8. Bölüm "Bıçak Ve Silah"

3.6K 176 118
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm

§

İçimde ekili olan zehirli fidanın beslediği çaresizlik gün geçtikçe büyüyerek ellerini boğazıma sarıyor, beni nefessiz bırakıyordu.

Ruhuma sarılı olan dallarını bedenimi parçalamadan, ruhumu hırpalamadan söküp atmam lazımdı ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.

"Kalk." Sert sesini işittiğimde bedenime sarılı olan yorgana daha sıkı sarıldım. Gözlerimi aralamak yerine var gücümle kapattığımda üzerimde ki yorganı sertçe çekti. "Sana kalk dedim!" Hayır demedin, dedi içimde naif bir çocuk sesi. Emrettin.

Kolumu tutan eli bedenimi sürüklerken gözlerimi yeni bir kabusa aralamıştım. Yatağın ortasında dizlerim üzerinde durduğumda bakışlarım titreyen ellerimdeydi. Ne başımı kaldırmak, ne de gözlerine bakmak istemiyordum. "Birkaç gün ben olmayacağım." dediğinde başımı yavaşca kaldırdım. "Na... Nasıl yani, beni yalnız mı bırakacaksın?" Kolumu aniden tutarak üzerime eğildiğinde bedenim yatakta geri düştü. "Sence seni yanlız bırakacak kadar aptal mıyım?" Ona umutla bakan gözlerime alay ederek baktı. "Benden korktuğunu biliyorum ama içinde ki bu aptal çocuk her haltı yer."

Bakışlarımız birleştiğinde gözlerime bakan gözlerinin önünde sanki bir sis vardı. "Aybars seninle kalacak." dediğinde Aybars'ın kaba sesinin söylediği kelimeler zihnimde yankılanarak yuvarlandı ve boğazıma kocaman bir yumru olarak oturdu.

Yüzüm acıyla kasıldığında tenim sızlamıştı. "Korkma," dedi bakışları boğazımla gözlerim arasında dolanırken. "Sana zarar veremez." Bakışları bu sefer dudaklarıma dokunduğunda orada ki yaraya baktığını anladım. Koyu lacivert hareleri daha da yoğunlaşırken maskenin açıkta bıraktığı dudakları dümdüz bir çizgi oldu, çenesi kasıldı.

Parmaklarının sırtı çeneme dokunarak dudaklarıma uzandığında başımı çevirdim. Gözlerim aynada ki yansımamızla buluştuğunda ne kadar çaresiz hissediyorsam o kadarını gördüm. Kolumu hala sertçe tutan elinden ve bedenimin üzerine gazap gibi çöken bedeninden nefret ettim. Çeneme sarılan eli ile dudaklarımdan ağlarcasına çıkan feryat onun zalimliğinde sustu. Başımı ona çeviren eliyle ölüm gibi bakan gözleri sessizce çehremi inceledi. Bana bakan hareleri saliselik olarak tanımlayamadığım bir duyguyla dolu, sonra yeniden ifadesizliğine büründü. Üzerimden kalkan bedeni ile dizlerimi kendime çekerek geriledim. "Kalk, yemek yiyeceksin."

Sadece beklemem gerektiğini kendi kendime fısıldadım, çaresizliğimin intikamını alacağım günü beklemem gerekti. Elbet bitecekti, elbet onun zulmü son bulacaktı.

EFGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin