5. Bölüm "Canavar"

3.6K 218 47
                                    

"Asıl canavarlar insanoğluyken, canavar olmayanı nasıl ayırt edecektik ki?"

"Asıl canavarlar insanoğluyken, canavar olmayanı nasıl ayırt edecektik ki?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


5. Bölüm "Canavar."

§

Titriyordum. Ne zaman algım işliyordu ne de mekanı algılayabiliyordum, sadece titriyordum. Uyuşuk parmak uçlarım kollarıma dokunuyor, bu his acıdan başka bir şey vermiyordu. Göz yaşlarım bütün gücümle karanlıktan kaçarcasına yumduğum gözlerimden bir yolunu bularak akıyor soğuktan donmuş dudaklarıma damlıyordu.

Ben küçükken, çok küçükken ellerimde ve kollarımda çok fazla çürük olurdu. Bazen ben düşer, bazen başkaları yüzünden edinirdi tenim bu izleri. Küçük ellerim istemsizce o noktalara dokunduğunda canım acırdı. Bende bir gün, sulu boyalarımı alarak kollarımda ve ellerimde ne kadar çürük varsa üzerlerini boyamıştım. Pembeye, yeşile, maviye, turuncuya...

Her ne kadar o zamanlar farkında olamayacak kadar küçük olsamda, hayat bana o zamandan itibaren kendi yaralarımı sarmayı öğretmişti.

Direnmek öldürürdü. Ve ben, direniyordum.

Başka bir adamın esaretini kabullenemiyor, canım pahasına direniyordum.

Ne kadar zaman geçmişti de hala buradaydım bilmiyordum ama vücudumda beni kıvrandıran bir ağrı vardı. Zihnimde kocaman bir kaosun şiddeti, vücudumda enkaz parçaları saplıydı. Duyduğum en ufak ses korkumu katlarken beni karanlıktan korkmama rağmen beni buraya hapis ettiği için ondan nefret ediyordum.

Adım sesleri olduğunu anladığım seslere aralamak istediğim gözlerim, göz kapaklarım bana ihanet ettiğinde bedenimin havalandığını hissettim. Yüzüme dokunan soğuk hava tenimi keserken bedenime sarılan kollar nefesimi kesiyordu. Gözlerim kapalı kaldı, ta ki kollarını hissetmeyi bıraktığım ana kadar.

Işıkla yanan gözlerim dolduğunda soğuk rüzgarla kuruyan yanaklarım yeniden ıslandı. Beni getirdiği yer sanırım bu kabusa gözlerimi araladığım o yatak odasıydı. Oturduğum yatakta geriye kaydığımda iri bedeni yavaşca tek dizi üzerine çöktü. "Bir daha," dediğinde parmakları titreyen dudaklarıma indi. Duklarım hizzasında havada kalan parmaklarıyla lacivert gözleri burnum ve duaklarım arasına kalan boşluğu izledi. Buğulu görüşüm onu net görmemi engelliyordu. "Kendine zarar vermeye yeltenirsen," dediğinde her ne kadar halim olmasa da ona cevap vermek için aralanan dudaklarım öylece kaldı. Elleri aniden omuzlarımdan ittiğinde yatakla buluşan bedenimin üzerine çıktı, çığlığım dudaklarımdan firar ettiği anda.

EFGANWhere stories live. Discover now