2.Bölüm "1, 2, 3..."

4.2K 237 80
                                    

"Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var?"

Victor Hugo

2. Bölüm "1, 2, 3..."

§

Huzur... 

İnsanoğlu çoğu zaman bu kavrama ulaşmak için çabalamıştı... Huzura ermek değimi, herkes için en kutsalı sayılabilirdi. Çoğu kişi bilmezdi ama, huzur unutkanlıktaydı aslında. Çoğu şeyi hatırlayan insanoğlunun zihni, insanoğlunun kendi cehennemini yaratırdı. İnsan için cehennem, insanın ta kendisiydi. Oysa bize çocukluğumuzdan itibaren öğretilen cehennem algısı bu değildi. Cehennem cennet bahçeleri içerisinde vücudun sağlamken ruhsal işkence çekmek değildi ki...

Biz çocuklara öğretilen cehennem korkutucuydu bir kere. Karanlıktı, sisliydi, içinde canavarlar vardı. Gökyüzü kırmızıydı mesela, her taraf ateşler içerisindeydi. Etimiz yanıyordu ceza olarak, ruhumuz değil ki.

Sahi, cehenneme gitmek için önce ölmek gerekmez miydi?

Ben doğduğum gün mü ölmüştü bedenim?

10 Ocak

"Bu gün nasılsın?" dedi eski bozuk bir plak gibi zihnimde cızırtılı belli belirsiz dönen sesi.  "Bana cevap vermezsen canının yanacağını biliyorsun." diye ekledi sesim çıkmazken. Bunu neden söyleme ihtiyacı duydu bilmiyorum ama dediği gibi olmadı. Fiziksel herhangi bir acı hissetmedim. Belki de hissedemedim. Belki de uyuşmuştum. "Sen bilirsin." dediğini işittim belli belirsiz, sonra derin bir boşluk hissettim.

12 Ocak

Gözlerimde biriken yaşların canımı yaktığını hissettiğim, nedensizce ayık olduğum sayılı anlardan biriydi şu an. Belli belirsiz bouk anılardan ibaret gibiydi hafızam. "Bu gün nasılsın?" dedi dünden daha net işittiğim sesi. Dü bana sarf ettiği kelimeleri anımsamak istedi ruhum, ama zihnim sanki gözleri önüne buzlu bir cam konulmuş gibi gördüğünü seçemiyordu.

"Cevap vermek istemiyorum." diyebildim belli belirsiz. Zihnimde ona ait olmayan, bana ise yabancı olmayan bir ses konuştu. Ne istediğinin bir önemi yok! dedi şuursuzca uzanan ruhuma hakaret eder gibi. O Zahir değildi, ama farklı kelimeler de sarf etmedi. "Sana bir seçenek sunmuyorum."

13 Ocak

"Bu gün nasılsın?" dedi zaman algımın kayıplığı arasından artık daha net seçebildiğim ses tonu. "Canım yanıyor." dedim bilinçsizce. Gerçi vücudumda ki hafifleyen ağrının yerini alan uyuşukluğa değildi sözlerim.

Sahi manevi acının yanında fiziki acının ne önemi vardı ki?

Ruhum kanıyordu.

"Cevap vermen buna engel olmayacak." dediğinde gölerimde ki kumaşı düzelten parmaklarını hissetmek, kendi kendime bu işkencenin biteceği gün için dayanmamı fısıldamama neden oldu. Önünde sonunda bitecekti, herşey bitecekti.

"Karanlıktan korkuyorum, lütfen." dedi soğuk dudaklarım arasından çıkan sıcak kelimeler. "Korkularını yen." dedi soğuk tenime çarpan soğuk kelimeler.

18 Ocak

Gözlerim bağlıydı, gözlerim hala beni sınarcasına bağlıydı. Ellerimi saran ipleri hissedebiliyor, ne zaman oluştuğunu bilmediğim yaraların ipe sürtünmesi ile oluşan sızıyı her hücremde hissediyordum. "Bu gün nasılsın?" dedi bana amnezi yaşatan sesi ve kelimeleri.

EFGANWhere stories live. Discover now