46. Bölüm "Niran"

1.1K 87 99
                                    

46

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

46. Bölüm "Niran" 

§

Alparslan için kopan ipler bileğime bağladığı prangaların zincirlerini sarsarak dengemi bozduğunda cam kırıkları serpilmiş bir yola düşmüştüm. Hayatım boyunca ertesi gün nasıl devam edeceğimi düşündüğüm çok fazla an vardı. Çok fazla yıkılmış, çok fazla darbe almıştım. Ama şimdi, sanki kaçtığım o yolda yediğim darbeyi canavarım olduğuna inandığım adamla beraber almış ve beraber düşmüştük.  

Bırakalım yarını, aldığım nefesi verdiğimde ne olacağını bile bilmez haldeydim.

Sanki herşey bana bağlıydı.

Onu öldürdükten sonra yaşayabileceğime inanarak bana bir silah vermiş ve karışık aklımı kocaman bir kördüğüme çevirerek olan o sözleri sıralamıştı.

Ve birde gözleri vardı. 

Gözler yalan söylemezdi ama onun gözleri bunca zaman görmeme rağmen anlayamadığım o boğuk tonda en büyük mahvoluşunu gizlemişti. Anlatmıyor değildi, anlatamıyordu. Harelerinde hapis edilen çocukluğunu kendisi saklamıştı oraya ama şimdi, onunla beraber oraya hapsolmuş ne kurtulabiliyor ne de sesini duyurabiliyordu.

Zihni bir labirentti. Bana türlü oyunlar oynarken, beni bu cehenneme hapsederken kendisini de benimle beraber gömmüştü. Benim için inşa ettiği bu cehennemi farkında olmadan bütün çıkış yolları kapalı bir hapishaneye çevirmiş, benimle yanıyor kül olacakken duruluyor ve her soluğumuzda daha beter bir alevle harlanıyorduk.

Çıplak göğüs kafesine değen sırtım elbisenin el verdiğinde sıcacık tenini hissediyor, bir an bile kırpmadığım gözlerim bazen doluyor bazen sızlıyordu. Karnıma sarılan büyük kolları arasında kaybolan bedenimi içine saklamak ister gibi kendine çekmişti. Kollarıma tutunan elleri bana dokunmaktan ziyade uzak duruyor, yüzü boyun girintime saçlarım arasından soluklanıyordu.

Bir zamanlar kıyıpta kökünden koparacakmış gibi bileğine doladığı saçlarım şimdi ikimiz arasında dağılmış, ona can olan solukarına karışıyordu.

Nasıl bir ikilemdi bu?

Babası ona ne yapmıştı da bu hale gelmişti? Annesine ne olmuştu bilmiyordum ama ona sorduğum anda nasıl parçalara bölündüğünü görebilmiştim. Benden onu dinlememi istemişti ama buna henüz hazır değildi. İçinde ki bu ruhuna sinen karanlığa ışık tutmaya hazır değildi. Canı yanıyordu, buna rağmen yapmıştı.

Kalp, verdiği kararlar yüzünden kan revan içinde acı çeken bir varlıktı. 

Onun kalbi ve vicdanı o kadar acıyordu ki artık hissizleşmişti. Kendimden biliyordum, yoğun acı bir süre sonra hissedemez hale getirir sanki o uzvu vücuttan silerdi.

EFGANWhere stories live. Discover now