gecesi uzun bir günün ardından yatağıma girmiş ve ertesi sabah sükunetle uyanmıştım. İşin tuhaf yanı ise, ben bunu asla yaşamamıştım. Benim hayatım hep kıştı. Asla sakin ve huzurlu bir hayata sahip olmamıştım.  Sadece, karmaşada mutlu olmayı öğrenmeyi öğretmişlerdi bana.

Öğretilmiş bir çaresizlikti benimkisi.

Netleşen görüşüm ile bakışlarım üzerime örtülen yorganı bulduğunda hissettiğim hareketliliğin kaynağını gördüm. Beyazlar içinde oturan minik Helin elinde ki kocaman oyuncak tavşanı ile oynamaya çalışıyor tavşan ona oranla büyük olduğundan kaldırdıkça yatakta geri düşüyordu.

Tavşanı yeniden minik parmakları arasından kaydığında dudak büzerek kaş çattı örgü tavşanına. Dudaklarımda beliren tebessüm ile dudaklarım aralandığında sanki hissetmiş gibi beni buldu minik mavi gözleri.

Gözlerinde sonsuz bir mavi vardı.

Okyanus gibi.

Alparslan'a benziyordu...

Annesini katleden adama.

"Miyima!" Minik ellerini kaldırdığında tavşanı kucağından düştü. "Didi!" Minik bedeni kalkmaya çalıştığı her seferde yorgana dolanarak yatağa düşünce bu sefer emekleyerek yanıma gelmeye çalıştı. Kollarımı kaldırdığımda sıyrılan yorgan ile kollarım arasına, göğüs kafesime düştü minik Helin.

"Miyima düdaaadı!" Minik kolları beni sararken göğsüme düşen başı ile kalbim tekledi. "Merhaba miniğim." Özlemle ona sarıldığımda kokusunu ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Ellerim minik bedenini onu incitmekten korkarak yavaşça sardığında üç saniyeden fazla sabredememiş olacaktı ki hemen kalktı göğsümden minik elerinden destek alarak. "Meyaya!" Ellerini iki yana açarak bana gülümsediğinde kıstığı gözlerini açrarak yüzüme baktı. Bu hali gülmeme neden olurken saçlarıma uzandığında kokusu doldu burnuma.

EFGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin