58. Bölüm "Martaval"

817 68 130
                                    

58. Bölüm "Martaval"

§

Karnıma giren kramplar eşliğinde, yatağın içinde üzerime örtülen ince yorgana sarılmış karşımda ki adamı izliyordum. Kapının kilidini gece olmasada sabah fark eden Alparslan'ı uyandığım an görmüş ve tek kelime edemeden kalmıştım. Korkunun yanında yüreğime sızan endişe ile ona bakarken eğer bana sorarsa ne cevap vereceğimi bile düşünemiyordum. Çünkiü bir cevabım yoktu... Dizlerimi kendime çektiğimde karnıma giren krampların etkisi başını kaldırarak bana bakan Alparslan ile yumruk etkisine dönüştü. Zorla yutkunduğumda uykulu gözlerime bakan lacivertleriyle kapının kilidini bırakarak doğruldu. Bana bakan gözlerinde ki sis dağılırken gülümsemek istedim ama yapamadım. "Uyandırdım mı?" dediğinde dinç çıkan sesi yeni uyanmadığını gösteriyordu.

Merak ediyordum, acaba hiç uyumuş muydu?

Kızarık gözlerine baktığımda sanırım cevabım çok uyumadığı yönündeydi. 

Başımı olumsuz anlamda salladığımda kapıyı bırakan elleri yavaşça örttü ve kapı kapandı. "Kilit gevşemiş." dediğinde bakışlarım kapıdan onu buldu. Çıplak gövdesine düşen bakışlarım ile yatağa adımladığında omuzlarımdan kaydı ince yorgan. Yatağa çıkan iri bedeni ile yatak sarsıldığında o kollarını bana dolamadan önce bakışlarım beşiğe düşmüştü. Boş beşiği gören gözlerim ile ona döndüğümde yatağın bana ait olan kısmına yatmış, az önce yattığım yastığa yüzünü yaslamıştı. "Helin nerede?" dediğimde kısık çıkan sesimi umursamadım. Doğrulmak istediğimde bana izin vermedi. Belime sarılan kolu bedenimi kucağına çektiğinde uzattığı koluna yaslanan başıma uzandı. Saçlarımı okşarken büyük eli, kemikli parmakları zarif bir ritim tutturdu. "Sen uyurken Hazar onu aldı. Hastaneye gidecekler, iki yaş aşısı için." dediğinde alnımı örten saçlarımı çekti. Uzayan kahküllere takılan gözlerine baktım. "Bir şeyi yok değil mi?" dediğimde sesim endişeli çıkmıştı. Bana bkan gözleri yavaşça yüzümü incelerken saç tutamlarıyla oynadı parmakları. "Yok." dedi sadece. 

"Aybars'ı buldum." dedi bir süre sonra beni izlemeye devam ederken. "Benden nefret ediyor." dediğinde lacivert harelerini örten kirpikleri aralandı. Gözlerinde gördüğüm duygular canımı acıttı. Kim bilir o nasıl hisediyordu? "Öyle deme..." derken ince parmaklarım çehresini süsleyen sakallarına uzandı. "Yapamadım." dedi sessizce. Saçlarımda ki eli çekilirken benden uzaklaşarak doğruldu. Ben gidecek sanarken o yüzüstü yattığında sırtına düşen bakışlarım onlarca yara izini gördü. Bileğimi tutan eli, elimi kürek kemiği hizzasında kaldırdığında birbirine girmiş kurşun yara izlerine dokundurdu tenimi. Elimi bıraktığında yara izini hisseden tenim ürperdi. "Gücüm yetmedi Mihrimah, küçüktüm." dedi yüzü yastıkta olduğu için sesi boğuk çıkıyordu. "Gücüm yetmedi, öldüremedim. Sonrasında da bulamadım." dedi inandırmak ister gibi. 

"Denize düştü, bulamadım." Ellerim yavaşça saçlarına uzandığında yüzünü yan çevirerek ellerime baktı. "Senin suçun değildi." diyebildim zorla. Başka ne denirdi ki? Gözlerinde ki kaybolunmuşluğun canımı acıttığını hissettiğimde yavaşça yanına yatarak kolunu kaldırarak sıcaklığına sığındım. Bir süre sonra belime sarılan koluyla beni kabul etti. "Bunu bana anlatabilirsin." derken aynı onun bana yaptığı gibi kolu altında yan dönerek saçlarını okşadım. "Babamı öldürmeye çalışıp başarısız olduğumu mu?" dedi ifadesiz sesi. Dudaklarımda buruk bir ifade oluştu. "Onu en son ne zaman gördün?" dediğimde gözlerine bir şimşek çaktı. "Ölmesi gerektiği gün." derken yatağa dağılan saçlarıma bastırdı yüzünü. 

"Benden korkuyor musun?" dediğinde gözlerini açtı. Lacivert hareleri vereceğim cevaba muhtaç bir şekilde bana bakarken başımı olumsuz anlamda salladım.

EFGANWhere stories live. Discover now