55. Bölüm "Dilhun"

802 73 75
                                    

55. Bölüm "Dilhun"

§

Avuçlarım arasında ki boyayı tuvale sürerek şekillendirmeye başladığımda üstümde hissettiğim bakışları umursamamaya çalışıyordum. Beyaz boyaya damlattığım kırmızı boyayla boyadığım tuvalin yarısına istediğim desenleri vererek yavaşça dizlerim üzerinde doğruldum. Üzerimde kısa, beyaz renk askılı bir elbise vardı. Gerçi, artık pek beyaz olduğu söylenemezdi. Ellerimi elbisenin yumuşak kumaşına süreterek boya tüplerine uzandığımda bakışlarım bileğimde ki dövmeye düştü. Siyah mükebin işlediği tenime saçılan boya tanecikleri tebessüm etmeme neden oldu. Gözümün önüne gelen saçlarımı üfleyerek boya tüpünü açtım. Parmağıma aldığım boyayı tuvalde dağıtarak resmime devam ederken bir yandan da saçlarımla savaşıyordum. Uykusu olan gözlerim uyumadığım için uykuyla yanarken hissettiğim uyku ihtiyacını yok saymaya çalışıyordum.

Gözlerimi kaşındıran saç tutamlarıyla sıkıntılı bir soluk aldığımda ardımda hissettiğim bedenle saçlarımı toparladı elleri. Uzun saçlarımı nazikçe arkaya alarak gevşek bir şekilde ördü ve dudaklarını usulca çıplak omuzma bastırdı. "Odaklanamıyorsun güzel kızım." diyen Alparslan'a döndüğümde kızarmış gözleri yüzümü inceledi. Onun gözleri hep kızarıktı, ama hiç uykusu varmış gibi bakmıyordu. Sadece yorgun gibiydi, pusluydu hareleri.

"Niye acaba?" dediğimde muzip bir ifade oluştu lacivertlerinde. Bileklerimden kayan parmakları boya tüpünü aldığında deri koltukta öne kaydım. "Ben ne güzel yapıyordum odamda resmimi sen karıştırdın ortalığı." Sitemim umrunda olmazken kolunu arkamdan karnıma sararak bedenimi kucağına çekti. "Uyuman lazımdı." derken koltuğa yayılan bedeniyle dizlerine kaydı bedenim. "Ya senin işin gücün yok muydu?" derken dizlerine oturttuğunda sesim titredi. "Benim bütün işim gücüm sensin." Omuz silktim. Büyük eli usulca çıplak dizime kapandığında kollarımı göğsümde birleştirdim. "Bakmama bile izin vermediğin işin." dediğimde güler gibi oldu. 

"Çok mu bakmak istiyorsun?" Başımı eğerek gözlerine baktığımda merak ettiğimi biliyor, ama bunu ondan istemeyeceğimi de biliyordu. Adiydi. Çok adiydi. "Madem istiyorsun," Doğdulduğunda kucağından düşecek gibi oldum ama belimde ki kolu bunu engelledi. "O zaman alırsın." Anlamayarak ona baktığımda kucağında benimle beraber ayağa kalktı. "Alparslan yaranın iyleşmemesine yemin mi ettin sen!" Umursamaz hali daha fazla kızmama neden olurken ellerimi kendime sardım. Az önce kalktığı sandalyeye geri oturan bedeni rahat bir tavırla yaslanırken beni de kucağına oturtmuştu. Kalkmak için yeltendiğim anda bacağıma dokunan eli beni durdururken yönümü yavaşça çalışma masasının üzerinde ki kağıtlara çevirdi. "Bak bakalım ne yapıyormuşum." Ona olan bakışlarıma tebessüm eder gibi baktığında yavaşça masanın üzerinde ki kağıtlara uzandım ama sonra duraksadım. "Ellerimde boya var ben yıkayıp..." Karnıma sarılan kolu kalkmamı ikinci kez engelledi. "Peki o zaman şey..." Karnımda ki kolu bedenimi kucağında geri çektiğinde sırtım göğüs kafesine yaslandı. Ördüğü saçımı kenara alarak çıplak omuzma yaslandığında sakallarını hissettim. Parmak uçlarım parşomen kağıdı olduğunu anladığım kağıtları açtığında şaşkınlıkla kaldım. Dudaklarını tenime bastırdığında boş bulunarak belirgin bir şekilde titredim.

"Teklifimi bu yüzden kabuletmedin sen..." derken daha çok kendi kendime konuşur gibiydim. Parmaklarım kağıtları aralarken bedenimi dizlerinden yukarıya çekti. "Bir dur!" derken diğer kağıtlara uzandım. "Ya madem çizebiliyordun neden bana söylemiyorsun ki!" dedim isyan edercesine. Sakallarını tenime sürttüğünde parşomen kağıtlarının üzerinde ki bitki çizimlerini inceleyen gözlerim başka bir kağıdı açtığında tenim ürperdi. Silah tasarımlarını gördüğüm anda yaşadığım irkilmeyi hisseden Alparslan'ın tutuşları donuklaştığında kağıt parmaklarım arasından iznimle masaya kaydı. "Çiziyorsun..." ediğimde sıcak nefesini boynuma üfledi. "Tasarlıyorum ve yapıyorum." dediğinde yavaşça yutkundum.

EFGANTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon