15. Bölüm "Sınanmak"

2K 148 176
                                    

15

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

15. Bölüm "Sınanmak."

§

"Kime desem derdimi ben bulutlar!" Kaşlarım çatıldığında gözlerim kapalı olmasına rağmen, başımda bir ağrı hissettim. "Bulutlar, bulutlar!" İç içe geçmiş kirpiklerimi araladığımda bakışlarım bir an nerede olduğumu anlamak istercesine taradı gördüklerimi. 

Yattığım yerden yavaşça doğrulduğumda omuzlarıma kadar örtülmüş olan battaniye kolumdan sıyrıldı. Boğazımda hissettiğim acıyla hafifçe öksürdüğümde dizlerimi yattığım koltuktan sarkıttım. Parmaklarım enseme yapışan saçların ahatsız edici hissinden beni kurtarmaya çalışırken uyuşan bedenimin açıldığını hissettim. Kulaklarıma dolan ateşin çatırtıları ile başımı yana çevirdiğimde içi dopdolu yanan şömineyi gördüm. 

"Bizi dost bildiklerimiz vurdular!" Koltuktan kalktığımda Hazar'ın sesini takip eden bakışlarım onu mutfakta elinde ki poşetlerle bulduğunda uykulu bakışlarla onu izledim. Poşetleri karıştırırken yüzünde kocaman bir gülümsemeyle şarkı söyleyen Hazar'ın bu hali ve enerjisi istemsizce tebessüm etememe neden olurken beni fark ettiği an elindekileri gelişi güzel bırakıp kocaman bir gülümsemeyle bana döndü. 

"Birde gurbet yarası var hepsinden derin!" dediğinde ona uykulu ve şaşkınca aptal bir tebessümle bakan bana aldanmadan üzerinde ki deri montu çıkarttı. "Söyleyin memleketten bir haber mi var?" Gülerek bana elini uzattığında devam etmemi istercesine bakıyordu ama ben hala ne yaptığını anlayabilmiş değildim. "Yoksa yarin..." Elini sen devam et dercesine salladığında bilmiyorum dercesine dudak büzdüm. 

Elini indirse de bu halimi hiç aldırmadı.

"Kime desem derdimi ben bulutlar," derken bana doğru yürüyüp ellerime uzandı. Ellerime uzanan elleri havada asılı kalırken gözlerime bakan gözleri gözlerimden benden bağımsız olan o izni aldığında tenime değen teniyle içimde garip bir his oluştu. Büyük elleri ellerimi tuttu nazikçe. "Ne yapacağız?" dediğimde bana göz kırparak gülümsedi. "Göster bakalım marifetlerini yavru ceylan." Aramızda ki mesafeyi koruyarak ellerimi omuzlarına koyduğunda bir eli belime naikçe sarıldı. Geniş omuzlarında öylece duran ellerime düştü bakışlarım.

Dans mı edecektik?

Ben ve dans etmek? Ben ve dans etmek mi? Garip bir tını içimi sararken aynı şekilde Hazar'a döndüm ama o beni asla umursamıyordu.

"Ben dans edemem ki." dediğimde bu söylediğimi de hiç ama hiç umursamadı. "Kimse desem derdimi ben bulutlar." dedi az öncekine oranla daha kısık bir sesle ama hala aynı neşe ve coşkuyla. Başkışlarımı kaldırdığımda bana kontrol edermiş gibi bakıyor, sanki aksi bir tepki verdiğim an benden uzaklaşacak gibi duruyordu. 

EFGANTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon