32. Bölüm "Bir Varmış Bir Yokmuş"

1.1K 97 17
                                    

Bir varmış bir yokmuş

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Bir varmış bir yokmuş...

Efsaneye göre bir zamanlar Ay anne olmak istermiş, ama onu kadın yapacak olan aşka erişemezmiş. O zamanın inancına göre çingene bir kadın bir gece, ilerde sevdiği adamla evlenebilmek için aya yalvarır.

Ay bunu kabul eder ama bir şartı vardır, doğacak olan ilk çocukları ayın olacaktır.

Kadın yalnızlık korkusuyla ayın şartını kabul eder ve çingene bir adamla evlenir. Bir süre sonra ilk çocukları doğar, ancak çocuk tarçın renginde bir tene ve koyu zeytin gözlere sahip olacağı yerde aydınlık bir tene ve masmavi gözlere sahip olur.

Albinodur.

Tam anlamıyla ayın yansıması, onun suretidir.

Adam çocuğu gördüğünde şüpheye düşer ve kadına 'bu çocuk bir çingene değil ve ben buna sessiz kalmayacağım' diyerek isyan eder. Kadını yaralayan adam çocuğu ormanda bir dağın tepesine bırakır.

Derler ki çocuk ne zaman mutlu olsa ay dolunay olur, ne zaman ağlasa üzülse ay hilal ve yarım ay şeklinde geçerek çocuğa beşik olurmuş.

Evine dönen adamın kadından tekrar çocukları olur ancan doğan üç çocukta tıpkı ilki gibi albinodur. Bu gerçeği gören kadına ay, "Çünkü yalnız olmamak uğruna çocuğunu feda eden kişi onu çok da fazla sevemez..." der. Bunun üzerine adam, kadını ağır bir şekilde yaralayarak öldürür. Çocukları ormana götüren adamın elinden öldüreceği bebekleri ayın ilk çocuğu alarak kaçar.

Adam yıllar boyunca kendi çocuklarını öldürmek için arar.

Ayın ilk çocuğu kardeşlerini sevgiyle sararken ay ise kendisiyle beraber üç kardeşine de ev olur.

Yıllar sonra adam bulduğunda çocuklarını, ayın ilk oğlu bembeyaz çehresine ağır bir yara alır ve bu yara onu bir canavara dönüştürür.

Bunun üzerine canavar, karanlık bir şatoya çekilerek yanında sakladığı kardeşlerini kendisi ile aynı kaderi paylaşmaktan korur.

§

Kız kardeşlerden en küçüğü olan Güzel, sevgili babasının hayatını kurtarmak için kefaret ödemeyi kabul eder ve bunun sonucu kendisini canavarın şatosunda esir bulur. Ayın ışıkları ile geceleri de gündüzü yaşayan bu şato sanki ayın özellikle ışıklarını bahşettiği bir mekandır.

İlk günler çok korkan ve ağlayan Güzel zaman geçtikçe canavara alışır. Canavar her akşam saat dokuzda gelip onu ziyaret etmekte ve kendisini güzel bulup bulmadığını sormaktadır. Güzel ona onu güzel bulmadığını söylediğinde canavar incinir, ama kız canavardan korkmaktadır.

Canavar Güzel'e evlenme teklif ettiğinde Güzel onu reddeder.

Canavar bu karara üzülerek bir süre ona görünmez ve günler böylece geçer. Günlerden bir gün babasını hasta gören Güzel, canavardan izin isteyerek babasının yanına gitmeyi diler. Canavar ona bir hafta izin verir ve eğer sözünde durmazda gelmezse öleceğini söyler. 

Kız kabul eder ve gider lakin sözünde durmaz.

İkinci haftanın sonunda vicdan azabı çeken Güzel şatoya geri döndüğünde canavarı bahçede hilal şeklinde ki ayın altında yatarken görür.

Canavarını gören güzel onu özlediğini anlayarak ona koşar. Onu uyandıramayınca korkuyla evlenme teklifini kabul ettiğini söyler. Bunun üzerine canavar genç bir adama dönüşür, ay kadar açık ve okyanus kadar mavi gözlü bir adama...

Kendisini canavara dönüştüren yarası ise sol gözünde ufak bir iz olarak irisleri arasında kalır.

...

İki farklı efsaneyi kurguya uygun olacak şekilde harmanladım ve eklemelerim var. Asıl efsaneler Hijo De Luna  ile Güzel Ve Çirkin masallarıdır.

Göksu Arven Durmaz

EFGANWo Geschichten leben. Entdecke jetzt