19. Bölüm "Ölüm, Dokunduğunu Siler"

2.7K 173 45
                                    

19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


19. Bölüm "Ölüm Dokunduğunu Siler."

§


Bakışlarımı diktiğim tavandan indirerek yattığım yerden yavaşça doğruldum. Vücudum bu kararıma isyan ederken bu benim pek umrumda olmadı. Başımda ki o ağrı saatlerdir geçmemekte direnirken bezmiş bir nefes verdim. Bakışlarım evin kalanı gibi ahşaptan yapılmış duvarlarda gezinirken vücudumda ki halsizliğe rağmen iki gündür yattığım yataktan kalktım.

O geceden sonra onu görmemiştim.

Pek ayık olduğumda söylenemezdi zaten.

Bana büyük gelen eşofmanın beline inen ellerime takılan bakışlarım ile bileğimde ki kırmızı ipe asılı kaldı harelerim. Bu sefer bıraktığı bağlama noktasının ince düğümünden başlayarak şah damarım hizzasında duran yıldıza doğru sürtündü parmaklarım. Yıldızı kavrayan parmak uçlarım bileğimde ki ipi tenimi tahrip edecek kadar sert bir şekilde söküp attığında sinirle karışık öfkemi de beraberinde atıp kurtulmak istedim.

Bu yaptığı benden aldığı hiçbirşeyi geri vermek değildi, sadece dalga geçiyordu.

Önce almıştı, şimdi veriyor muydu? Ne için? Sonrasında tekrar elimden alabilmek için mi?

Gözlerimde biriken yaşları öfkeyle geri gönderme çabam başarısız olurken yalnızlığım üzerime atlı bir ordu gibi gelirken kilidi hala kırık olan kapıdan sessizce çıktım. Çıplak adımlarım ahşap yüzeyden ara ara serilmiş olan kürk halılara basarak merdiven pervazına ilerlediğinde bileğimde yakıcı bir sızı baş göstermişti. Erafı incelemekten özellikle kaçınıyordum, ona ait olan hiçbir şeyi görmek istemiyordum.

"Bu onu yalnız bırakacağım gerçeğini değiştirmiyor ama." diyen ablamın sesi ile duraksadım. "Menge, ilaç verdim. Beraber verdik. Uyuyor, sen uyuttun uyanınca gayet dinlenmiş olacak. Hem seninde ihtiyacın var biraz hava almaya, sadece iki saat gideceğiz ve geleceğiz." diyen Hazar ile adım sesleri işittim. "Tamam ama ya ben yokken uyanırsa? Ya daha kötüsü Hazem ve ya Aybars gelirse ya-"

"Menge? Biraz sakin mi olsan? Biz gelene kadar tatlı bir uyku uyuyacak ki, unutma bunu sen istedin. Bana kalsaydı uyanmasını ve yüzleşmesini seçerdim."

"Görmedin mi nasıl titriyordu minik kuzum, nasıl dayansın kalbi Hazar?" Ellerim yavaşça pervaza dokundu. "Hazemşah gitti biliyorsun, iki gün daha gelmeyecek. Aybars hala uyuyor, kendine gelmesi zor yani." Ablam iç çekti. "Ölmedi! Ölmedi Allah'ın ceza... Hazar ben özür dilerim." Başımı öne uzatarak aşağıya baktığımda Hazar omuz silkti. "Kendince sebeplerin var nasıl olsa." dedi huzursuz sesi. "Hadi gidelim, kardeşin için birşeyler al. Geldiğimizde uyandırır konuşursun."

Kaşlarım çatıldı. "İlacın ona yan etkisi olmaz değil mi?" diyen ablamın koluna girdi Hazar'ın iri bedeni. "Hayır, dozu düşük verdim." Hazar bir an duraksadı. "Yine de Hazemşah'ın haberi olmasın." dediğinde ablam duyamayacağım kadar boğuk bir cevap verdi. "Hadi." diyen Hazar adımlarını yönlendirdiğinde merdivenlere yöneldim. Kapının kapandığını işittiğimde koskoca salonda bir başıma kalmıştım.

EFGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin